Edremit’te, Kazdağı zirvesinde, 720 yıldan beri, yaşansa da nice savaşlar, kıtlıklar, salgınlar, felaketler ve daha neler neler…
Bu kültürel gelenek, ta 1300 Yıl’ından beri aralıksız sürer.
Her yıl 15 Ağustosta başlar.
Bir hafta sonunda bitirirler.
Ancak bu yıl, nedense resmi makamlar, iptal ederek bir çeşit kısıtlama-yasak getirdiler.
Fakat Kazdağı Tahtacı Türkmenleri, bu durumu kabul etmemekte ve reddetmektedirler.
Atalarının yurt edinip ayak bastığı bu torakların gerçek ve ebedi sahibi oldukları düşüncesindedirler.
Kazdağı’nın taşı, suyu, ormanı ile bütünleşmiş, etle tırnak gibidirler.
Yamaçlarında yerleşiktirler.
Kazdağı’nın 1720 m yükseğinde, Sarıkız Tepesi’nde, inanç kültürlerini, her yıl kendi içlerinde idrak ederler.
Adak kurbanlarını keserler.
Bu inanç kültürlerini yaşatıp devam ettirirler.
Resmi makamlar, bu yılkine izin vermeyerek, iptal ettiler.
“Gerekçe” olarak, salgını gösterseler de, Tahtacı Türkmenleri buna “bahane” demekteler.
Salgının bahane edilerek, gerçekte ise, sebepsiz yere bir “engelleme” olarak görmekteler.
Özellikle, Edremit’teki ilgili şeflikten başlayarak, ile kadar vardırılan bir engelleme süreci yaşandığını ifade etmekteler.
Valilik nezdinde her türlü ısrarlı girişimlerine rağmen, olumlu sonuç alamadıklarını belirten başta Tahtakuşlar, Mehmetalan, Yassıçalı, Çamcı, Kavlaklar ve
Hacıarslanlar, Türkmen köylüleri, salgın bahanesiyle, yüzyıllardır yaşatmakta oldukları bu kültür ziyaretlerinin iptal edilmesinin asıl nedeninin engellemek olduğuna inandıklarını dile getirdiler.
Çünkü Kazdağı zirvesindeki ziyaret alanlarının çok geniş olduğunu, zaten belirli sayıda katılım olduğunu, köylerde bulunan hanelerin bir kısmının buraya da çadırını kurduğunu, çadırların dağınık ve mesafeli olduğunu, köydeyken salgına karşı duyarlılıkları nasılsa, orada da aynı şekilde olacağını belirttiler.
Plajlar, çarşı pazar insan kaynarken, Kazdağı’nın zirvesinde, gerekli önlemleri kolaylıkla alarak, maske, mesafe, temizlik kurallarına harfiyen uyarak, rahatlıkla yapabilecekken, yine de yasaklama yoluna gidildiğini ve bunun asla makul, mantıklı, haklı ve meşru görmediklerini söylediler.
Ayrıca Tahtakuşlar Muhtarı Hasan Bozkurt ve Edremit Belediye Başkanı Hasan Arslan da, yetkililer nezdinde olanca girişimlerine rağmen yasaklama kararından sonuç alamadıklarını ifade ettiler.
Bu kültürel geleneğin zaten içe dönük olduğunu, dışardan katılımın pek olmadığını, olsa bile Milli Park girişinde denetimin yapılabileceğini belirttiler.
Üstelik de valilik, 14 Ağustos tarihli yazı ile Kazdağı Milli Parkı’na her türlü girişin sınırlamaya tabi olmadan serbest olduğunu ilan etmekte; fakat öte yandan bu Tahtacı Türkmenlerinin kültürlerini idrak etmeleri, iptal edilip engellenmekte.
Bu nasıl çelişki, denilmekte.
Edremit’teki Tahtacı Türkmen köylerinin ve hane sayısının belirli olduğunu, bu koşullarda istenilse de pek kalabalık olamayacağını ama ne varki 720 yıldan beri aralıksız gerçekleştirilen bu kültürel geleneğin de idrak edilmesinin önemli ve, atlanamaz olmasından dolayı, yasaklanmasaydı eğer, bu yıl da aynı şekilde, özüne uygun yerine getirilmiş olunacağını ifade ettiler.
Önceki gün,15 Ağustosta bir grup arkadaşla bizler de yerinde görmek, tanıklık etmek için Sarıkız Tepesine gittik.
Tahtakuşlar Muhtarı Hasan Bozkurt, her şeye rağmen, çok sınırlı da olsa, az sayıda Tahtacı Türkmen ile adakları yapıp, gerekleri yerine getirerek, süresi içinde burada kalmaya devam edeceklerini dile getirdiler.
Doğayla bütünleşmeyi, yeryüzü-gökyüzü-insan ilişkisi üzerine olup, eski Türklere özgü bir Şaman inanç kültürünü, bugün bu topraklarda, sahiplenip devam ettirdiklerini düşünen Edremit Tahtacı Türkmenleri, bu kültürlerinin bu yıl iptal edilmiş olmasını asla kabul etmediklerini, üç beş çadırla da olsa yerinde yerine getireceklerini, vazgeçmelerinin asla mümkün olamayacağını da; yozlaştırılamayacağını da ısrarla belirttiler.
Adakları köyde de olsa keserek Sarıkız Ana ve Cılbak Baba sevgisini fiilen idrak ederek, bütün Tahtacı canlar adına kültürü devam ettirme kararlılığını, gösterdiklerini dile getirdiler.
“Cümle alem duysun; adaklarımız ve idrakımız kabul olsun.” dediler.
