Sarıkız, Hacca giden babasının yollarını dört gözle bekler. Babasının gelmesi geciktikçe endişeye kapılır. Cılbak Baba’nın yollarda bir kötülükle karşılaşmaması için sabah ezanlarında uyanarak idare lambasını yakıp dua eder.
Bir gün köyün cami imamına giderek Hacca gidenlerden dönen olup olmadığını öğrenmek ister. İmam; genç, yakışıklı ve bekâr biridir. Öğlen namazını bekleyen Sarıkız, namaz sonrası imama babasının Hacdan dönmediğini söyleyerek kendisinden haber alınıp alınmayacağını sorar. İmam da konuyu araştıracağını söyler.
İmam Hacca gidenlerin dönüp dönmediği konusunda araştırma yaptıktan sonra köyün kahvesini işletene gidip o yıl Edremit körfezinden Hacca gidenlerin yakında memleketlerine döneceklerini öğrendiğini söyleyerek Sarıkız’a bu bilgiyi nasıl ulaştırabiliriz diye sorar.
Sarıkız’a bir çocuk göndererek kahveye çağırırlar. Köyün imamı Sarıkıza üzülmemesi gerektiğini Hacca gidenlerin dönüş yolunda olduğunu söyler.
Köyün gençleri, Sarıkız’ın imamla konuştuğunu görünce bu sefer de Sarıkız’ın imamla aşk yaşadığı dedikodularını yayarlar.
Zeytin ağaçlarının çiçeklendiği, tabiatın uyandığı bir ikindi üzeri Cılbak Baba omuzunda heybesi ile köye döner. Cılbak Baba’nın geldiği köyde duyulur. O tarihlerde Hacdan gelenler coşkuyla karşılanırmış. Hacdan dönenin elini öpmek için herkes sıraya girermiş.
Cılbak Baba, kendisine hiç ilgi gösterilmediğini görünce bu işte bir bityeniği var, diye düşünür.
Eve geldiğinde baba kız hasretle kucaklaşır. Kızına köyde kimsenin kendisine ilgi göstermediğini oysa hacca giderken bütün köy halkının onu yolcu etmeye geldiğini söyler.
Sarıkız da köy gençlerinin hakkında dedikodu yaydıklarını, komşularının buna inanarak kendisini uyardıklarını anlatır. Cılbak Baba, bu durumdan büyük üzüntü duyar.
Kızını edep dışı bir davranışta bulunamayacağına inandığı için kızına “Allah’a havale et” der. Gerçek ortaya çıkar onlar mahcup olur. İnsan çiğ süt emmiş diyerek kızını teselli eder.
Sarıkız, babasının her şeyi yazgıya bırakma, her şeyi Tanrı’dan bekleme anlayışına sevinir. Babasına tekrar tekrar sarılır.
Hacca gidenlerin evlerinin kapıları yeşile boyanırmış. Cılbak Baba da evinin kapısını yeşile boyar.
Töre gereği hacdan dönüş yemeği hazırlamak için Edremit’e alış verişe gider. Orada köylüleriyle karşılaşır. Köylüler, kızının onunla bununla aşk hayatı yaşadığını namusunu temizlemeden hac yemeğine kimsenin gelmeyeceğini söylerler.
Cılbak Baba, Hac yemeği hazırlamaktan vazgeçerek Güre’ye döner. Güre’den köye yayan gitmeye başlar.
Yolda koyunlar, keçiler yayılmaktadır. Hayvanlar Cılbak Baba’yı görünce ona doğru koşarlar. Sahipleri, bu duruma şaşırır. Ne kadar engellemek isteseler de hayvanlar, Cılbak Baba’yı köye kadar takip ederler.
Eve geldiğinde yeşile boyanmış kapılarının çocuklar, tarafından çizildiğini kapının üzerinde yumurtalar kırıldığını görür. Bu duruma çok üzülen Cılbak Baba baskılardan kurtulmak için çareler düşünmeye başlar.
Devam edecek
