Dik başa bir isim verdin de geçtin
Vefasız bir ömür sürdün de geçtin
Elbette dünyaya geldin de geçtin
İftira kurbanı olan Sarıkız
Ahmet Cankurt
Edremit Körfezi’ne gelenleri, Kazdağları selamlar.
Hangi mevsim olursa olsun yemyeşildir her yer. Ovadan dağ yamaçlarına kadar zeytin ağaçları, orman gibi sarar her tarafı.
Sarıkız tepesine ulaşmak için patika yollara daldığınızda binbir renkle karşılanırsınız. Duyularınız aynı anda hissetmeye başlar türlü güzellikleri. İçinize bir coşku, mutluluk hissi doğar.
Bir yanda çiçeklerin renkleri, kokuları yayılır etrafa; bir yanda kuşlarla, böceklerle karşılarsınız.
Koyu yeşilliğin yaydığı oksijen ciğerlerinizi temizler.
Arkanızı dönüp ovaya baktığınızda denizi yaşarsınız içinizde. Her yön, estetik heyecan uyandıracak kadar güvenli ve güçlüdür burada.
Kazdağlarında birbirinden farklı efsaneler, masallar; çağlayan pınarların, derelerin sesinde şekil bulur.
Dağın ikinci zirvesinde mezarı olduğuna inanılan Sarıkız efsanesi bunlardan biridir.
Efsane, dilden dile geçtikçe birkaç varyantı oluşmuş.
Doksanlı yılların başında tanıştığım Ahmet Cankurt, Ali Kudar, Mehmet Şehirlioğlu, Dr. Cemal Atamer, İzzet Ege gibi konuyla ilgilenen kişilerden dinlediğim ve Edremit ile ilgili kitap, dergi ve gazetelerden araştırdığım kadarıyla farklı anlatımları da olsa efsanenin özünün değişmediğini görmekteyiz.
Kimi yazarlar, Sarıkız efsanesinin Homeros’un İlyada ve Odysseia eserinde geçen bazı kahramanların şekil ve kıyafet değiştirerek uyarlandığını iddia ederler. İleri sürülen bu görüşün bir temeli, kaynağı yoktur. Yunan destanlarından etkilendiği ifadeleri de doğru değildir.
Bu yöredeki Türkmenlerin gelenek ve görenekleri binlerce yıllık öncesine gitmektedir. Yeşim taşı, kazayağı gibi motifler Türklere aittir. Türklerin ise Anadolu’ya Malazgirt Savaşından önce geldiğini son arkeolojik kazılar göstermektedir.
Troya Savaşının öyküleri ise sözlü olarak nesilden nesile aktarılmış 1400 yıl sonra Homeros tarafından destanlaştırılmıştır.
Vergilus Aeneas Destanıyla da Troya Savaşı sonrası gelişmeleri anlatır.
Troya Savaşı dönemlerinde Kazdağı coğrafyasında Yunanlılar değil bir kaynağa göre Pelasglar, diğer kaynağa göre de Kilikialılar yaşamıştır.
Bu tarihi gerçekler, Türklerin Kazdağı çevresine yüzyıllar önce yerleştiğini ve bu yörede oluşan efsanelerin de bilinmeyen zamanlardan günümüze kadar geldiğini göstermektedir. (Devam edecek)