Çanakkale’de Mustafa Kemal’ler, Cevat Çobanlılar, Seyit Onbaşı’lar emperyalizme geçit vermedi.
Emperyalizm taşeronlarını çarpar Çanakkale!
Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye’si, bugün ticaret savaşları ile başlayan ve tedarik zincirlerinin yeniden yapılanması ile devam eden devletlerarası rekabet doğrultusunda maden şirketleri tarafından adeta sömürülüyor.
2013 yılında başbakanlık görevi sırasında Erdoğan’ın “Bütün bu maden işlerini kendime bağladım. Ne olursa olsun ister mermer, ister altın, ister bakır, ister çinko, bizzat göreceğim” sözleri; iktidarın bugün de faaliyetlerini kanunu bile tanımadan devam ettiren madencilik sektörüne yaklaşımını ve küresel kapitalizmde Türkiye’nin pozisyonunu anlatmaktadır.
Bu konu çerçevesinde, TEMA Vakfı’nın çalışmasını hatırlamakta fayda var.
TEMA Vakfı’nın MAPEG’den elde ettiği rapora göre; Kazdağları’nın %79’u (aktif ruhsatlar ve ihale alanları) ruhsatlandırılmıştır.
Bu ruhsatların %41’i aktif ruhsatlardan oluşur. Aktif ruhsatların %57’si arama, %43’ü ise işletme ruhsatı safhasındadır. Ruhsatların %38’i ise ihale alanı olarak ruhsatlandırılmıştır.
Ruhsatların farklı arazi kullanım türlerine göre dağılımına bakıldığında, çalışma alanındaki orman varlığının %80’inin madencilik yapılabilecek alan olarak belirlendiği görülmüştür.
Gen koruma, kent ormanı, muhafaza ormanları, tohum meşcere alanı, tabiat parkı, tabiatı koruma alanı, milli park, özel çevre koruma bölgesi ve doğal sit alanı gibi farklı koruma statüleriyle korunan alanların %55’i madencilik yapılabilecek alanlar olarak belirlenmiştir.
Korunan alanlar içinde madencilik faaliyetleri açısından en dikkat çekici alanlardan biri milli
parklardır. Milli Parklar’ın %54’ü ihale ruhsat alanlarında kalmaktadır. Bu alanlardan biri olan Kazdağı Milli Park Alanı’nın %80’i, Troya Milli Parkı’nın ise %10’u ihale ruhsat alanında kalmaktadır.
Tabiat Koruma Alanları içinde yer alan ve dünyada sadece Kaz Dağları’nda yaşayan Kaz Dağı Göknarları’nın yaşam alanını oluşturan Kaz Dağı Göknarı Tabiat Koruma Alanı’nın ise %99,9’u ihale ruhsat alanında yer almaktadır.
Biga Dağları’nın %45’i aktif ruhsat alanındadır. Kazdağlarının ise %26’sı aktif ruhsat alanındadır.
Biga Dağları’nın %5 arkeolojik sit alanlarının %42’si aktif ruhsat sahası, %23’ü ihale sahası alanındadır. Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıkları’nın %81’i, sit alanlarının %60’ı ihale ruhsat alanındadır.
Kazdağları’nın ise %64’ü ihale ruhsat alanında kalır.
Ülkemizin önde gelen tarımsal üretim merkezlerinden olan Biga, Bayramiç, Ezine ve Burhaniye ovalarındaki ruhsat yoğunluğun dikkat çekmektedir.
İçinde Bayramiç ve Ezine ovalarının bulunduğu üst Kuzey Ege Havzası’nın %37’si aktif ruhsat alanında yer almaktadır. %46’sı ise ihale ruhsat alanındadır.
Yine içinde Çanakkale kent merkezi ile birlikte Çanakkale, Lapseki ve Biga ovalarının yer aldığı Biga Alt Havzası’nın %32’si aktif ruhsat alanındadır. %27’si ise ihale ruhsat alanındadır.
Buraya kadar gurur duyduğumuz tarihimizi inkâr eden, ülkemizi işgal yıllarındaki gibi bir konuma getiren mevcut iktidardan ve verimli topraklarımızın maden için ruhsatlandırılmasından bahsettik.
Peki, iktidarın politika ve uygulamalarını eleştirerek erken seçimi gündeme getiren ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi ne yapıyor?
Son yerel seçimlerde üstünlüğü ele geçiren CHP belediyeleri, rant uğruna maden ruhsatı verilen yörelerde halkın ve doğanın yanında mı?
Yoksa kamuoyunun gözünü boyayarak sermayeden yana mı taraf tutuyor?
Bugüne kadar yerel halk, köylüler, çiftçiler, sivil toplum kuruluşları, doğa ve çevre dernekleri, yaşam savunucuları tek yürek oldu. Çanakkale ve Kazdağlarına sahip çıkıldı.
Bunun en güzel örneğini, Kanadalı altın şirketi Alamos Gold’u durduran amansız mücadele ile bütün dünya gördü.
Kirazlı direnişinde, Çanakkale Belediyesi yerel yönetimlerin toplumun, doğanın ve geleceğin yanında olması gerektiğini herkese anlattı.
O dönemin Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, belediye başkan yardımcıları M. İrfan Mutluay ve Rebiye Ünüvar, direniş ruhunu yaşatan Su Ve Vicdan Nöbeti’nin oluşmasında önemli katkı sundukları gibi Kazdağları için mücadele eden herkesin yanında yer aldı.
