MARAŞ gitti, URFA gitti, ANTEP gitti…onları deprem aldı. Bu güzel illerimizden geriye KAHRAMAN, ŞANLI ve GAZİ unvanları kaldı, bu unvanlar aklımızda ve zihnimizde ebediyen kalacaktır. Maraş’ı , Urfa’yı ve Antep’i yeniden inşa edebiliriz, ama giden canları geri getiremeyiz
MARAŞ, URFA, ANTEP, HATAY, DİYARBAKIR, MARDİN, ADANA, OSMANİYE, KİLİS, MALATYA, ELAZIĞ dahil toplam 11 ilimizi 6 ŞUBAT 2023 tarihinde 7.7 ve 7.6 şiddetinde iki deprem sarstı, salladı ve yıktı, yerle bir etti, 10,20,30, 40, 50 binin üzerinde insanımız canını yitirdi, bina ve yapılarımız yerle bir oldu. Yüz bine yakın insanımız yaralı olarak zor kurtuldu ve kurtarılabildi. Elazığ’da az hasar oldu, ama deprem Sivas’ın Gürün ilçesini bile vurdu, buraları dahil olmak üzere tüm bölge Afet Bölgesi ilan edildi.
Kurtuluş savaşında tüm cephelerde fiilen savaşarak şehit olan subay ve er sayımız ile yaralandıktan sonra ve hastalık nedeni ile ölen vatandaşlarımızın toplam sayısından da çok can kaybımızın olduğunu öğreniyoruz. Tehlikenin ve felaketin büyüklüğünü göstermesi amacı ile bu tür bir kıyaslama yapıldığını üzülerek tüm vatandaşlarımızın dikkatine sunuyorum.
Can ve mal kayıplarımız çok… çok büyük, belki yıkılanların yerine konabilecekler var ama, ya yerine konamayacaklar… gidipte geriye gelmeyen ve gelmeyecek olan canlar. Üzülmemek, acılara ortak olmamak, insan olarak dert ve üzüntüleri paylaşmamak imkânsız.
Sağ olduğumuza ve yaşadığımıza şükrediyoruz, vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyoruz, depremden etkilenen ve geride yaralı kalan tüm vatandaşlarımızın acılarına ortak oluyoruz.
Köylerde ve kırsal mahallelerde küçük ve büyükbaş hayvanları ile bir ve beraber yaşayan ve onlardan başka varı – yoğu ve sermayesi olmayan köylü ve çiftçi vatandaşlarımızın düştüğü çaresizlikler de var. Altta kalıp ezilen ve ölen hayvanlar, yemsiz, ağılsız ve ahırsız kalanlar, yok fiyatına hayvanlarını satmak zorunda kalan vatandaşlarımız var…
…oralardaki vatandaşlarımız şimdi göç ediyor, buna İç Göç diyorlar, sağ kalanlar hiç bir şey düşünemiyor, tek bildiği sağ kaldığı için şükretmek, bırakıyor ana ve baba ocağını terk edip gidiyor öz yurdunu. Batıya, Anadolu içlerine doğru gidiyor, kendisine yeni bir yer ve yurt arıyor.
Hiç düşünmüyor tarlasını, bağını, bahçesini, kırlarını ve bayırlarını…hatıralarını. Kim dolduracak buraları, kim doyuracak gittiği ve göçtüğü yerlerde onların karnını. Nerede ve nasıl barınacaklar, hangi kapıda ve hangi branşta iş bulup çalışacaklar. Elde yok, avuçta yok, sermaye hiç yok, hayata sıfırdan başlayacaklar.
Üzüntüler ve içe gömülen acılar, kaybedilen eş ve çocuklar, ana ve babalar, kardeş, komşu hısım ve akrabalar yok oldu, toprak oldu…onları deprem ve depremin enkazı aldı. Sanki tek suçlu ve günah keçisi yıkılan evleri yapan müteahhitler. Şu ana kadar tutuklanan ve hapse atılan müteahhit sayısı 300’ü geçti. Onu denetlemeyen hatalı iş yapan ve inşaata göz yuman, görmezden gelen denetim firmalarının hiç suçu yok mu?
Kaçak ve uydurma yaptığı yapılar için para ile İmar Affı kapsamına sokarak yapı kullanım izin belgesi alan ev ve daire sahipleri ile bu belgeyi verenlerin hiç suçu ve günahı yok mu?
İmar affını çıkaranların hiç suçu yok mudur?
İnşaat bekçisinin çalıp – çırptığı veya çaldırdığı mal ve malzemeden dolayı, yıkılan yapılardan dolayı görevini yapmayan inşaat bekçilerinin ve şantiye şefleri ile diğer kontrol etmeyenlerin suçu yok mu?
İmar affı denen yasayı çıkartan ve bunu bir öneri olarak TBMM ‘ye sunanların, ilgili bakan ve bürokratların, ücret karşılığı İskan Belgesi dağıtanların hiç suçu ve günahı yok mudur?
***
20 MART 2023 tarihinde TV kanallarındaki haberleri izliyoruz, depremin olduğu bütün illerde enkaz kaldırma çalışmaları bütün hızı ile devam ediyor, devlet ve hükümet yenisini yapacağız diye söz verdiği konutların temelini çoktan atmış. Ama hala çadır ve konteynır ile içme suyu, banyo ve tuvalet ihtiyacımız var diyen vatandaşların feryatlarını duyuyoruz.
Deprem bölgesinden göç eden vatandaşlarımızın çoğunluğu kendi bölgelerine de yakın olduğu için Mersin ilimize gidiyorlar. Orada da dün beş bin TL olan ev kiraları iki üç katına çıkmış.
***
ÖNERİ:
Bina ve yapıların depreme dayanıklılık açısından, iki veya üç yılda bir devlet tarafından denetlenmesi konusunda bir öneri olarak sunuyorum. Her yıl Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızca asansörlü tüm binaların asansör ve asansör sistemleri denetlenmektedir. Bu konuda kat maliklerinden mühendislik ve denetleme hizmeti ücreti de alınmaktadır.
Yine, ücreti Kat Maliklerince karşılanması kaydı ile hizmet birleştirmesi yapılarak, asansörlü ve veya asansörsüz tüm bina ve yapılarımızın “ içerisinde BİNALARIN DEPREME KARŞI DAYANIKLILIK TESTİ’ni de yapan bir teknik ekip bulundurarak, bu ekip marifeti ile” denetlenmesinin uygun olacağı değerlendirilmektedir.
Nasıl ki motorlu araçlarımızı iki veya üç yılda bir ARAÇ MUAYENE İSTASYONLARINA götürerek SAĞLAMDIR ve TRAFİĞE ÇIKABİLİR raporunu ücretini ödeyerek alıyorsak, bu ekiplerde konutlarımızı belli bir plan dahilinde üç/dört yılda bir denetleyebilirler.
Denetlemeler belirli periyotlarla, teknik ekipler ve mühendisler kurulunca yapılabilir. Bu konu yasal bir düzenlemeyi de gerektirmelidir ve konu ile ilgili bir yasa çıkartılmalıdır.
Deprem dahil tüm doğal afetlerden uzak, sağlıklı, güzel günler diliyorum.
15 NİSAN 2023
Muharrem KAYNAK