İnsan yaşamında; olumlu, olumsuz düşünce söz yazı ve davranışların etkileri ve tepkileriyle uğraşarak, karşı koyma devinimleriyle ömrünü tüketir.
Her olgu karşısında; yazı ve tura atma olanağımız yok. Akıl yürütme yoluyla yolumuzu, yönümüzü, duygu düşüncelerimizi ortaya koymaya çalışırız. Toplum olarak, genel eğilim; EVET- HAYIR, OLUR_OLMAZ, MÜMKÜN_ MÜMKÜN DEĞİL, TAMAM_EKSİK, GÜZEL_ ÇİRKİN, BEĞENDİM_BEĞENMEDİM; İYİ_ KÖTÜ… sözcükleriyle veya burun kıvırmak, alaya almak, dalga geçmek… surat asmak, görmezden gelmek gibi…tavır ve edalarla onay durumunu tanımlamaya çalışırız.
Hele yönetici durumunda olanların emrinde çalışanlar; ağızlarıyla kuş tutsalar yöneticiye yaranamazlar. Terfi raporlarında tüm olumsuzluklar sayıp dökülür.
Doğru mudur? Yanlış mıdır? Tartışılır. Eşeği kuyruğundan tutmaya alışıklara sözümüz yok. Eğitilemez, öğretilemez, ikna edilemezler.
Ama, ancak ve lakin; her olguya akıl yürütülürken; işin eni, boyu, yüksekliği, yazı tura atılan demir paranın, resimli ve rakamlı yönünden faklı, tır tırlı ve düz eğimli kalınlığı vardır ki; bir üçüncü boyut olarak karşımıza çıkar.
Günümüzde, siyasi, ekonomik, kültürel, inanç, gelenek, görenek, örf, adetlere, töresel bakıldığında; üç boyutu aşarak çok(n) boyutlu olarak ele alıp, yorumlamakta bir çok yararlar vardır.
SOKRATES’in EŞİ BİR GÜN KAVGAYA başlamış. Verip veriştirmiş. Ağzına geleni Sokrates’e söylemiş.
Bakmış kocası hiç cevap vermiyor, tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp kocasının başından aşağı boşaltmış.
Sokrates gayet sakin;
“Bu kadar gök gürültüsünden sonra, şiddetli bir sağanağı, zaten bekliyordum” demiş.
Ne zaman nerede hangi durum ve olguyla karşılaşacağımız hakkında bilgi sahibi olmak, zamanla kazanılan bir olgunluk, erginlik ve kocalık gerektirir.
YENİLİĞE DOĞRU ADIMLAMAK İÇİN;
“Her gün bir yerden göçmek ne iyi, her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan, donmadan, akmak ne hoş.
Dünle beraber gitti CANCAĞZIM, Ne kadar söz varsa düne ait.
ŞİMDİ YENİ ŞEYLER SÖYLEMEK LAZIM” Mevlana
Hintçe bir deyim;”ABRA KADABRA” (YENİDEN YARAT) anlamında kullanıldığı bilgisi var hafızamda. İnsanı üstün kılan nedir? Diğer tüm canlılarda; irkilme, kaçma, saldırma, yeme içme beslenme özellikleri olduğunu biliyoruz.
İnsanı farklı kılan düşünmesi, akıl yorması ve yaratıcılığıdır.
Konumuz insanın üstün yanlarına değinmek; yeniliklere, yenilikler katma yaratıcılığıdır. Ne yazık ki; kendi benliği, egolarına yenik düşer. Herkes düşünür, herkes akıl yürütür, ama yaratıcılık ve üreticiliğe gelince; “BEN BİLMEM ONİ…” demesi kolayına gelir.
Bu noktadan sonrası Rahman’i değil şeytani duygu, düşünce ve davranışlardır, insanı aldatır. Göreceli olarak aldanmıyor gibi görünse de; yanılan insanın kendisi olur.
ATALARIMIZ bu duruma yakıştırma yapmışlar;”Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz…”
“Az yiyenin doktorla, düz(dosdoğru) gidenin hakimle işi olmaz..” diye söylerler.
YENİLİK İÇİN YENİ DÜŞÜN, YENİDEN DÜŞÜN
“Böyle başlık olunca, bütün bedeni sinir sistemimiz, bu yeni emri yerine getirmek için seferber olur.
Kişi “BEN” dediğinde içinizdeki güç ayağa kalkarak “EMRET” diyecektir. O yüzden, kişi “ben” dedikten sonra; yediğinize, içtiğinize, duygu ve düşüncelerinize, tüm davranışlarınıza dikkat etmeniz gerekir.
İzmir’de bir hanım bahçesine diktiği muzu anlata anlata bitiremez. Söylenti bu ya;
O bayanın yaşadığı bölgede muz yetişmez, yetişse bile meyve vermez. Verse bile tadı olmaz.
Anlattığına göre o hanım, muzu dikmiş, ve her gün onunla konuşmuş, okşamış sevmiş. Sanki muz onun evladıymış gibi. Bir süre sonra muz büyümüş kocaman bir ağaç olmuş. Arkasından meyve vermiş. Bu meyvelerin tadı da hoş ve güzel olmuş.
Durumu ilginç bulan 9 Eylül Üniversitesi Öğretim üyeleri gelip ağacı incelemişler.
Gerçek bilimsel araştırma gerçekleri, gerçek düzeyde, olup bitenleri . bitenleri dikkate almaktır. Biyolojik,, kimyasal, eterik ve manyetik düzeyde olanları doğru, dosdoğru tespit etmek gerekir.” (Alıntı.) * İ D U R A K İ * Olumlamalar yapmadan yaşamak; kendi gölgenle zıtlaşmaktır. Sabah gölgesi, akşam gölgesi, güneş tepemde olunca ki gölgenle farklı olacaktır. Mevsimlere göre, gölgen değişecektir. Yoksa kendi gölgene düşman olup beni kim takip ediyor? Diyerek halüsinasyonlar gördüğünüzün farkında olmazsınız.
Bu anlatımlar sonunda;”CUMHURİYET, ÖZGÜRLÜĞÜ SEVENLERE VE KORUYANLARA YARAŞIR” diyor yeni düşünen erenler…