Bulgaristan Servi kasabası göçmeni olan dedelerimiz Balıkesir / Şamlı beldesine iskan edilirler. Kardeşlerin bir kısmı Balıkesir merkeze yerleşirler. Büyük dede Hacı Haşimoğlu Mehmet Şamlı beldesinde kalır ve ömrünü orada tamamlar. Mehmet’in oğlu olan Osman dedemiz Çanakkale Alçıtepe’de 15 Eylül 1915 günü şehit düşer. Genelkurmay Halkla İlişkiler Başkanlığının yayınladığı Çanakkale Şehitleri Kayıtlarında bulduğum bilgi :
Balıkesir ili / Şamlı Beldesi doğumlu Hacı Haşimoğlu Lakaplı Mehmet Oğlu Osman.
Rütbesi : Nefer. (Er) .Şehit Olduğu yer : Alçıtepe. Şehit olduğu tarih : 15 Eylül 1915..
AHCİ BABA yazımın ikinci bölümü için bulmaya çalıştığım belgelerin ışığında geriye kalanları yazmak bugüne kısmet oldu. Bu konuda yaptığım araştırmada kaynaklar ayrıntılı bir şekilde Alçıtepe ( Ahci Baba ) muharebelerini anlatıyorlardı. Bu bölümde Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale savaşlarında yaşadığı ayrıntıları ve yaşananları yazmaktı. Bu yazımda kaynak olarak emekli general Dr. Naim Babüroğlu’nun KEMALYERİ kitabından yararlandım.
Kemalyeri Kitabının başında da belirttiği gibi Mustafa Kemal’in Çanakkale’de 9 ay 13 günü . Çanakkale destanının yazıldığı zaman. Çanakkale Geçilmez diye dünya aleme duyurulan dönem.
Kemalyeri kitabının yazarı Dr. Naim Babüroğlu ; O dönemin kahramanlarına şöyle seslenmiş:
” Cumhuriyet’in önsözünü yazan kahramanlara,Vatandan başka sevgili bilmeyen o kuşağa”
***
***
Çanakkale savaşlarında 101.279 askerimiz şehit düştü. 102.603 asker yaralı,10.000 asker esir. Kayıplarımızın toplam sayısı 213.882’dir.
Çanakkale savaşında Alman subaylarına teslim edilen ordunun savaş planlarına karşı çıkan Mustafa Kemal’in Arıburnu, Anafartalar,Conkbayırı’ndaki kazandığı zaferler sonucunda Çanakkale’de dünyanın en güçlü İngiliz donanması Çanakkale Boğazı’nın derin ve serin sularına gömülmüştür.
***
KEMALYERİ / ÖNSÖZ
Naim Babüroğlu.
” Çanakkale Savaşı’ndan Mustafa Kemal Atatürk’ü silmek isteyen tarih nankörleri, planlı bir yalan bombardımanına başladı. Mustafa Kemal’in Arıburnu, Anafartalar, Conkbayırı’ndaki zaferlerini yok sayan bir tarih yazma yarışı hız kazandı. Tarihi kirleterek ve gerçeği inkar ederek…
Evliyaların Çanakkale Savaşı’nda düşmanı yendiğini , cübbelilerin yeşil sarıklıların Türk askerini koruduğunu iddia eden bir tarih oluşturma süreci dört nala koşmakta..
Tarihi belgeler ve savaşa katılan yabancı askerlerin yazdıkları, Mustafa Kemal’e dünyada imrenilecek bir tarihi şahsiyet rolü verir.
Ya Türkiye’de.. İşgalcilerden kurtardığı , bağımsızlığa ve özgürlüğe kavuşturduğu kendi ülkesinde .. Çanakkale Savaşı’nda onu yok sayan bir tarih sevdası türedi. Mustafa Kemal Atatürk’ü Çanakkale’de yok sayanlara karşı izi silinmeyecek bir tokattır bu belgesel -anlatı. Mustafa Kemal’in tokatıdır..
