Güney Marmara Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (GÜNMARSİFED) Başkanı Abdullah Bekki, girişimcilerin finansa erişimde yaşadıkları sorunlara dikkat çekti. Bekki, “Gösterge faiz oranının sürekli olarak düşürülmesine rağmen, reel sektörün krediye erişimi giderek zorlaştı. Ticari kredilerin artış hızı enflasyonun bir hayli altına indi. Finansmana erişim sorunu yatırımları baskıladı. Bugünlerde girişimcilerimiz için yeteri kadar krediye ulaşmak mümkün olamamaktadır. Bu durum iş hayatını büyük ölçüde sekteye uğratmaktadır” dedi.
Güney Marmara Sanayi ve İş Dünyası Federasyonu (GÜNMARSİFED) Başkanı Abdullah Bekki, yazılı bir açıklama ile girişimcilerin finansa erişimde yaşadıkları sorunlara dikkat çekerken, reel sektörün olağan yollardan finansmana ulaşabilmesinin sağlamasını, üretim ve yatırımın önünün açılmasını istedi.
Bekki, “Finansal sektörün, temel işlevi olan, kaynakların rasyonel dağılımını yerine getirmekte zorlanmaya başlamasının sonuçlarını, hepimiz yaşadık. Gösterge faiz oranının sürekli olarak düşürülmesine rağmen, reel sektörün krediye erişimi giderek zorlaştı. Ticari kredilerin artış hızı enflasyonun bir hayli altına indi. Finansmana erişim sorunu yatırımları baskıladı. Bölgemizde girişimcilerimizin önemli bir bölümü tedarikçilerinin giderek ödeme sürelerini kısaltması, buna karşın müşterilerin vade ve peşinat konularında esnememesi neticesinde ortaya çıkan vade farkını banka kredileri ile finanse etmekte idi. Bugünlerde girişimcilerimiz için yeteri kadar krediye ulaşmak mümkün olamamaktadır. Bu durum iş hayatını büyük ölçüde sekteye uğratmaktadır. 2021’in ilk çeyreğinden bu yana üretim-tüketim makası açılıyor. 2023 ilk çeyrek büyüme rakamlarında yıllık olarak sanayi yüzde 0.8 gerilerken, tüketim yüzde 16.2 arttı. Bu durumun aşılabilmesi için para ve finans politikalarının değişmesi gerekiyor. Finansal kurumların iyi çalışması çok önemli. Finansal kurumların sağlıklı olduğu, kendi fiyatlamalarını yapabildiği ölçüde, reel kesim de sağlıklı olur. İzlenecek olan politikalar, reel kesimin olağan yollardan finansmana ulaşabilmesini sağlamalı; üretim ve yatırımın önünü açmalı” dedi.
“TÜRKİYE EKONOMİSİNİN TEK MESELESİ, ENFLASYON VE FAİZ POLİTİKASI DEĞİL. “
Ekonomimizin çok daha iyi bir noktaya evrildiğini görmenin, herkesin ortak arzusu olduğuna dikkat çeken Abdullah Bekki, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Bu çerçevede, Ekonomik ve Sosyal Konseyin, geniş bir yelpazede, toplumun çeşitli kesimlerinin temsilcilerinin katılımıyla, ekonomik ve sosyal sorunlar ile bunlara ilişkin çözüm yolları hakkında görüş üretilmesinde önemli bir katkısı olabileceğini de değerlendirmekteyiz.
Devam eden zamlar ve TL’de yaşadığımız hızlı değer kaybı, enflasyon sorununun bir süre daha bizimle kalacağını gösteriyor. Toplumun alım gücünün düşmüş olması hepimizi kaygılandırmaktadır. Başta inşaat sektöründeki yüksek maliyet artışı ve yüksek konut fiyatları, yüksek otomotiv fiyatları bu grubun satın alımını güçleştirmesinden kaynaklı ekonomiyi daraltacaktır. Fiyat istikrarının acilen sağlanması konusu, Türkiye’nin rekabet gücünün artırılması ihtiyacının ihmal edilmesine yol açmamalı. Türkiye ekonomisinin tek meselesi, enflasyon ve faiz politikası değil. Ekonomi politikası olarak hep para ve finans politikalarına biraz da, dış ticaret politikasına başvuruldu. Ama ekonomi deyince sadece konjonktürü hedefleyen politikaları anlamamalıyız. Umuyorum ki para politikalarında başarıyı yakalarız. Makroekonomik istikrarı kısa sürede sağlayıp, artık para politikasını konuşmaktan vazgeçeriz. Böylece asıl konuşmamız gereken konuya yoğunlaşabiliriz. Ekonomik yapıyı dönüştürmeye ve rekabet gücünü artırmaya başlayabiliriz. Gelir dağılımının iyileştirilmesi, büyümenin kapsayıcı olması ve hiçbir toplumsal kesimi geride bırakmama ilkelerini de unutmamalıyız.”
“VERGİ SİSTEMİ DAHA ADİL OLMALI”
“Bu çerçevede vergi sistemini daha adil hale getirmeliyiz. Yoksullukla mücadeleyi güçlendirmeliyiz. Sosyal koruma yardımlarını daha etkin ve kurumsal yapmalıyız. Refah devletini derinleştirmeliyiz. Yirmi birinci yüzyılın üçüncü çeyreğine ilerlerken, mevcut üretim yapımızı güncellemeliyiz. Geleneksel yöntemlerle geleneksel üretime devam ederek küresel piyasalarda var olamayız.
Dünya ticaretinde yüksek teknolojili ürün ve hizmetlerin payı artarken düşük ücret, düşük beceri, düşük teknoloji ile üretilenlerin payı azalıyor. Rekabet gücümüzü artırmak için, ileri teknolojili ürün ve hizmetlere yönelmeliyiz
Daha fazla katma değer yaratmalıyız. Girişimcilerimizi ve KOBİ’lerimizi kurumsallaştırmalıyız. Çalışanlarımızın becerilerini çağa uydurmalıyız. Yeşil dönüşümü bütün bunlarla eş anlı olarak başarmalıyız. Bu dönüşüm tarımdan sanayiye, inşaattan hizmetlere tüm sektörleri ilgilendiriyor.
Bu dönüşüm için bir dizi alanda çok sayıda reforma bir an önce başlamalıyız. Bu reformlarla finansmana erişimi iyileştirmeliyiz. Kayıtlı çalışmayı teşvik etmeliyiz. Verimliliği artırmalıyız. Sanayide yapısal değişimin duraklamasına paralel olarak, verimlilik artışının da sınırlı olduğunu gördük. Her firmanın daha verimli olmasını sağlamamız gerektiği gibi, kaynakların girişimler arası dağılımını da iyileştirmeliyiz. Verimliliği yüksek olan işletmeleri, sanayi portföyümüzde artırmalıyız. Rekabet koşullarını daha adil hale getirmeliyiz. Piyasa engellerini kaldırmalıyız. İş dünyasının ihtiyaç duyduğu finansa erişiminin geliştirilmesini teşvik etmeliyiz”