Bu hafta kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesinin 89. yılı idi. Bundan dolayı bu haftaki sohbet konumuz kadınların hakkı üzerine olacaktır. İnsanlık cilalı taş devrinde tarıma başlayarak yerleşik hayata geçmiştir. Böylece ilk köylerin ve kentlerin kurulmasına kadınlar neden olmuştur. Çünkü toplayıcılıkla kadınlar ilgileniyorlardı. Toplayıcılık ise tarımı getirdi. Bunun için ilk toplumlar anaerkil yapıda toplumlar idiler. O dönemlerde kadının doğurganlığı doğaya da benzetilmiş ve baş tanrı Anatanrıça olmuştur. Ana tanrıçaya daha sonraki yüzyıllarda Kibele, Kubaba, Artemis, İstar v.b. pek çok isim verilmiştir.
İmparatorlukların ortaya çıkması ile devletler savaşması gerektiğinden dolayı ataerkil bir yapıya bürünmüşlerdir. Böylece kadın ikinci dereceye düşmüştür. Bu yapı göçebe toplumlarda bir miktar devam etmiştir. Türklerde Orta Asya’da konargöçer toplum olduklarından dolayı kadının toplumdaki önemi düşmemiştir. Asya Türk devletlerinde kadın kocası Kağan ile devleti yönetmiştir. İskitlerin kağanı Tomris hatun kocasının öcünü Pers kralını öldürerek almıştır. İslamiyet’in kabulüne kadar Türklerde tek eşle evlilik egemendir. Türklerin bu dönemdeki kanunlarına Töre denir. Törede kadına el uzatılmaz. Kadın dövülmez. Yaşlı kadınlar evin bilge kişisidir. Bunun için hala doğa ilaçlarına Kocakarı ilaçları deriz. Türklerin ilk Şamanları kadındır. Daha sonra erkeklerin eline geçmiştir.
İslamiyet’in kabulünden sonra Türklerde kadın ikinci sınıfa düşmüştür. Çok eşlilik sünnet diye kabul edilmiş ve kadının sözü geçmez olmuştur. Selçuklularda ve Osmanlılarda bu geçiş kademeli olmuştur. Selçuklularda ve Osmanlılarda kentlerde ve sarayda kadınların sözü geçmezken ve köylerde ve kasabalarda kadınların sözü töre gereği daha fazla geçmektedir. Fakat 1517 yılında Mısır’ın fethi ve halifeliğin alınması ile Osmanlı’da şeri hukuk daha etkin olmuştur. Bunun sonucunda kadınların değeri daha da düşmüştür. Din adamları içinde kadın yoktur. Kadınlar eve kapatılmış ve sadece ev işleri ve doğum görevi verilmiştir.
18. yüzyılda ise Avrupa’da aydınlanma yüzyılı yaşanmaktadır. Avrupa dogmatik düşünceden kurtulup aklı öne çıkarırken Osmanlı tamamen dogmatik düşünceye batmıştır. Avrupa 19.y.y içinde sanayi devrimini yaşayınca Osmanlı imparatorluğunu bir sömürge haline getirmiştir. Osmanlı bu durumdan kurtulmak için çeşitli yeni düzenlemeler yapmıştır.1839 yılında ilk defa bir rüştiye okulu açmıştır. Bu okul ile laik eğitime geçmeye başlamıştır.1862 yılında kızlar da orta öğretim görmeye başlamışlardır.1873 yılında ilk defa bir kadın öğretmen atanmıştır.1914 yılında ise kızlar üniversiteye girmeye başlamışlardır. Fakat gerek 1876 1.Meşrutiyet, gerek 1908 2.Meşrutiyette kadınların seçme ve seçilme hakkı yoktur.
1921 yılı Sakarya savaşı sırasındaki öğretmenler toplantısına katılan Mustafa Kemal görevliye kadınlar ile erkeklerin niye ayrı oturduğunu sormuştur. Cumhuriyetin ilanından sonra devrimler başlamıştır.1924 yılında öğretim birliği sağlanmıştır. Karma eğitime geçilmiştir. 3 Nisan 1930 yılında kadınlara belediye seçimlerinde seçme hakkı verilmiştir.1933 yılında ise köy muhtarı seçme ve heyetlere seçilme hakkı verilmiştir.
5.Aralık.1934 tarihinde ise anayasa değişikliği ile kadınlara milletvekilliği seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.1935 yılında yapılan seçimlerde ilk defa kadın milletvekili seçilmiştir. Bu seçimlerde 17 kadın milletvekili seçilmiştir. Türkiye’den sonra Fransa ve İtalya’da kadınlara seçme ve seçilme hakkı 1946 yılında, İsviçre’de ise 1971 yılında verilmiştir. Kadınlarımız bu haklarının değerini iyi bilmelidirler. Bugün bazı kesimler din adına kadınlardan bu haklarını almak istemektedirler. Kadınlar buna müsaade etmemelidirler. Saygılar.
10 Aralık 2023
Sinan Kahyaoğlu