Ayvalık kasabadır…
Kasabada yaşamak bir anlamda çağdaş dünyaya en az beş yüzyıl geriden bakmak gibi bir şeydir. İlişkiler olsun, sohbetler olsun, etkilenmeler olsun hep büyüklük ve kazanma üzerinedir… Kasabada insanlar kin ile yaşar. Kin ile yaşayan insanların duyguları körelmiş, düşünceleri ise henüz emekleyen bebeğin hissettikleri gibidir. Kasabada belirleyici kelime “koymak” kelimesi olup, bununda etki alanı değerlendirilmesinde derinliğinden ziyade yüzeysel sürtünmenin verdiği hazzın boyutu kadar olması kasabanın feodal kültür yapısının belirleyici olmasından ileri gelir. Dolayısıyla ne koyduğunun bilincinde olmayan insanların koymak kelimesini kazanma içgüdüsü içinde kullanmaları kasabanın zorluk derecesini açıklayan en güzel tek kelimelik özetidir…
Koydun…
Ne koydun…
Nereye koydun…
Koyunca başın göğe mi erdi?
Bakın bunlar ancak çocukların kendi aralarında hafta sonu oynanan maç sonuçları üzerinden yaptıkları goy goy muhabbetidir.
Size bir şey söyleyeyim mi sayın Rahmi Gençer bey ne zaman kaybetti biliyor musunuz? Seçim sonrası taraftarlarının sosyal medyada bu goy goy muhabbeti tuzağına düşmesiyle kaybetmeye başladı..
O nedenle yazdıklarınızda hep kin ve öfke var. Ve kazansın diye mücadele verdiğiniz adayınız Mesut Ergin beye ne kadar büyük zarar verdiğinizin farkında değilsiniz. Böyle yapmaya devam ederseniz Mesut bey de tıkanır gider..
Bir kere ne kazandığınızı biliyor musunuz…
Mesut bey belediye başkanlığını kazandı…
Güzel…
Peki, bu kazanma neyin karşılığında oldu…
Büyükşehiri AK Parti adayı Yücel bey kazandı..
Demek ki pratikte sular durulduktan sonra önünüze yaşadığınız her oflama da bu konacak ve siz sorumlusunuz denecek..
Peki, buna karşı elinizde kendinizi savunacak bir argüman var mı? Kaldı ki onlar yani CHP’li dostlarımız Mesut beyin tökezlemesi için her şeyi yapacaklar.. Öyle bir toz duman çıkacak ki.. Bunları düşündünüz mü? Aklınıza bile getirmediniz. Sizler şimdilik koymanın sarhoşluğu içindesiniz…
O nedenle bırakın koymanın sarhoşluğunu yaşamın diyalektiği içinde ne yapabilir/iz bizler ve yeni seçilen yönetim bunu düşünün…
Cicim ayları çok güzeldir, kasabada…
Ancak kakım ayları başladığında kasaba zindandan beter acı verir insana bunu da unutmayın…
Kasabada yaşamanın en büyük tuzağı yengi duygusunun verdiği koyma zevkinin limitsiz sevinme sürecinde karşı taraftakilerin öfkelendirilmesi ve ötekileştirilmesidir. Bu öyle bir ötekileştirmedir ki her bireyi kin ve öfkeyle besler… Ve sonunda sizi en keyifli anınızda bu öfkelenmişler boğar…
Ayvalık’ta bizleri dolayısıyla bu kelime için önden özür diliyorum, Boşnak kökenli Mesut Ergin’in kaybetmesi adına her şey yapılacaktır. Mesut Ergin bey nasıl bir cenderenin içine girdiğini hayal bile edemez hele ki sizler uzağından bile geçemezsiniz…
Siz sanmayın ki kazandık, bitti gitti bu iş…
Hayır her şey yeni başlayacak ve bu süreç çok sert geçecek…
O nedenle ağzınızdan çıkana, kaleminizden yada klavyeden çıkan her kelimenize çok dikkat edeceksiniz…
Onlar zaten sizi kışkırtmak için her şeyi yapacaklar… Şimdi sabır gösterme sırası sizde.. Öfkenizi önünüze koyarsanız kaybetmeniz çok acı olur…
