Sansür yasasına benziyordu Menderesin bir türlü çıkartmadığı “İspat HakkıYasası…”
Cumhuriyet 1923’de ilan edilmiş, 27 yıl sonra çok partili yaşama geçilmiş, 37’nci yılında askerler, cumhuriyetin seçimle gelmiş iktidarını indirip yönetime el koymuş…
İsmet İnönü kaybettiği 1950 seçimi sonrasında “Benim en büyük yenilgim, en büyük zaferimdir” anlayışıyla iktidarı Menderes’e bırakmış ama iktidarı alan İnönü’nün ne kadar önemli bir mesaj verdiğini anlayamamış…
İki nokta Menderes döneminin demokrasiden ne kadar uzakta olduğunu göstermeye yetiyor…
Birincisi: İspat Hakkı Yasası’nın çıkartılmaması
İkincisi: Tahkikat Komisyonu’nun kurulması…
Her ikisi de hukuk dışı uygulamalardı…
İspat Hakkı şuydu:
Bir gazeteci; başbakan, bakan, milletvekili, vali belediye başkanı ki bunlar iktidarı elinde tutanlardı, bunlar hakkında bir iddia ortaya atmış, örneğin falan bakan rüşvet aldı diye gazetede yazmışsa, hemen meclisin manevi şahsiyetine hakaretten dava açılıp tutuklanırdı…
En kötüsü ise iddiada bulunana iddiasını ispat etmek hakkı verilmemesiydi.
Bugünlerde “Sansür Yasası” diye adlandırılan, haberin doğru olup olmadığına bakmadan haberi yazanın sorguya çekilip tutuklanması da aynı anlayışın bir ürünü değil mi?
Gelelim meşhur Tahkikat Komisyonu’na:
-Komisyon 15 DP milletvekilinden oluşuyordu (Muhalefetten bir üye bile yok)
-Komisyon istediği kişiyi gözaltına alıp sorguya çekebilirdi
-Kararlarına itiraz edilemez. İtiraz eden bir yıldan az olmamak üzere cezalandırılırdı
-Hükümetin bütün olanaklarından yararlanma hakkına sahipti.
-Meclis görüşmelerini isterse yasaklayabilir
-Her türlü yayını yasaklayıp, toplatabilirdi…
Devam etmeyelim oldukça sıkıntı verici bir durum…