Sevgili okurlarım, merhaba.
Yeni bir yazı ile karşınızdayım. Sizlere, bu yazımda kalemim yettiğince Assos Antik Kenti’nden, Yenice’ye kadar uzanan Kazdağları’nın en değerli bölgelerinde yaşanan gelişmelerden bahsedeceğim. Ne yazık ki, tanık olduğumuz gelişmeler ilk bakışta iç açıcı değil. Ama bu durum beni umutsuzluğa düşürmüyor. İnanıyorum ki; her şeyin sonunda kazanan doğaya, yaşama ve geleceğe sahip çıkanların mücadelesi sayesinde Kazdağları olacaktır.
Geçtiğimiz yıl, Assos Antik Limanı’nda ve çevresindeki arkeolojik ve doğal sit alanında dozer, kepçe kamyon gibi ağır iş makinaları ile faaliyette bulunuldu. Ve bu faaliyet sonucunda ağır tahribatlar oluştu. Çevre dernekleri, bu olumsuzluğu tespit etti. Daha sonra, bölgedeki zararların bir an önce giderilmesi için araştırmalar yapıldı.
Ne yazık ki bütün bu çabalara, resmi başvurulara, suç duyurularına ve açılan dava sonucunda yürütmeyi durdurma kararı alınmasına rağmen Assos Antik Limanı’nda büyük bir doğa ve tarih katliamı yaşandı. Assos falezleri yok edildi. Bölgeye arkeolojik ve doğal sit alanı olma özelliği kazandıran tüm değerler yok edildi. Assos, artık eski Assos değildir.
Oysaki tarihe karşı suç işlemeye hiç gerek yoktu. Assos’u tahrip etmeden, bilimsel yollarla, bir bilim kurulu denetiminde çalışılabilirdi. Bölge halkı ve turizmciler de bu kadar uzun süre mağduriyet yaşamazdı. Umarım bundan sonraki süreçte; Kültür ve Turizm Bakanlığı, konuyla ilgili uzmanların yer aldığı bir bilim heyetini oluşturur. Ve bu heyet mevcut durumu inceler. Bundan sonra yapılabilecekler için teknik ve bilimsel bir yol haritası çizilir.
MAHKEME ÇOK GECİKTİ !
Çanakkale İdare Mahkemesi, çevre dernekleri tarafından açılan davada Assos Antik Limanı kaya ıslahı projesi ile ilgili Çanakkale Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nun uygunluk kararını iptal etti. Ancak mahkeme kararı çok geç verdi. Bundan dolayı inşaat, yürütmeyi durdurma kararına rağmen sürdü. Projede sona gelindi. Limana giriş yasak olduğu için neler olup bittiğini göremedik. Bugünkü durum eskisinden daha mı güvenli? Emin olamıyoruz. Bugünlerde liman girişe açılacak. Umarım bizi düşündüğümüz kadar vahim bir tablo karşılamaz.
^SOKAKAĞZI’NDA ANTİK YOLLAR TEHDİT ALTINDA !
Şimdi gelelim Ayvacık’ın bir diğer cennet köşesi olan Sokakağzı’na. Buradaki antik yollardan kalan son bölümler tehdit altında. Sokakağzı’nda yaşayan Sevin İmre, Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’ne ulaştı. Çocukluğunun geçtiği, zeytinlerini ve buğdaylarını taşıdıkları antik yolun son durumunu anlattı.
Sokakağzı’ndan başlayıp Balabanlı’ya ve Koyunevi köylerine çıkan antik yol, bölgede son yıllarda gerçekleşen yapılaşma nedeniyle nasıl tahrip edilmiş. Ayrıca bu noktadan, “Ekoturizm” adı altında yapılan yeni imar çalışmaları da hemen göze çarpıyor.
Sevin hanım ve ailesi, antik yolun kadastral yol projesine kurban edilmemesi için çabalıyor. Bundan dolayı da nedense cezalandırılmışlar. Haklarında ‘’Yol inşaatını durdurmaya çalışmak” gerekçesiyle dava açılmış. Sevin İnce, Koruma Kurulu’na yaptığı başvuru sonucu antik yolu 3’üncü derece tarihi SİT alanı olarak tescil ettirmeyi başarmış. Sağ olsun, var olsun. Keşke, bölgede yaşayan herkes Sevin hanım ve ailesi gibi tarihe ve doğaya sahip çıksa.
SİVRİCE KOYUNDA YAPILAŞMA !
Sevgili okurlarım, az önce belirttiğim üzere bölgede birtakım imar çalışmaları söz konusu. Assos’un çağlar boyunca bakmaya kıyılamayan eşsiz güzelliğine kıyıp, alanı taş ocağına çeviren zihniyet bu kez Sivrice Koyu’nda… Uzun yıllardır hizmet veren Balıkçı Muammer Can’ın işletmesinden, geçtiğimiz aylarda iş makinelerinin sesi duyuldu. Bu inşaat çalışmalarını görüp duyanlar sordu: “Yeşilin ve mavinin buluştuğu en güzel ve tarihi koylardan biri olan Sivrici’de yapılaşmaya neden izin verilmektedir? Assos’un kaya ıslahı adı altında kazılıp, yıkılıp, yok edilmesinden ders alınması gerekilmez mi? Assos bölgesindeki diğer koylara göre halen daha sakin olan ve bu bölgedeki en güzel denize sahip Sivrice Koyu’nun yok olup gitmesinin önünü kimler ve niçin açıyor’’”
SEYİR TERASLARI
Kazdağları’nın iki farklı noktasında yapılan seyir teraslarından, bisiklet ve yürüyüş parkurlarından da bahsetmek istiyorum. Elbette, doğada zaman geçirmek herkesin hakkı. Sağlıklı bir yaşam için çeşitli spor ve etkinlikler yapılabilir. Ancak bizlerin doğadaki varlığı, ekosistemi tehdit etmemelidir. Bu düşüncemi sizinle paylaştıktan sonra, şimdi Kazdağı Milli Parkı’nın Altınoluk tarafı Şahindere Kanyonu’nundaki gelişmelere değinebilirim. Kanyonun üst kısmına doğru keşfe çıkanlar, cam teras yönünden geniş bir yol açıldığına ve cam terastan 6,9 km. ileride yeni küçük bir ahşap seyir noktası inşa edildiğine tanık oldu.
