Kahramanlık hiç bu kadar ucuzlamamıştı.
Ortalık demokrasi kahramanından geçilmiyor.
Sahi, bu kahramanları kimler yaratıyor?
Oturdukları yerden bir kurtarıcının gelip sihirli bir değnekle dokunarak bütün kötülükleri bitirivermesini bekleyenler kimler?
Sosyal medyaya, etrafınıza bakın bolca görürsünüz.
Bunlar ya kahramanlığın ne olduğunu bilmiyor, ya da hiç kahraman görmemişler.
Demokrasi kahramanı olmak için, fedakârlık yapmak, bedel ödemek gerekir.
Fedakârlık yapıyormuş gibi gözüküp ikbal kazanarak, kişisel çıkar sağlayarak demokrasi kahramanı olunmaz.
Mustafa Kemal Erzurum kongresine giderken, yolda aldığı “geri dön” telgrafına uyup geri dönseydi, bütün rütbelerinden vazgeçerek ölümü göze alıp savaşmaktan vaz geçseydi kahraman olabilir miydi?
Toplumların çok fazla kahramanları olmaz.
Birilerinin kahraman demesiyle de kahraman olunmaz.
Kahramanlık cesaret ister, yürek ister, kararlılık ister, her şeyini kaybetmeyi göze alabilmek ister.
Artık bir Atatürk daha gelmeyecek; o görevini yaptı.
Bundan sonrası; Atatürk Devrimi kazanımlarını geri getirmek için sonuna kadar mücadele etmektir. Bunun için; önce, CHP tam bağımsızlıkçı, özgürlükçü, emekten yana ve katılımcı demokrasiyi temel alan anlayışı örgütte egemen kılacak.
Bu yapıya uygun kadroların önünü açacak.
Bu yapıya uygun bir tüzük ve program hazırlayacak.
Haklıdan ve doğrudan yana olmak yerine güçlüden yana olmayı tercih eden üyelerden arınacak.
“Bizim için TÜSİAD’ın ne söylediği önemlidir” diyen anlayış yerine “bizim için emekçilerin ne söylediği önemlidir” diyen anlayışı partide hâkim kılacak
Evet, bir devrim yapılacaksa; önce CHP’den başlanacak…