Çanakkale cephesinde göreve atandığı andan, ayrılışına kadar yaşadıklarının bir öyküsüdür. En kanlı savaş meydanında , gece-gündüz 9 ay 13 gün..
34 yaşında genç bir komutanın ölümden ağır bir sorumluluk duygusunu..Yorucu,sıkıntılı,ölü ve yaralılarla dolu muharebe ortamını belgelerle anlatır.Dost ve düşman askerlerin gerçek kaleminden. Hüzün de var, gözyaşı da, kan da, tebessüm de, biraz da mutluluk.
Mustafa Kemal’in tarih sahnesine çıkış yeri KEMALYERİ’ni..
Gömülemeyen ölülerin , çürüyen bedenlerin sinen kokusunu, yaralıların çığlıklarını..
Truva’nın, Hektor’un intikamını alışını..
Kurşuna dize emrini verişini..
Osmanlı Devleti’ni , Padişah ve Başkent İstanbul’lu kurtarışını . Hem de kaç kez…
Alman ordu komutanını şikayet eden ünlü mektubunu..
Başkomutan Vekili Enver Paşa’yla cephede kavga edişini..
İstifa edişini… Gözyaşlarını tutamadığı anları..
Savaş meydanından yazdığı duygusal mektupları..
Size, çocuklarınıza, torunlarınıza.. Ve gelecek kuşaklar için yazılmıştır..
Bir görevi yerine getirmenin sorumluluğuyla..
Kitabın yazılmasında ve yayıma hazırlanmasında desteklerini esirgemeyen, değerli usta gazeteci yazar Gürkan Hacır’a teşekkürü bir borç bilirim”
***
KEMALYERİ kitabı ile yeniden tarihimizin kahramanlarını bir kez daha gıpta ile anarak, hayranlık duyarak, bilgileri tazeleyerek okumak..
Elinize aldığınızda altını çizerek , üzerinde düşünerek yaşananları okudukça ,
Mustafa Kemal Atatürk’ün Sofya askeri ateşeliğinden ayrılıp , ülkesine dönmek için saray yönetimine karşı verdiği mücadelede onun yurtseverliğini ve direnişini buluyorsunuz.
Mustafa Kemal sonunda başarır ve Çanakkale cephesinde görev almanın yolu açılır.
Yarbay Mustafa Kemal , 2 Şubat 1915 günü küçük bir gemi ile Tekirdağ’a gelir. Atandığı 19 Tümen kuruluş aşamasındadır. Daha doğrusu ortada 19. Tümen henüz yoktur!.
***
Düşlemeye çalışıyorum… Boğazınıza bir şeyler gelip oturuyor.
Yutkunamıyorsunuz bile.
Rahat yüzü görmeden , gencecik yaşında savaş meydanında can verenlerin kaybolan yaşamlarının bedeli olarak bizler vatan kaygısını onlar kadar duymadan yaşıyoruz. Savaşın korkunç yüzü ile birebir yaşamadık ki.. Terör olaylarını yaşadığımız anlarda duygularımızla acıyı yaşarken , savaşın ortasındaki askerlerimiz aklıma gelir. Terörün cirit attığı yerlerde 7 yıl öğretmen olduğumun korku ve kaygılarını nasıl anlatayım ki.. Yaşadıklarım aklıma geldikçe bile ürperiyorum.
Bu acıları anlatmanın bir yolu da kitaplar ve anılar dışında görseller. Kısacası konulu filmler ve belgeseller..
Dört başı mamur olarak Çanakkale Savaşları / Kurtuluş Savaşımızı anlatan filmler çekildi mi ? Bunca sahte tarih yazılarının cirit attığı bu dönemde gelecek kuşaklara bırakacağımız filmler çekildi mi ? Bir sinemasever olarak , yakın tarihimizi ve kazandığımız zaferleri gerçeğe en yakın olarak çekilen Türk filmi görmedim. Oysa ödüllü o kadar çok yönetmenimiz ve sanatçımız var ki..
Çok başarılı yönetmenlerimiz , senaristlerimiz ve oyuncularımızın varlığı ile gurur duyuyoruz. Ödüller alıyorlar , mutlu oluyoruz. Onlara buradan seslensem duyar mı ki ?
