Bu hafta, toplumsal hayatın içinde güneş ışığını görmeden yaşayan insanlarımızın hatırlanmasını ve sorunlarına odaklanılmasını sağlayan “Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası”ıydı… Bu insanlarımızın karanlık dünyalarına yıllardır ışık olan bir nesneleri var. İsmi Beyaz Baston… Bu baston onlara o kadar çok şey kazandırıyor ki, saymakla bitmez. Bir görme engellinin evinden çıkması, otobüs durağına gidebilmesi, alış veriş yapabilmesi, bir başkasına bağımlı olmadan yaşaması onun için en büyük kazanımdır. Bunun adı da, yani bağımsız olarak yaşamasını sağlayan “Beyaz Baston”dur. Bu anlayışla kurulan dernekler ve kuruluşlar da görme engellilere yardımcı olunmaya çalışılıyor.
Peki, bir görme engellinin en büyük sorunu nedir diye şöyle bir düşündüğümüzde doğumdan itibaren tedavi ile ilgili araştırmalar ve varsa bu süreç esnasında yaşananlar olarak düşünülür. Çünkü öncelikle mutlak surette insanlar kabullenemezler ve çare ararlar. Zaten aranmalıdır da… Ama bakıldı çaresiz, o zaman işte adaptasyon ve diğer meseleler gelir.
Çocuk büyüdükçe önce okul öncesi eğitimler neler, bunların araştırılması ve aynı zamanda elimizden geldiği kadar ve devletin sunduğu imkanlar ölçüsünde bu yönde harekete geçmek gerekiyor. Okul çağında kaynaştırılmış eğitim programları çerçevesinde ve destek eğitimleri konusu da çok önemli bir aşama. Özellikle destek eğitim merkezlerinin çoğaltılması ve kaynaştırılmış eğitime hazırlık sağlanması da dikkate alınması gereken bir durumdur. Eğitimlerine daha sonra devam etmeyenler için kendilerine meslek edindirme kurslarına mutlaka gitmelerinin sağlanması da bu anlarda önemli bir girişim olarak ele alınır. Bütün bunların sağlanabilmesi için mutlak surette birilerinin rehberlik etmesi gerekir. Eğer zaten bir dernekle ilişkiniz varsa bunların yolu size açılır, gereklerini yerine getirebilirsiniz. Bu arada tabii ki bu insanların boş zamanları olacaktır ve bu anlarda kendilerini daha mutlu hissedebilecekleri hobilerine vakit ayırmaları söz konusu. Öylesine onları mutlu edecek olan hobileri ve spor imkanları var ki, yeter ki birileri onlara yardımcı olsun ve katkı sağlasın. Bunlar nedir derseniz, el becerilerini geliştirici kurslar, ütü ve yemek yapmak gibi ev işlerini öğrenmek, basit dikişleri yapabilmek. Yine engelli sporları olan, yüzme, atletizm, satranç, futsal vb. gibi sporları çok rahat yapabilirler tabii imkanlar ölçüsünde… Kendilerini geliştirmek anlamında da bazı kurslara gidebilirler, bilgisayar, İngilizce ve Braille yazı yazma gibi önemli nitelikler kazanabilirler. Bütün bunlar daha engelsiz daha yaşanabilir bir ortam oluşturularak bu insanlarımızın mutlu olmalarını sağlamak için olmalıdır. Bu amaçla mutlaka yetkililer bir çok yatırım yapıyor ve girişimlerde bulunuyordur kuşkusuz. Ama kıyıda köşede kalmış olan ve dışarıya çıkmamış, çıkamamış görme engellimiz mutlaka vardır diye düşünüyorum. Onları bulmak ve ışığa çıkarmak da bizlere düşmektedir. İlk sorumlu hemen yanında oturan komşusudur, ardından o mahalledeki oturanlar, muhtarlar, yerel yöneticilerdir. Sırasıyla saydım ve önceliği kendimize verdim. Çünkü kıyıdaki köşedeki insanı önce en yakınındakiler görür. Anne baba ve akrabalarından sonra tabii ki bu saydıklarım…
Peki, dernekler ne yapacak derseniz, cevabım şudur: Dernekler bir araya gelerek üyelerine yukarıda saydıklarımın sağlanması yolunda gayret edeceklerdir. Öyleyse son sözümüz de şu olsun: Evet, Beyaz Bastonlar onlara ışık oluyor, bizler de yapacaklarımızla onlara ışık olalım. Işık olalım ki bizim kıymetini hiç bilmeden yaşadığımız aydınlığı onlar da manevi anlamda yaşasınlar…