“Erbap” kelimesi, “bir işten anlayan, bir işi iyi yapan” kimse için kullanılan bir rütbe. Rütbe dedim çünkü bunun hak etmeyene verilecek bir paye olmadığını, gündelik yaşam içinde çeşitli şekillerde mağdur olduktan sonra daha iyi anlıyoruz.
Geniş anlamda erbap ise; iş deneyimi, iş eğitimi ve genellikle örgün mesleki eğitimden geçmiş, belli bir işte uzmanlaşmış bir kişiyi ifade eder.
Osmanlı döneminde kurulan Ahi teşkilatının devamı gibi görünen Lonca teşkilatında; mesleğe sadakat, gelenek ve göreneklere bağlılık gibi ahlaki kurallar son derece önemli olup, Lonca kurallarına uymayanlara para cezası, Lonca’dan çıkarma, yapılan işten alıkonulma gibi cezalar verilirdi. İşinden alıkonulan bir kişi hiçbir yerde bir daha o mesleği yapamazdı.
Lonca teşkilatının yapısında esnaf; “yamaklar ve çıraklar – kalfalar – ustalar” şeklinde hiyerarşik sınıf içinde ilerler, usta mertebesine ulaşanlar artık o işin erbabı sayılırlardı. Yani bir işte usta olabilmek için o işe on yaş civarında çırak olarak başlanılıp, “piştikten sonra kalfa”, “olduktan sonra da usta” olunurdu.
Anlayacağınız, neredeyse ömrün yarısı bir işte uzmanlaşmak ve o işi düzgün yapmak yani erbap olmak için geçiyordu. Bu süreç, işi geç öğrenmekten değil, o işin ehli olmak ve tüketiciye zarar vermemek için gerekliydi.
Devlet yönetimi ile esnaf ve halk arasında köprü vazifesi gören, esnaf ve zanaatkârlara mesleki eğitim veren ve 20. Yüzyıl başlarına kadar Gedik olarak devam eden Lonca teşkilatının günümüzdeki karşılıklılarından bazıları; meslek liseleri, meslek ve ticaret odaları, kooperatifler, sendikalar gibi kurumlar olarak düşünülebilir.
Bu tarihsel girizgâhtan sonra şimdi gelelim günümüze ve asıl konumuza. Özellikle yaşadığım bölgede, eline bir tornavida alan kendini her işten anlayan usta sanıyor. Tüketiciyi yani müşteriyi bir kerelik gören bu sözde ustalar, yaptıkları işin sonucunda meydana gelebilecek zararları hesap etmeden sadece kazanca odaklılar.
Yaptıkları işle ilgili müşterinin yaşadığı sorunlar, onların ilgi alanı hiç değil. Yani geri hizmet anlayışı sıfırın altında, işin kalitesi, iş için kararlaştırılan güne uyma veya aksi durumda haber verme ve müşteri memnuniyeti ise hak getire. Günleriniz usta gelecek diye beklemekle geçiyor. Kısacası bizim buralarda bir iş yaptırmak kâbusa dönüşebiliyor.
Bu arada işini düzgün yapanlar yok mu var elbette. Epeyce bir deneyim yaşadıktan, mağdur olduktan ve uzunca bir arayıştan sonra denk gelebiliyorsunuz, işin ehline. Ne yazık ki olan onlara oluyor ve ustaya karşı oluşan güvensizlikten onlar da nasiplerini alıyorlar.
Yakın zamanda yaşadığım bir örnekle konuya açıklık getirmek gerekirse; bilirsiniz, güneşi bol olan bölgelerde genelde güneş enerjisi kullanılır. Ancak doğalgaz olmayan yerlerde kışın sıcak su elde edebilmek için bu güneş enerjisi için kullanılan su deposuna rezistans takılır.
Tavsiye üzerine yaklaşık iki yıl önce ben de taktırmıştım ancak ihtiyaç hâsıl olmadığı için kullanmadım, ta ki geçen haftaya kadar.
Neyse, o gün iki saat geçmesine rağmen su ısınmayınca işi yapan ustayı aradım ve dört, beş saat beklemem gerektiğini öğrendim.
Ertesi sabah değişen bir şey olmayınca tekrar aradım, beni elektrikçiye yönlendirdi.
Elektrikçi, rezistansın sadece kablosunu çektiğini ve montajı kendisinin yapmadığını söyledi.
Tekrar montajı yapan ustayı aradım ancak iki gün boyunca ulaşamadım.
Neyse uzatmayayım, ulaştığımda çatıya birisini çıkartıp rezistans ayar düğmesinin üzerindeki kapağı açtırıp ısı derecesine baktırmamı istedi. Site görevlisine durumu anlatıp rica ettim. Cihaz üzerinde koruyucu kapak olmamakla birlikte ayar düğmesi de okside olmuş, dönmüyormuş. Zira çektiği fotoğraftan cihazın okside olmuş hali açıkça gözüküyordu.
Aradan iki gün daha geçti hala ustanın gelmesini bekliyoruz. Bu arada kızım, sorunu anlamak ve çözümünde yardımcı olabilmek için araştırma yaptı. İnternette bolca videolar var hem de her konuda, izle usta ol yani o kadar detaylı bilgiler. Bu arada su deposunu üreten fabrikanın teknik servisi ile de görüşünce sorunun neden kaynaklandığını daha iyi anlamış olduk. Özetle yapılan işin, baştan beri prosedürüne uygun yapılmadığını öğrendik.
Şu anda neye üzülmem gerektiğini inanın bilemiyorum. Kazanın rezistans takılan yerinin etrafında meydana gelen korozyona bağlı riske mi yoksa hiç kullanmadığım cihazın yeniden takılacak olmasına mı?
Üzüntü bir yana tek tesellimiz, uygunsuz bağlanan elektrik kablosunda meydana gelen kaçaktan herhangi bir zarar görmemiş olmamız.
Demem o ki “işin erbabı olmak” çok önemli. Para kazanma hırsı ile her işe atlamanın sonucunda daha ağır bedeller ödenebilir.
Bu sebeple her ne iş yapılırsa yapılsın, en basit bir iş için bile çırak, kalfa, usta yeterliliklerine göre, “…. işi yapabilir belgesi” olmalı, her esnafın. Belge sahipleri yaptıkları iş ile ilgili bilgilerini sürekli güncellemeli ve belirli aralıklarda denetlenmeli tıpkı Lonca teşkilatlarında olduğu gibi.
Gerçi ülkemizde liyakat ve denetimsizlik önemli sorunlar iken belki de çok şey istemiş olabilirim ancak insanca, insan onuruna yakışan bir şekilde birbirimize karşı güven duyarak yaşayabilmemiz için bir yerden başlamamız lazım. Hele de günümüzün zorlayıcı ekonomik koşulları altında, erbap olmayan kişilerin sebep olduğu zararları tekrar tekrar karşılayacak maddi ve dahi manevi güçten yoksunken.