Öğrencilerimize kuruluş ve kurtuluşumuzun yakın tarihini anlatan filmler neden yok ?
– Vardı da benmi görmedim !..
-Yoksa ben mi yanılıyorum ? Keşke yanılsaydım..
Tarihi belgelere dayanan kitaplar, Nutuk bu konuda bizlerin ulaşacağı yazılı kaynaklar.
Ancak , okumayı sevmeyen ve okumayan bir toplum olduğumuz gerçeğiyle karşı karşıyayız.
Kemalyeri gerçekleri, yıllardır okuduğum , Ulusal Kurtuluş Savaşımız ve Çanakkale Savaşları. Türk askerinin ateşle sınandığı vatan savunması. Ben kişisel olarak bu savaşların yokluklarla kazanıldığının bilincinde olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğindeki başarıların ayrıntılarını öğrendikçe şaşıp kalıyorum…
Bunca yokluğun ve toplumsal bilincin zayıf olduğu o dönemde Türk’ün ateşle sınavında destanlar yazılıyor..
Çanakkale geçilmiyor.
***
Popüler kültürün içinde harman olup savrulan kadim Türk ve Anadolu değerlerimizin özlemiyle..
Hamasi söylencelerden bıkıp usandığım zamanlara acıyarak Türk Sinema Sanatçılarından yakın tarihimizin filmlerini özlemle bekliyorum..
Keşke bu özlemimin gerçek olduğunu görüp izleyecek yeterli ömrüm olsa..
Tarihi gerçeklerle yüzleşmek, belgelerin ışığında Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlara karşı uyduruk tarihle ortada dolaşanlara tokat gibi yanıt olurdu!..
Saat 9’u 5 geçe milyonların Atatürk’e minnettarlık ve saygısının en doğal görüntülerinin filmlerin içinde yer aldığını düşlüyorum..
Kuvayı Milliye ruhunun şahlandığı bu toprakların destansı gerçeklerini!.. Anadolunun kadını ve erkeği kazandığı zaferlerinin gerektiği gibi anlatılmadığı gerçeğiyle..
Laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlara vefa duygusuyla sinema ve tiyatro salonlarından neden seslenmiyoruz ?
Zor zamanlardan geçerken atalarımıza minnettar olmak..
Savaş yorgunu , Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulan fabrikalarla aydınlandığını neden görmeyelim ?
Muhteşem sanayi yatırımlarıyla ekonomimize destan yazan fabrikalarımızın öyküsünü neden canlandırmıyoruz ?
Tadı damağımızda kalan “Devrim Arabaları ” film ekibinin bu dileğimizden haberi olur mu ki ?
Faşist liderlerin dünyayı kasıp kavurduğu zamanlardan sonra tarihe not düşen onlarca film yapıldı.
Bu filmleri de hiç mi izlemedik ?
Uyduruk tarihi kahramanlar yaratan yabancı filmlerin , sinemalarımızda gişe rekorları kırmasını içime sindiremiyorum !.
***
Yıllar önce Yabancı Dil Eğitimini Geliştirme Merkezi’nde (YADEM) Almanca komisyonunda yazar olarak görev yapan arkadaşım Barbara Selimoğlu ile sohbet ediyorduk. Almanca kitabının ünite dağıtımlarında başarılısınız ama, okullardaki öğretmenlerin üniteleri işlemesinde bazı aksamalar oluyor diye yakındı.
Sonra da bak Zehra hanım;
” – Sana bir şey diyeyim. Bizler Hitler’in yakıp yıktığı ülkemizde kısa sürede çok şeyler başardık. Sizler ise Atatürk’ün kurduğu bu modern ve güzel ülkede Atatürkten sonra çok ağır yol alıyorsunuz. Ulaşımda hala daha Ankara’yı baştan sona gidip geleceğimiz bir Metro yok. Yıl olmuş 2000.. Ne duruyorlar anlamıyorum !..