Söz konusu olan seyir noktası ve yol düzenlemesi hakkında yetkililerden bilgi almak, vatandaş olarak hepimizin hakkıdır. Bunu bilen duyarlı vatandaşlarımız, bizlere de bir uyarı da bulunuyor: “Ormana yapılan her müdahale hem orman ekosistemi üzerinde baskı yaratarak tahribata neden oluyor, hem de insan etkileşimi ile yeni yangınlara davetiye çıkarıyor. Bu sebepten dolayı, Kazdağı Milli Parkı, uzun dönemli koruma planına uygun olarak korunmalıdır.”
TEZATLIKLAR
Şahindere Kanyonu’ndaki seyir noktasının bir benzeri de Çanakkale’nin Yenice ilçesine bağlı Kalkım Ormanı sınırları içerisinde yer almaktadır. Kalkım Beldesi’ne bağlı Karaaydın sınırları içerisinde kalan Döşemedere Şelalesi’nin hemen etrafına 2 tane köprü yapıldı. Handere, Ayıgediği gibi diğer mevkileri kapsayan yürüyüş ve bisiklet parkurları son birkaç yıl içinde düzenlendi. Agonya Ovası da, bütün bu gelişmelere tanık oldu. Ve tek bir dileği var: Orman içine başka bir tesis yapılmasın. Doğa olanca muhteşemliğinden hiçbir şey kaybetmesin.
Kalkım Ormanı’nda bu gelişmeler yaşanıyorken, ortada bir tezatlık da var. Şöyle ki; Kazdağı Göknarı gibi pek değerli bir endemik türün de yaşama alanı olan Kalkım Ormanı’na seyir terası, yürüyüş ve bisiklet parkuru yapanlar, bu toprakların her köşesine canı pahasına sahip çıkan orman köylüsünün hayvanını otlatmasından ve dağın sunduğu ürünleri toplamasından rahatsız. Doğduğu günden bugüne dedesi ile yörede çobanlık yapan duyarlı bir vatandaşımız, yaşadıkları sorunları kısaca anlattı. Kendisi seyir noktasının, ormanın tamamının turizme açılması için yapıldığını düşünüyor. Doğanın dengesinin ve kendi düzenlerinin bozulacağından endişe duyuyor.
Olanca güzelliğe sahip Döşemedere Şelalesi, hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse; Çanakkale ili Yenice ilçesi Karaaydın Köyü sınırları içerisinde yer alır. Kalkım belde merkezine 21, Balıkesir ili Edremit ilçesine 30 km. mesafededir. Bölgenin en ön önemli doğal kaynaklarından birisidir. Eşsiz doğası ve güzellikleri ile insanın ruhunu dinlendirir. Şelalenin üst kısmında derinliği 1,5m olan doğal bir havuz bulunmaktadır.
ŞİMDİ DE URANYUM !
TEMA Vakfı’nın kamuoyu ile paylaştığı Madencilik Raporu’na göre, Kazdağları’nın %79’u maden ruhsatlı. Resmi verilere dayan bu bilgi, kaygı vericiyken şimdi de oksijen cennetimizde uranyum aranmak ve çıkarılmak isteniyor. Çanakkale’nin Ayvacık İlçesi Arıklı Köyü yakınlarında MTA tarafından toryum-uranyum sondajlarına başlandı. Arama sondajının Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) Raporu yok. Yani MTA, ÇED izni almadan çalışıyor. Böylesine tehlikeli, ölümcül bir maddenin aranması nasıl ÇED’siz yapılabilir?
Daha önce Arıklı Köyü’nde 1970’li ve 1980’li yıllarda uranyum arandı. Sonra kapatıldı. Uzmanlar ve yapılan ölçümler bu sondaj alanlarında yüksek radyasyon değerlerinin olduğunu söylüyor. Bu değerlerin köyde yaşayanlara, hayvanlara, su kaynaklarına, havaya, toprağa olan etkisinin ne yönde olduğunu bilmiyoruz. Buna rağmen, bu alanlarda daha herhangi bir önlem alınmadan yeni sondajlar yapılmak isteniyor.
Manisa’nın’nın Köprübaşı İlçesi’nde, Söke’nin Kisir Köyü’nde uranyum arama ve işletmesi yapılan yerlerde yüksek radyasyon değerleri ölçüldüğünü ve yöre halkın kansere yakalandığını duyuyoruz. Bu gibi nedenlerden dolayı, Kazdağları’nda, bölgemizde, Ege’nin başladığı Küçükkuyu’da, Ayvacık’ta, Kazdağları’nda toryum ve uranyum aranmasını ve çıkartılmasını istemiyoruz. Kanser olmak ve ölmek istemiyoruz. Çocuklarımıza temiz bir toprak, hava ve su bırakmak istiyoruz.