“Şu kadın özgürlükçüleri yok mu, ikide bir kürsüye fırlayıp kadınların erkeklerden daha zeki olduğunu haykırıyorlar. Yahu, doğru, ama böyle alenen söylenir mi?”
Anita Loos söylemiş…
“Kadının zayıflığına dair kültürel şartlanmanın sebebi, kadının güzelliğine duyulan ilgi değil, kadından sadık kılma saplantısıdır.”
Naomi Wolf söylemiş.
“Pakistan’da okula gitmemiz yasakken eğitimin kadının en büyük gücü olduğunu fark ettim. Teröristler eğitimden bu yüzden korkarlar.”
Malala Yousafzai söylemiş…
Peki sadece teröristler mi korkuyor eğitimden?..
Eğitim seviyesi ve okuma oranı arttıkça afakanlar basan erkek rektör yardımcılarımız yok mu?..
Eğitimi, aydınlanmayı, kadınların ön plana çıkmasını istemeyen, elimizi sallasak mutlaka birine çarpacak erkek hegemonyası yok mu?..
Ne teröristi?… Teröriste gelene kadar toplumun eğitim düzeyinin artmasını istemeyen erkekler, siyasetçiler, dini maske olarak kullananlar, İslam’ı çarpıtıp bundan beslenenler ortalıkta değil mi?..
İşte tam da bu noktada öne çıkmalı kadınlar.
Bu kör yanlışlığa karşı daha çok iş hayatına girmeliler.
Daha çok eşitlik istemeliler.
Daha çok haykırmalılar.
Ve doğal olarak elbet…. Daha çok eğitime eğilmeliler…
Belki yıldan yıla altını çiziyoruz ama her zaman aynı kanıyı paylaştığımızı yinelemeden geçemeyeceğiz; eğer toplumun karanlığı ve günlük yaşamdaki olumsuzlukların azaltılması isteniyorsa hayatın her anında ve her alanında kadın daha da ön plana çıkmalı, bulunduğu yeri kabul etmemeli, gerek nitelik gerek nicelik açısından erkeklerin önce eşit olarak yanına, sonra da ve hatta önlerine geçmeliler.
Erkeklerin korkusu bundan zaten.
Kadınları istememelerinin sebebi bundan.
Egolarının altında ezilen erkek dünyasının siyasi arenaya ne kadar az kadın girmesine izin verdiğini görüyoruz işte.
Tır da kullanmalı kadın. Cumhurbaşkanı da olmalı.
Kadını ne cinsel obje, ne evin aşçısı-temizlikçisi olarak görebilirsiniz.
Kadın, bir toplumun geleceğe aşılanan umududur.
Gloria Steniem “Kadınların önünde iki seçenek var: Feminist olmak ya da mazoşist olmak” şeklinde sesleniyor hemcinslerine.
Kuşkusuz feminist olmak mazoşistlikten iyidir ve bu noktada kadın ile erkek arasında her daim pozitif ayrımcılık yaparak kadınların yanında olmamız gerektiğine inanıyoruz.
Bakınız Simone de Beauvoir ne diyor:
“Kadını eve kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşıyorsunuz. Kanatlarını kesiyor, sonra da uçamıyor diye yakınıyorsunuz.”
Türkiye’de ne de çok kesiyorlar kadınların kanatlarını?..
Okula gönderilmeyen, küçük yaşta evlendirilen, evden dışarı çıkmamış bir gerçeklik yok mu?..
13-14 yaşında kızların evlenebileceğine fetva veren sözde din adamları?…
Kadını özgür kılmak gerek.
Ama bunu kadınlar kendileri başarmalı.
Çünkü biliyoruz ki kadının önünü tıkayan erkek, kadından çekinen, kadının kendisinin önüne geçeceğini bilen aciz erkektir.
“Kadınlar erkeğe tabi olmaktan vazgeçip kendi sınırlarını buluncaya kadar yaşamın özünü araştırmalıdırlar” diyor Margaret Fuller.
Bugün 8 Mart…
Kadınlara yol verin, kanatlanıp uçsunlar…
Erkeklerin korkusu da zaten bundan:
Özgürleşen kadın her daim erkeği döver; yani her alanda sollar geçer!