Kayseri Uçak fabrikasını neden kapattınız ? Çok tembelsiniz. Kusura bakma.. Benim Türk koca çok çalışkan, ama sizler çoğunluk tembelsiniz.”
İstikbal göklerdedir diyen Atatürk’ümün Uçak fabrikasını neden kapattılar ki , diye soran bu Alman gelinimize doyurucu bir yanıt veremedim!..
Ne deseydim ? Nasıl savunsaydım ? Ülkemizdeki ihanetlerin hangi birini anlatsaydım..
Hangi birini!..
***
1. Balkan Savaşı 8 Ekim 1912- 30 Mayıs 1913.
2. Balkan Savaşı 29 Haziran 1913 – 10 Ağustos 1913.
Balkan Savaşı’nda ordu yenilmişti. Balkanlar elimizden çıkmıştı. Ordunun yenileşme ve yeniden düzenlenmesi için Alman Islah Heyeti , başlarında Liman von Sanders 10 subay ile 14 Aralık 1913 günü İstanbul’a geldiler. Askeri Bando ile karşılandılar.
Osmanlı Ordusu , yenileşme ve ıslah için Alman komutanlara teslim edildi.
Kemalyeri sayfa : 12.
” Mustafa Kemal ordunun yenileştirilmesini ve gençleştirilmesini istiyordu.Ancak tüm yetkilerin Alman heyetinde toplanmasını ve Savunma Bakanlığı’nın bu heyetin kontrolünde olmasını istemiyordu. Fakat ne yazık ki, Osmanlı Genelkurmayı ve Savunma Bakanlığı tamamen Alman denetimine girdi. Mustafa Kemal’in İstanbul’daki yöneticilere güveni yoktu.Onların maceracı yönlerini bilir ve bu maceracılıklarından endişelidir. ”
Kemalyeri sayfa 13.
” Enver Osmanlı Devletinde tek adam oluyordu.İttihat ve Terakki’nin sözü en çok geçen kişisi artık Enver’di; ama rütbesi henüz yarbaydı.Yükselmesi lazımdı.Basamakları hızla tırmandı.15 Aralık 1913’te Albay , üç hafta sonra 3 Ocak 1914 ‘te Tuğgeneral yapıldı.İttihat ve Terakki’nin baskısıyla önce Savunma Bakanı, hemen ardından Genelkurmay Başkanı oldu.Başkomutan Vekili sıfatıyla bütün orduların başına geçtiğinde 33 yaşındaydı. Bir ay içerisinde , görkemli bir düğünle 15 yaşına basan Naciye Sultanla evlilik yaşamı başlar.Böylece Padişahın Damadı ünvanını da almış olur. Bir yıl sonra 1 Eylül 1915’te Korgeneral; 23 Ekim 1917 de 36 yaşında Orgeneral rütbesi verildi.”
***
Damat Enver 1 Eylül 1915’te Korgeneral olur ya.. Bundan 15 gün sonra..Büyük dedemiz Alçıtepe cephesinde şehit olur. 15 Eylül 1915.
Balıkesir ili / Şamlı Beldesi doğumlu Hacı Haşimoğlu Lakaplı Mehmet Oğlu Osman. Rütbesi : Nefer. (Er) .Şehit Olduğu yer : Alçıtepe.
Şimdi yutkunurken zorlandığım yer işte burası. İyi ki Mustafa Kemal , Çanakkaledeydi..
Ya Enver Paşa orada olsaydı!.
***
NEDEN KEMALYERİ ?
Dr. Naim Babüroğlu yazıyor. KEMALYERİ / Sayfa 79.
” 26 Nisan 1915. 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal ile Kurmay Başkanı İzzettin (Çalışlar) Bey , ayaklı bir dürbünle düşman hatlarını gözetliyorlardı.Karargahı, Arıburnu’nu kolayca gözetleyebilecek yüksek bir yere kurmuşlardı.
Fahrettin Altay’ı görünce sevinirler. Kucaklaşırlar.Muharebenin gidişi hakkında bilgi aldı.Kolordu Kurmay Başkanı olarak , Mustafa Kemal’in ihtiyaçlarını sorar.
