featured
  1. Haberler
  2. SİYASET
  3. İSTANBUL

İSTANBUL

Pablo Neruda ile devam edelim;

“Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.”

İstanbul seçimlerinde bu kez YSK’nın yerini vatandaş aldı ve garip gerekçelerle aylar kaybettirilen İstanbul’a “tartışmaya mahal bırakmayacak” şekilde ve geçmişteki tüm başkanların aldığı oyları geride bırakarak İmamoğlu’na “güvenim tam” dedi.

Belki de seçmen,  ilk kez sandığa bu kadar sahip çıktı ve tatilinden feragat ederek İstanbul’a döndü veya İstanbul’da kaldı.

Fark, bekleneni de katladı.

Ama sonuç itibariyle yine İmamoğlu’nun kazanacağı belli değil miydi?

Sokağı unuttunuz mu, sokağı duymadınız mı beklentileriniz şaşabiliyor.

Duymak istediklerinizi duymak, işinize gelene inanmakla gerçekleri saklayamıyorsunuz.

Seçmen, İstanbul defterini demokrasinin yansıması olarak kaparken net mesajlar verdi.

Birincisi…

Seçmen artık çirkin siyasi üslup istemiyor.

Pontus’tan PKK’ya, FETÖ’den yalancılığa kadar “inanılması ve gerçek olması mümkün olmayan” suçlamalarla belediye başkanlığı yarışında öne geçileceğini düşünmek yanlıştı.

İkincisi…

Bir kısım trolün ve trol sevdalısı bir kısım siyasinin “Herkesi kör, âlemi sersem sanması”na karşın; seçmen, gözünün açık olduğunu, rasyonel karar verebilme özgürlüğünü sonuna kadar kullandığını, doğru bilgiye anlık ulaşılabilen böylesi bir teknoloji çağında “çamur at izi kalsın” siyasetinin artık prim yapmadığını net şekilde gösterdi.

Üçüncüsü…

Madem Türkiye İstanbul, İstanbul da Türkiye…

Vatandaş, genel olarak şatafata, israfa, adam kayırmaya, kaynakların kötü ve yanlış tüketilmesine sert ve kesin bir dille “dur” dedi.

Mali kriz içinde olan ve en ufak rüzgârda dalgalanan bir ülke ekonomisinde, İstanbul gibi yüzden fazla ülkeden daha fazla nüfus barındıran bir metropolde yıllardır süregelen hesapsızlığa karşı artık hesabın ödenmesi gerektiğini söyledi.

Dördüncüsü…

Yargının siyasi erk etkisi altında kalmaması gerektiğine dikkat çekerek YSK’da alınan hukuksuz kararlara karşı hukuka uygun karar nasıl verilir, fiili olarak bunu gösterdi.

Velhasıl, İstanbullu seçmenin sandıkta verdiği mesaj çok yönlü ve çok derindi.

800 bini aşan bir fark ve alınan oy oranı, tarihe geçen bir skordur.

Pazar akşam saatlerinden bu yana konuşuluyor ve daha da konuşulmaya devam edilecek.

Hatta YSK’nın aynı zarftan çıkan dört pusuladan sadece büyükşehir sonuçlarını iptal ettiği akıllara zarar kararı, akla ve mantığa uygun olarak ilçe seçimlerini de kapsasaydı, ittifakın Cumhur ayağının çok daha derin darbe alacağını da ortaya çıkardı.

Umut edelim ki, seçimin hem kazanan hem de kaybeden tüm paydaşları, bu sonuçları iyi okuyarak gereken dersleri çıkarır.

Hatta İstanbul özelini de bir tarafa bırakalım; mesela Ankara’nın seçilmiş başkanı Mansur Yavaş’ı çalıştırmamak için belediye meclis üyelerinin neler yaptıklarından yola çıkarak; el değiştiren tüm belediyeler, belediye meclisleri, üyeleri “akıl akçesi” olması adına kendi paylarına düşen dersi alırlar.

Bırakınız, kim seçildiyse görevini yapsın.

Konu, kent yönetimi ise ve içinde yaşadığımız kent içinse mücadele, zaten bunu en güzel değerlendirecek olan da seçmendir.

Memnun olana devam eder, memnun olmadığını bir sonraki seçimde değiştirir.

Olması gereken bu iken, 31 Mart’tan bu yana İstanbul’un kaybettiği üç ay nasıl telafi edilecek?

Üç ay, bazılarının bir şey yapmayı beceremediği kısa bir süre gibi gelse de özellikle belediyecilikte, işi bilen açısından çok çok uzun bir süre.

İstanbul’u daha çok konuşacağız ülke olarak.
Ama artık fabrika ayarlarına dönmemiz gerek.

Bizim gibi düşünmeyene çamur atmak yerine, karşılıklı diyalog içinde müşterek paydalarda buluşmak gerekiyor.

İmamoğlu, seçimi yukarıdaki faktörlerin etkisiyle kazansa da çok önemli bir başka etken bu seçimde böylesine patlama yapmasının sebebiydi.
Vatandaş, artık gülen yüz, yumuşak dil, pozitif duruş ve samimiyet istiyor.

İmamoğlu bunun faydasını fazlasıyla gördü.

Pablo Neruda ne diyordu?

“Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz.”

Seçim uğruna Apo’ya “yerli ve milli” bile dendi.

İmamoğlu’na Pontus, PKK, FETÖ iftiraları atıldı.

Çiçekler koparıldı ama yine de bahar geldi, yeni tomurcuklar patladı, belki biraz geç geldi ama baharın geleceği zaten penceresini güneşe açanlar ve sözü kırlangıçların, kumruların, güvercinlerin içeri süzülen cıvıltılarına bırakanlar için beklenen bir son’du.

Sokağı duymadınız mı, bir şekilde sokak sesini size duyurur.

Sandık ve demokrasi bu yoldaki en mükemmel tercihtir.

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
İSTANBUL
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!