İnsanın 180 derece farklı halini çözebilmek ne mümkün.
Erkek kafası!
Zamanında peşinden koştuğu, yoluna çiçekler döktüğü, (güya) deliler gibi sevdiği…
Sevgilisini, eşini, aşkını, nişanlısını, sözlüsünü…
Velev ki ayrılmış olsun; bir zamanlar hayatı paylaştığı, aynı yastığa baş koyduğu kadınını nasıl keser?
Hele çocuğunun gözleri önünde.
Dilimiz varmasa da resmi olarak babası ya çocuğun…
Baba, (güya) bir zamanlar sevdiği karısını katletti.
Kendisi de kodese!
Peki çocuğun bir ömür yaşayacağı travmanın tedavi edilebilecek bir yönü var mıdır allasen?
Kadınım…
Diyoruz da erkek dehşetinin ucu kaçtı bu topraklarda.
Çünkü kaçması için ne elden geliyorsa yapılıyor.
Ne yazık ki pek çok siyasi kişilik kadınlar için dehşet ifadeler kullandı ve kullanmıyor mu Türkiye’de?…
Daha geçen, boğazı kesene “kahraman” demedi mi bir dernek başkanı?
Aklını neyle bozduğu bilinmeyen nice siyasetçi kadınlara demediğini bırakmadı mı?
“Tecavüzcü kürtaj yaptıran kadından daha masumdur” demediler mi?
“Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor” demediler mi?..
“Annesi tecavüze uğruyorsa çocuğun suçu ne, annesi ölsün” demediler mi?..
“Kadınlar iffetli olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak” demediler mi?..
Ve sayıp da sığdıramayacağımız nicesini, cahillik ve şiddetten beslenen toplumun o büyük gözü dönmüş kitlesine örnek şekilde söylemediler mi defalarca ve defalarca kameralar karşısında?..
Şort giyen, spor yapan, bayram törenine çıkan kızdan tahrik olup abuk sabuk saçmalayan idareci yok mu bizde?
Kızlar ve erkeklerin ayrı merdivenlerden çıkması gerektiğini söyleyen Milli Eğitimci(!) yok mu?..
Kadınını katledene “iyi hal” indirimi veren mahkeme yok
mu?..
Veya “töre” diye indirim yapanı?..
Küçücük çocuklarla evlenilebileceğine dair fetvalar verilmedi mi?
Küçücük çocuklar evlendirilmedi ve evlendirilmiyor, satılmıyorlar mı hala?
Şiddet öyle bireysel, tek tük kıvılcım değildir bu topraklarda.
Ormanlar gibi cayır cayır yanıyor.
Kadın cinayetlerinin ardı arkası kesilmezken asıl bu şiddeti mazur ve makul göstermeye çaba harcayan zihniyete bakmak gerek.
Asıl suçlu orada aslında.
Çünkü her cinayet sonrası, her şiddet sonrası “……ama” diye bir gerekçe bulma derdine düşüyor bir kesim.
Ve halimiz ne halde belli.
Kadın evde otursun, doğurup doğurup çocuk baksın… Kocasına hizmet etsin.
Başka da bir şey yapmasın.
Kaç milyon bu düşüncede bu topraklarda?
Bu düşünceyi sıvazlayan kaç siyasetçi(!), kaç din adamı(!), kaç eğitimci(!) var?
Cahil ve kadını ikinci sınıf insan gibi gören o çirkin bakış nedeniyledir bu cinayetlerin bitmemesi…
Bir de sonra diyor ya katil:
“Seviyordum”
“Sevdiğimden”
“Namusumdan”
“Benimle barışmadığı için”
“Bana hayır dediği için”
Kadına vahşet; Türkiye’nin “ilk bakılması ve dindirilmesi gereken” yaralarındandır.
Lakin bunu başarmak için önce siyasetçinin, eğitimcinin, din adamının aklını başına toplaması gerek.
Ki devamı gelebilsin!