Sevgili Naide Tokgöz, Çanakkale’nin Çan ilçesine bağlı Kumarlar Köyü’nde yaşamaktadır. Naide hanım Kazdağları’na sahip çıkan, köyünde altın madenine karşı mücadeleyi elden bırakmayan, bin bir emekle üretmeye devam eden savaşçı bir kadınımız. Herkesin takdirini kazanan bu özellikleri ile başta kendi köyünün kadınları olmak üzere ve diğer bütün kadınlara da örnek olmaktadır.
Kendisiyle Kazdağları’nda doğa tahribatına yol açan Kirazlı altın madeni projesine karşı başlatılan Su ve Vicdan Nöbeti’nin 1. yıldönümünde tanıştık. O gurur dolu tarihten beri iletişim halindeyiz. Bugün de, sağ olsun kendisi beni kırmadı. Çiftçi ve üretici bir kadın olarak birçok işle uğraşırken, vakit ayırması büyük bir incelik oldu. Kendisiyle oldukça keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Şimdi gelin, hep birlikte sevgili Naide ablanın umut, azim ve kararlılık dolu dünyasına konuk olalım. Bakalım, Kazdağları’nın mücadeleci bir kadını olarak neler yaşamış?
Naide Tokgöz kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Naide Tokgöz. 29 Eylül 1974 tarihinde Çanakkale’nin Çan ilçesinde doğdum. Bahadırlı Köyü’ndenim. Ailemin ilk çocuğuyum. Benden sonra iki erkek kardeşim daha oldu. İlkokulu bitirdim. Ailem, öğretmenlerimin ısrarına ve ben çok istediğim halde beni okula göndermedi. Neymiş efendim çabuk gelişmişim. İlk çocuk olmam nedeniyle, köyde ev işleri, tarla, hayvancılık ve her türlü işte çalıştım. 1994 yılında Kumarlar Köyü’ne gelin geldim. Burada da yine aynı işler devam etti. Kayınpeder ve kayınvalide ne derse o. Bir özgürlüğün yok. Özel hayat, sosyal yaşantı hiç arama. Ta ki kabuklarımı kırana kadar.
Köyünüz Kumarlar, maden ile ilk ne zaman tanıştı? Sonrasında neler yaşandı?
DSİ, Kumarlar Köyü’ne gölet yapacağını yıllardır söylüyordu. Ölçümler yapıldı. Ama ortada bir çalışma yoktu. Ormanda ağaç kesimleri hızlandı. Araçlar gelip gitmeye başladı. Köy girişine yakın bir yere tabela kondu. Üzerinde ZEYBEK ÇAYIRI GÖLETİ yazıyordu. Köyümüzle ne ilgisinin olduğunu anlayamadık. Göleti, altın madeni şirketi yaptıracakmış. İyi de, bu göleti bu şirket bize niye yapsın?
Daha sonra kahvede erkekler konuşmaya başladı. Bu konuşmalar tartışmayla sonuçlandı. Altın madeni şirketi, köyümüze sık gelip gitmeye başladı. Ramazan ayında erzak kolisi dağıtıldı. Öğrencilere burs verildi. Yazlık düğün salonu yapıldı. Şirketin elbette bir çıkarı var. Yoksa durduk yere neden yapsın bütün bunları? Bütün bu gelişmeler yaşanırken, bir yetkili olarak köyümüzün muhtarından hiçbir açıklama gelmedi.
Ayrıca elektrik direkleri yenilendi. Köyün ortasına trafo konuldu. Köyün yeten suyu yetmez oldu. Başka köyden paralı su pompalandı. Altın madenine ait ağır tonajlı araçlar yüzünden köyümüzün yolları bozuldu. Muhtar bey, madenciler için suyumuzu, elektriğimizi yolları seferber etmiş. Bu durum karşısında köylü de bir birine düştü.
Siz köy kadınları olarak maden ocağına karşı direnişte öncü oldunuz. Sesinizi bütün ülke duydu. Bize bu süreci anlatabilir misiniz?
Kazdağları için yapılan büyük eylemde bulunamadım. Ama giden araçları gördükçe hala duygulanıyorum. Nasıl bir mücadele ve neyi kimden korunuyor aklım almıyor. Beni özüme döndürdü.