Tam ayrılırken :” Karargahınız hep burada mı kalacak ? Buranın adı nedir?”
Mustafa Kemal , biraz düşündükten sonra:” Evet burada kalacağız,ama sel yarıntılarının ismi mi olur ?” Bunu söylerken gülümsedi.
Fahrettin Altay “olur olur..Mesela KEMALYERİ olur” Mustafa Kemal tebessüm etti. Fahrettin Altay , Kolordu Karargahı’na döner ve Kolordu Komutanı’nın onayını alır.
Ve bundan böyle Mustafa Kemal’e gönderilen emirler, mesajlara yer adı olarak KEMALYERİ yazılır.
***
Kemalyeri’nde ve diğer cephelerde 9 ay 13 gün süren şanlı ve kanlı muharebeler sonucunda ,Mustafa Kemal’i ve askeri dehasını dünya tanır.
Ulusal Kurtuluş Savaşı için çıktığı zorlu ve zafer dolu yolculuğun 19 Mayıs 1919 gününden sonraki yıllarda başarılarla dolu süreçte Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olur.
***
CONKBAYIRI KANLI MEYDAN MUHAREBESİ.
KEMALYERİ . Sayfa :146, 147,151.
Mustafa Kemal Saldırı anını anlatıyor.
” Gün doğmak üzere idi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum.Oradan hücumu yönetecektim.Gecenin karanlık perdesi tamamen kalkmıştı..Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra , artık ortalık tamamen ağaracak ve düşman askerlerimizi görebilecekti.Tümen komutanı ve bizimle beraber bulunanlarla hücum safının önüne geçtik. Gayet seri ve kısa bir denetleme yaptım. Yüksek sesle askerlere selam verdim ve dedim ki:”Askerler, karşınızdaki düşmanı yeneceğinizden hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin.Önce ben ileri gideyim. Siz , kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız. Komutan ve subaylara da,işaretim için askerlerin dikkatini çekmelerini emrettim.”
Ağır , kararlı adımlarla düşman hattına yaklaştı.Tüm askerlerin görebileceği yüksek bir yere kadar yürüdü.Durdu. Askerlerine baktı. Gün doğarken binlerce süngünün parıltısı onu selamlıyor gibiydi. Subaylar ve askerler nefeslerini tutmuş gölge gibi görünen komutanlarına bakıyorlardı. Düşmanla arasında 20-30 vardı.Kırbacı başının üzerine kaldırdı.Önce başının çevresinde bir defa çevirdi.
” Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gittim ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim”
Subaylar haykırdılar : Haydiii!
” Süngüleri ve bir ayakları ileri uzatılmış olan askerlerimiz ve onların önünde tabancaları , kılıçları ellerinde subaylarımız kırbacımın aşağıya inmesiyle demirden bir kitle halinde aslan gibi ileri atıldılar”
Savaş tarihinde eşine rastlanmayan , büyük ve bir o kadar şiddetli süngü hücumu başladı.Binlerce subay ve asker tek bir beden gibi yıldırım hızıyla atıldı. Yer gök , birden dev bir savaş alanına döndü.”
Conkbayırı dahil , Birinci Anafartalar Muharebesinde Türk kuvvetlerinin toplam kaybı 20.000’i buldu. İşgal kuvvetlerinin zayiatı 24.800’dür.
İşgal Kuvvetleri Komutanı İngiliz General Hamilton günlüğüne şunları yazdı:Conkbayırın’da Türkler çok iyi bir komutana sahipler. Durmadan baskın tarzı deniyorlar. Çok iyi komuta edilen ve yiğitçe dövüşen Türk ordusuna karşı savaşıyoruz. General Birdwood’un (ANZAC Komutanı) harekatın başından beri kahramanca savaşan birlikleri iskelete döndü.”
Mustafa Kemal’in baskın etkisi yaratan taarruzu,düşmanın savaşma azmini ve ruhunu yok etmişti.Düşman birlikleri erimişti.Bu Çanakkale Cephesi’nde bir dönüm noktasıydı. Mustafa Kemal , 3 bin yıl sonra , Truva’nın ve Hektor’un intikamını almıştı.
