Şaka değil genel seçimler yanında yerel seçimler de yaklaşıyor…
Genel seçim oldu oldu, sonrası yerel heyecan…
Kente dokunmak gerek…
Sonuçta yaşanılan yerdeki bireyler hizmet görmek istiyor…
Hoş bugün belediyelerin içinde bulunduğu maddi koşullar hiç parlak değil…
Ama kaynak yaratmak gerek.
Sonuçta nerede yaşarsanız yaşayın ister mahalle, ister belde, ister büyükşehir…
Vatandaş hizmete bakar…
Genel seçimi farklı, yereli farklı değerlendirir.
Aynı partiye oy vermeyebilir veya verebilir ama yerelde kuşkusuz kimin ne yaptığına bakar…
Pek çok şehrin büyükşehir yapılmasının ardından hangi büyükşehir ne fayda sağladı?
Balıkesir misal?..
Yüzölçümü bakımından devasa bir iliz ve büyükşehir arzulanan ölçüde her noktaya ulaşabilir mi?..
Kuşkusuz ellerinden geleni yapıyorlar, kastımız bugünün yönetimi değil… Genel olarak altını çizmek gerek, yüzölçümü devasa olan, yerleşim yerleri çok fazla olan bir ilin bir gün sonra büyükşehir belediyesine dönmesi olumlu mu yapmıştır her şeyi, yoksa pek çok zorluğu beraberinde mi getirmiştir?
Belediyecilik ekip işidir, liyakatı es geçerseniz, ekibinizi iyi çalıştıramazsanız teklersiniz.
Keza aklı başında herkes, aldığı görevi yerine getirmek için çabalar, aklı başında olmayanın da bir sonraki seçimde zaten esamesi okunmaz, buhar olup gider.
Vatandaşın kulağı delik ve kendi hafıza kartına pek çok şeyi de kaydediyor, unutmamak gerek.
İz bırakabiliyor musunuz, ona bakmak gerek.
Saygıyla anılıp arkanızdan iyi mi konuşuluyor asıl önemli olan o.
Kaynak kıtlığında büyük ve özlenen yatırımları belediyeler ne kadar hayata geçirebiliyor; herkesin değerlendirmesi kendine.
Bu bağlamda Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, bazı ilçelerde yaptığı çevresel düzenlemelerin ardından kent merkezine estetik dokunuşlar yapıyor son zamanlarda…
Zağanos Paşa Cami Meydanı ve Şeyh Lütfullah Cami çevresinde yapılan çevresel düzenlemeler, Milli Kuvvetler Caddesi’nde yapılan yenileme çalışmaları, daha öncesinde tamamlanan Çamlık, Avlu 2.etap, Karesi ve 6 Eylül belediyelerinin kendi sınırları içinde yaptığı kültür, sanat ve kent hayatına olumlu katkı sunan yeni kazanımlar…
Örnekleri çoğaltabiliriz…
Ama başka bir yere geleceğiz….
Bir yanda tarihe ve ecdada saygı denip herkesin takdir ettiği olumlu çevre düzenlemeleri ile gayet güzelleşen ve “oh” dedirten dokunuşlar…
Öte yanda kentin simge tarihi eserleri olan Saat Kulesi ve Şadırvan yanına, kentin ortasına bir hançer gibi giren, görüntü, çevre ve estetik açılarından ne kadar çirkinlik varsa barındıran devasa bir beton azmanı…
Faal hale gelince oradaki yoğunluğu bir kenara bırakın, “old city” denilen eski kent merkezinin başlangıcına, tarih dokusunun ortasına böyle bir kompleks!
Dünya literatürüne geçen bir ayıptır orası…
Şimdiki yönetimin bir etkisinin olup olmaması, geçmişten gelen kararların uygulanmasından kaynaklanan tablonun karşımıza bu şekilde çıkması değildir tartışılması gereken.
Yani kimin zamanında neye izin verildiği değil kurumsal aklın süreklilik halinde gerek Balıkesir olsun gerek ülke genelinde olsun neden işleyemediğidir.
Türkiye, “sen yaptın”, “hayır o yaptı”, “ben masumum” türünden kısır polemiklerin ötesine geçemediği için, kurumsal doğru aklı sürekli olarak işletemediği için yaşıyor bu tip çirkinlikleri…
Doğru, kişiye göre değişmez.
Değişirse böyle olur, Saat Kulesi yanına çirkin ötesi kompleks beton dikersiniz.
İşte tuhaf olan budur…
Şehrin bir yanında görsel dokunuşlar… Estetik açıdan güzelleştirme, meydan açma, nefes alanı yaratma çabaları…
Öte yanda tarihe ve şehre hançer…
Hatırlayın Paşa Cami’nin yanında devasa iş merkezini gören Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, binanın tıraşlanmasını istemişti de keşke elinden tutup bir de Anafartalar Caddesi’nin başından Saat Kulesi’ne doğru bakması da sağlansaydı… Ne derdi acaba?
Yine hatırlayın, şimdiki Büyükşehir Belediye Binası öncesi Özmerkez’in eski hali iki katlı İl Özel İdaresi idi, dev bina yapmayın diye tüm kent ağladı da dönemin valisinin inadıyla Özmerkez dikildi..
Şimdi deniyor ki, Büyükşehir yıkılacak, çevresi ile beraber kent merkezinde devasa açık meydan yaratılacak….
Ah akıl…
Ah kurumsal akıl…
Ah kişilere göre değişmeyen ortak paydada buluşabilen sağduyulu akıl…
Bir gelsen kurtulacak şehirler de ülke de…
Böyle yap bozlarla, böyle altı kaval üstü şeşhane bakışıyla!…
Saat Kulesi, Şadırvan, Hacıilbey, Karaoğlan, Dumlupınar…
Bir tarafını Eskişehir Odunpazarı gibi “old city” döndürme çalışmaları, diğer taraftan saat kulesinin beş metre ötesine devasa ötesi azman beton yığını.
Arkeologlar milim milim kazıyor ve eski kentleri çıkarıyorlar ya gün ışığına; insan büyülenip kalıyor hani…
Bin yıl sonra eminiz 2000’li yıllardan hiçbir özgün mimari kalmayacak bulabilecekleri, çünkü ne öyle bir özgünlük ne de öyle bir mimari var…
Bin yıl sonra da bizden önceki bin yılların eserleri dudak uçuklatmaya devam edecek…
20 ve 21.yüzyıllar bu açıdan özellikle Türkiye’nin tam sınıfta çaktığı yıllar olarak anılacak…
Peribacaları’nı bile mahvediyoruz; daha ötesi var mı?