Kumarlar Göleti’nden su pompalayarak altın çıkarılacak olduğunu öğrendiğim an dikildim karşılarına. Zaten orman katliamları beni kahrediyordu. Bir de zehir yani siyanür için suyumuza göz konması beni ayağa kaldırttı. Çok kişi geç kaldınız dedi. Hiçbirine kulak vermedim. Asla pes etmedim. Savaşmadan zafer kazanılmaz…
Maden faaliyetleri tamamen bitti diyebilir miyiz? Kumarlar’daki son durum nedir?
Çıkar ilişkileri olduğu sürece bittiğine inanmıyorum. İnsanlarımızın daha bilinçli hareket edeceğine inanıyorum. Kumarlar’da şuan kapalı sistem borular döşeniyor ama herkes haberdar değil nerelerin sulanacağından.
Köy halkı geçimini nasıl sağlamaktadır? Siz bir çiftçi olarak ne tür ekonomik faaliyetlerde bulunmaktasınız?
Köylü sadece hayvancılıkla geçiniyor. Tarım yapanlarda var. Baktığı hayvanın ihtiyacını karşılamayan köylümüz, dışarıdan saman, silaj, fabrika yemi alıyor. Genç nüfus azaldı. Diğerleri de karı koca ve emekli. 5 – 10 ineğe bakıyor. Onlara göre hayat güzel.
Maliyeti düşürebilmek için ekebildiğimiz kadar ekiyoruz. Ot biçiyoruz. Ot silaj yapmaya başladık. Arpa, buğday, yulaf ezme yapıyoruz. Sanayi yemini de azalttık.
Bir kadın gözü ile köy yaşamını nasıl değerlendirirsiniz? Yaşadığınız sorunlar var mı? Varsa bunları aşmak için neler yapmaktasınız?
Zor bir yaşam. Hele birde eşinin ailesiyle birlikte çok daha zor. Ekonomik özgürlüğün yok. Kendini ifade edemiyorsun. Geri planda kalıyorsun. Çünkü kadınsın, gelinsin. Bunun doğusu batısı yok. Sosyal yaşantı yok. İstediğin zaman bir yere gidemezsin.
Ben bunları aştım. Artık sesimi daha gür çıkarıyorum. Haklı olduğumu ailem de anladı. Ve bana çok büyük destek oldular. Onlara birçok şeyin değiştiğini gösterdim. Önce ailede başlıyor mücadele. Kabuklarımızı kırdık hep birlikte.
Kendime olan inancım ve güvenim daha da arttı. Üretime başladım. Biz kadınlar zaten üretiyoruz durmadan. Ekmek, peynir, lor ve süt satışına başladım.
Son yıllarda kadın kooperatiflerinin ve kadın girişimcilerinin sayısı giderek artmaya başladı. Siz köyünüz de bu tür faaliyetlerde bulunmak ister misiniz? Kumarlar’daki diğer kadınlar bu konu hakkında ne düşünüyor?
80’li yıllarda Kumarlar Köyü Kooperatifi varmış. İstanbul’a peynir pazarlıyorlarmış. İleriye gideceğimiz yerde geriledik. Bugün de üretsek ürünlerimiz aynı değeri kazanır. Bunu bildiğimiz için, çevre mücadelesi veren arkadaşların desteğiyle yeniden bir kooperatif kurmak istedik. Ne yazık ki, köyümüzün kadınları bir bir çekildiler. Üretelim, kooperatifleşelim diyorum. Kimse yanaşmıyor. Kendim çalışıyorum.
Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
Önce, kendimize inanalım, güvenelim. Ne olursa olsun pes etmeyelim. Küçük yerleşimlerde yaşıyorsak, kim ne der diye bakmayalım. Ben ne istiyorum, ben ne yaparım ona bakalım. Göreceksiniz aileniz ve çevre bunu kabul edecek ve sizi destekleyecek.
İnsan ömrü çok kısa. Her anımız değerli. İnanın her şeye yetebiliyoruz.
SU VE VİCDAN NÖBETİ KOMİSYONU’NDAKİ VE KUMARLAR GÖLETİ için mücadele eden TÜM DOSTLARIMA TEŞEKKÜRLER.