***
Mustafa Kemal’in bulunduğu tepe bombardıman altında kaldı; ancak savaşı yönettiği yerden ayrılamazdı.Tepe ağır topçu ateşi altındaydı. Tam bu sırada sağ elini aniden göğsüne götürür.Mustafa Kemal’in göğsüne şarapnel parçası isabet eder. Saati parçalanır. Saatin olduğu yerde derin bir kan lekesi oluşur.
Mustafa Kemal ve karargahı yine Asteğmen Zeki’nin rehberliğinde Conkbayırı’ndan ayrılarak , ormanlık ve patika yollardan Çamlıktekke’ye hareket etti Mustafa Kemal ve yanındakiler vazifeyi yerine getirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorlardı. Bu büyük zaferi kutlayacak zamanları yoktu. Çamlıktekke’de Ordu Komutanı Liman Paşa Mustafa Kemal’i bekliyordu.Mustafa Kemal önce muharebe hakkında bilgi verir.Şarapnel parçasının parçaladığı saati ,Ordu Komutanı’na günün bir anısı olarak verir.
Liman Paşa saati alırken titredi.Gözleri doldu.Titrek sesle Mustafa Kemal’in zaferini kutladı,teşekkür etti. Alman general , karşılık olarak ailesinin adını taşıyan kendi saatini çıkardı ve yine bugünün anısı olarak Mustafa Kemal’e uzattı: ” Sizin de , benim büyük takdir ve tebriklerimin bir işareti ve üstün başarınızın anısı olarak şu saatimi kabul etmenizi rica ederim” dedi. Saatini verdi.
Oysa iki gün önce Mustafa Kemal’in : ” Bütün birlikleri benim emrime vermenizden başka çare yoktur” önerisine, Liman Paşa” Çok gelmez mi ?” demişti. Mustafa Kemal Albaydı. ConkbayırıMuharebesi!yle tüm cephenin şerefini kurtarmıştı.İşgal devletlerini İstanbul’a gidiş yolunu tıkamıştı.
CEPHE GERİSİNDE.
KEMALYERİ.
Sayfa 153, 154.
” İstanbul’da Başkomutanlık kısa bir bilgi notu yayınlıyordu.Bu kez Anafartalar ve Conkbayırı zaferiyle ilgili bildiriler gönderecekti; fakat ne yazık ki ,Mustafa Kemal’in adını bu bildirilere yazmayacaklardı.Başkomutan vekili Enver Paşa,Mustafa Kemal’in adının gazetelerde yazılmasını, öne çıkmasını istemiyordu. Enver Paşa’nın hesaplayamadığı , yanıldığı bir gerçek vardı. Ok yaydan çıkmıştı.İstese de , tarihin akışını değiştiremeyecekti ve tarih ağını örmeye başlamıştı. Mustafa Kemal de , bu tarih yolculuğunda zirvede yerini bulacaktı.”
Avusturalyalı savaş muhabiri Charles Bean, 8 Ağustos Pazar günü anı defterine İngilizlerin Türk esirlerini diri diri yaktığını yazdı.
” 8 Ağustos pazar. Bu topraklara ayak basalı 15 hafta oldu.Bugün hayatımda gördüğüm en alçakça davranışlardan birine tanık oldum.
Sığınağın hemen karşısında , 100 Türk ile iki Alman esirinin barındırıldığı tutukevinin çevresine benzin döküp tutuşturuldu. Türklere çok yakın gelen dev alevler karşısında zavallı esirler tutukevinin en uç köşesine üşüştüler. Ama acı akıbetten kurtulamadılar. Bu görüntüyü seyredip gülüşenler arasında İngilizler de Avusturyalılar da vardı ”
***
İSTANBUL MACERASINDA GELİBOLU’DA HAZİN SON.
KEMALYERİ.
Sayfa 169,170,171.