Balıkesir üzerinden seçim sonuçlarını değerlendirecek olursak iki kaybedeni vardır. Sayın Edip Uğur ve CHP İl başkanı… CHP il başkanı o günlerde masaya eliyle vururken o da biliyordu, İsmail Ok’un aday olarak değişmeyeceğini bütün o gürültüyü işin doğrusu Ayvalık ve Bandırma için yapmıştı. Ayvalık’ta oyunu bozduk. Bu oyunun geniş anlamda ki açılımını daha sonra ki yazılarımda anlatacağım… Ayvalık’ta oyunu bozarken başka bir oyunun gerçekleşmesine katkı sunduk. Bunu en azından ben kıyısından da olsa biliyordum. Ben oyumu içime sinmese de Sayın İsmail Ok’a verdim. Beni arayan AK Partili dostlara da merak etmeyin biz Ayvalık’ta kazanırsak sayın Yücel de Balıkesir’de kazanır. Çünkü insanımızın kasaba karakterinde bağlılık duygusu vardır. Madem bu zor günde kapıyı bize bu parti açtı, o zaman bu partinin duruşuyla da oy almayı hak eden hanımefendiye verelim demeleri de çok doğaldır…
CHP’li dostlarım soruyor; partiye ne zaman dönecek yada döndüreceksiniz diye… Söylediğim dönerse kaybeder.. Bunu iki yada üç yıl sonra konuşmak daha doğru olur…
Her iki Körfez’de kazanan CHP’li belediyeler, sayın Yücel ile mücadele edecektir… Bizim yani Mesut beyin öyle zorunluluğu yok.. Biz bu süreçte bizimle çalışmak zorunda olan sayın Yücel’i bilinçli bir şekilde sömürmeye bakacağız… Teslimiyetçi politikalar izlemeden ama direk karşı da durmadan Ayvalık çıkarlarını önde tutarak geçen dönem kaybettiklerimizi bu dönem hızlı bir şekilde karşılayıp Ayvalık’ta Ayvalık halkının menfaatleri doğrultusunda ekonomimizi büyütüp mutlu bir Ayvalık yaratmaya çalışacağız. Bunu başaramazsak işimiz çok zora girer. Daha doğru ifadeyle Mesut bey Ayvalık’ı yönetemez duruma gelir..
Genel kuraldır…
Ekonomi bozuksa eviniz saray olsa kaç yazar. Önce tencere kaynayacak ve mideler keyifle doyacak…
Yani önce borçlar yeni borç sarmalı yaratmadan çözülecek ve insanımıza yaşadığı kent yeniden daha keyifli hale getirilip katkısının daha fazla olması sonra istenecek…
Unutmadan; demokrasi dediğiniz şey yani yönetim şekli bir anlamda toklar rejimidir. Tokların kaybetmesinin tepkisi, açların açlıklarından dolayı koyacağı tepkiden daha sert olur, kasaba da… Kasabada yaşamak çok zordur… Ancak çok ta keyiflidir…
Bilmem anlatabildim mi…
Unutmadan; Balıkesir de ülkem de henüz kasabadır…
Siyaset öfkeyi yönetebildiği ve yönettiği öfkeye bilinç koyabildiği sürece anlamlılığını ve değerini korur. Aksi durumda her daim oluşturulacak öfke selleri ile yönetenlerce yönetilenler üzerinden çıkarlarına karşı koyanlar bir güzel bu öfke selleri ile yıktırılır. Yani farkında olmadan siz yıkarsınız… Bunu da unutmayın…
Koyun da ne koyduğunuzu ne olur önce öğrenmeye çalışın…
Sevgi ve saygılarımla…
*Not düşelim… Mesut Ergin beye kayıtsız şartsız en az iki yıl desteğim sürecek.. Ancak büyük projelerin içinde Ayvalık halkının çıkarlarının göz edilmediğini yakalarsam mücadelem başlar… Benim sevdam emek ve Ayvalık sevdası üzerinedir. Sermayeye karşı değilim ancak kayıtsız şartsız sermayenin uşaklığına kentimin zenginliğini sunulmasına karşıyım.. Bunun için ölümüne mücadele ederim… Bunu bilinde…