Yine o dönemin Çanakkale Konseyi Çevre Meclisi Başkanı olan Pınar Bilir’i yılın kadınlarından biri olarak gösteren Çanakkale Belediyesi’nden bugün de yine aynı kararlılık ile halkın ve doğanın yanında yer alması bekleniyordu.
Millet olarak hepimize küfreden Cengiz Holding’in Bayramiç’te devam eden ağaç katliamına direnen, Kazdağları savunmasını kucaklayan ve doğa savunucularına destek olan bir Çanakkale Belediyesi, ne yazık ki günümüzde yok.
Bunun yerine on yıldır bil fiil Çanakkale’de hizmet veren, Kazdağları’nı cesurca savunan, bu mücadeleyi diğer çevre dernekleri ile birlikte omuz omuza sürdüren İda Dayanışma Derneği’ni resmen kapı dışarı atan bir Çanakkale Belediyesi var.
İda Dayanışma Derneği’nden Çanakkale Belediyesi’ne ait olan hizmet yerinden çıkması istenildi. Önceki dönem belediye yöneticileri ile uyum içinde çalışan dernek, dokuz yıldır çalışmalarını yürüttüğü çalışma ofisinden ayrıldı.
Günümüz Çanakkale Belediyesi’ni yönetenlerin; dernek yönetimi ile sağlıklı bir iletişim kurmadan, bir sivil toplum kuruluşu olarak derneğe hiçbir konuda yardımcı olmadan İda Dayanışma Derneği’ne sanki bir işgalci gibi davranması kabul edilemez.
Böyle bir anlayış Çanakkale gibi özgürlüğün, demokrasinin ve hoşgörünün şehri olan bir kente hiç ama hiç yakışmıyor.
Çanakkale gibi tarihi bir öneme sahip, hepimizin bugünler de daha çok sahip çıkması gereken kentimizi yönetenler, Kazdağları’nı kendi canları pahasına savunan İda Dayanışma Derneği’ni neden cezalandırıyor?
İda Dayanışma Derneği’nden çıkmasını istediğiniz çalışma ofisini, ihale yolu ile kimlere vereceksiniz?
Aslında bugünlerin habercisi olan birçok gelişme yaşanmadı da değil Çanakkale’de.
CHP, Çanakkale’de bir ihraç fırtınası estirdi.
CHP Genel Merkezi tarafından Çanakkale İl Teşkilatında, aralarında eski belediye başkan yardımcıları Rebiye Ünüvar ve İrfan Mutluay’ın da bulunduğu otuz üç kişi, geçici ihraç talebiyle il disiplin kuruluna sevk edildi. Ve İncelemeler sonucunda otuz kişi partiden ihraç edildi.
Çanakkale Belediye Başkanı olacağı gözü ile bakılan, onurlu duruşu, özverili çalışmaları ve yıllardır verdiği mücadelesi ile herkesin takdirini kazanan İrfan Mutluay’ın ve Su Ve Vicdan Komisyonu’nda yer alan Rebiye Ünüvar’ın ihraç edilmesi; CHP’nin Kazdağları savunmasında hangi cephede yer aldığını anlatıyor.
Bugün de İda Dayanışma Derneği’ni Çanakkale Belediyesi’ne ait olan yerden çıkartan yerel yöneticiler, bu edilemez anlayışı güçlendirerek Cengiz Holding’e sanki göz kırptı.
Sanki Kazdağları’nın ve doğa savunucularının değil, sermayenin ve özel maden şirketlerinin yanındayız mesajını verdi.
Yaşanılan gelişmelere en güzel yanıtı; Çanakkale ve bölge halkı, CHP seçmeni ve hiç şüphesiz Kazdağları verecektir.
Sadece Çanakkale’nin değil vicdanın, aklın, bilimin, doğanın ve Kazdağları’nın sesi olan İda Dayanışma Derneği’nin yanında olduğumu belirterek son söz, dernek başkanı sevgili Ekrem Akgül’e bırakıyorum:
‘’ Yaklaşık dokuz yıldan beri burada ikamet eden İda Dayanılma Derneği’mizin ofisini, belediyenin bize verdiği talimat gereği boşaltıyoruz.
Niçin, boşaltıyoruz?
Şu anda biz, maalesef yeni belediye yönetiminin sivil toplumla ilişkiler kapsamında değerlendirilmediğimiz için, bize burayı boşaltmamız tebligatı yapıldı.
İda Dayanışma Derneği; şu Çanakkale coğrafyasının bütün problemleri ile alakadar olan, bütün sorunlarla mücadele eden bir dernektir.
İda Dayanışma Derneği’ne yani belediyenin yerinden bize çık diyen yeni belediye yönetimi, bize başka bir yer göstermedi.
Ama burayı kiraya vereceği için ihaleye açmış. İhale kapsamında bize çık dedi. Bize işgalcisiniz dedi.
Biz; işgalci olmadığımızı belirterek ve kendimize bir yer arayarak buradan çıkıyoruz.
Dokuz yıldan beri yine bu Çanakkale Belediyesi’nin inisiyatifi dâhilinde, sadece biz değil aynı yerde ve katta başka dernekler de vardı. O dernekler de belediyenin inisiyatifinde bulunuyorlardı.
İda Dayanışma Derneği, bu kentin en önemli dinamiklerinden biridir.
Ne yazık ki şimdi, bize dokuz yıldan beri izin veren belediye gitti.
Yeni belediyenin yönetim anlayışı, bizi buradan çıkartıyor.’’
Not: İda Dayanışma Derneği, konu ile ilgili 26 Şubat 2025 Çarşamba Günü, saat 13.30’da, Çanakkale Belediyesi önünde basın açıklaması yapacaktır.