İngiliz Başkomutanı Orgeneral Hamilton 17 Ekim 1915’te Gelibolu’dan ayrılır. Hamilton sekiz ay önce yıldızı parlayan ve zirveye tırmanan bir generaldi. İşgal kuvvetleri Çanakkale Boğazı’nı geçemedi. Hamilton başarısız oldu.Tek bir madalya verilmeden görevine son verildi. Arıburnu , Anafartalar ve Conkbayırı ordusunun uğradığı yenilgiler. Çanakkale cephesini açan ünlü siyasetçi Churchill’in de görevine 17 Mayıs 1915’te son verilmişti.Bu tarihte Gelibolu’daki başarısızlık yüzünden İngiliz Hükümeti de düşmüştü.”
***
Aç gözlü emperyalist orduları yenildiklerinin acısını hiç unutmadılar.. Biz böylesine muhteşem ve zorlu savaşın kahraman komutanını neden unutalım ? Atatürk ve Türk Askeri , Çanakkale unutulur mu ?
***
PERDENİN KAPANMASI ve MUSTAFA KEMAL’İN CEPHEDEN AYRILMASI.
KEMALYERİ.
175, 176,
Albay Mustafa Kemal , günlüğüne şöyle yazar. “10 Aralık 1915’te , sağlık nedenlerinden dolayı emir ve komutayı 5’inci Kolordu Komutanı Fevzi Paşa’ya ( Çakmak ) bırakarak ayrıldım.
KEMALYERİ.
Sayfa 177, 178
Mustafa Kemal , 27 Ocak 1916’da karargahı Edirne’de olan 16’cı Kolordu Komutanlığı’na atandı.Kolordu 25 Kasım 1916’da Diyarbakır’a taşınacaktı.Mustafa Kemal , işgali görmüş sınır kentine birliklerin tören geçişi yaparak girmesini emretti.
Kolordu, başta komutan olmak üzere , karargah ve birlikleri tören geçişi düzeninde Edirne’ye girdi. Vali , belediye başkanı, diğer ileri gelenler Mustafa Kemal’i şehrin girişinde karşıladı.
Kurmay başkanı İzzettin (Çalışlar) : ” 28 Ocak 1916 . Yollar hıncahınç insanlarla dolmuş. Bütün okullar karşılama için yerlerini almışlar. Şehir saray gibi süslenmiş, peş peşe zafer takları yapılmıştı.’Yaşasın Arıburnu ve Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal’ yazılı levhalar asılmıştı. Edirne ileri gelenleri, yöneticileri, konsoloslar hep oradaydılar. Bütün şehir heyecan ve coşkuyla karşıladı. Çiçekler , buketler takdim ettiler. Alkışlar, gösteriler, her türlü tahminin üstündeydi”
Evet, Balkan Savaşının utanç sayfası ,Çanakkale Destanıyla kapanmıştı. Mustafa Kemal ve ordu , İstanbul’u ve Osmanlı Devleti’ni kurtarmıştı ve hak Mustafa Kemal’i yüreğine basmıştı.
Mustafa Kemal’in adı, zihinlere ve yüreklere kazındı.Şükran ve minnetle..
Düşmanın ana hedefi İstanbul’du. Mustafa Kemal işgal hedefi olan Osmanlı’nın başkenti İstanbul’u dört kez kurtardı.
Birinci kurtarış: 25 Nisan 1915.
İkinci kurtarış: 9 Ağustos 1915.
Üçüncü kurtarış: 10 Ağustos 1915.
Dördüncü kurtarış : 21 Ağustos 1915.
***
Çanakkale savaşları Türkiye Cumhuriyeti’nin önsözü..
KEMALYERİ’ni bizlere armağan eden.
Dr. Naim Babüroğlu , kıymetli komutanım, değerli dostum. Edremit Kitap Fuarında yeniden buluşmak umuduyla..
Çanakkale savaşlarını ve Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatırken gözleri dolan yiğit paşam..
Yeni kitaplarınızla buluşmak umuduyla.. Sağlıcakla olun.
Okudum.
Mevcut bilgilerime yenileri eklendi.
Teşekkürler…