Ah! Sivas!..
Ruhsati’den,
Pir Sultan’dan,
Aşık Veysel’den;
Daha nicelerinden,
Akıp gelen ezelden,
Yüreklere su serpen,
Kadim kültüründen,
Aşıklar çeşmesinden…
Ah! Sivas!..
Kurtuluşun temeli,
Cumhuriyetin kalbi,
Aşıklar yatağı ve yeri,
20. Yüzyıl’ın son çeyreğinin,
İnsanlığın utancı, kara lekesi,
Alev alev bir temmuz gecesi,
Yanmış yakılmış, is içindeki
Kül, kömür nice insan derisi…
Yıl, dokuz yüz doksan üç idi,
Güpegündüz, Temmuz’un 2’si;
Göz göre göreydi hemen her şey,
Gözler önünde, daha dün gibisi.
Gören gözler, gördü yangını,
Anadolu’un ulu orta yerinde,
Akarken su, yanmaya başladı.
Ne varsa insanlığa dair biriken,
Ateşlere atıldı, yandı yakıldı.
Kar etmedi bin yıllık ağıtlar,
Sivas ellerinde çalınan sazlar;
Canlarımızla birlikte,
Türküleri de yaktılar.
Lakin öyle bir yangın ki;
Nice volkanlar söndü de,
Yeryüzünde; lakin
Bu yangın sönmemekte.
Nehirleri, denizleri de
Yakan türünde…
Bu, insanlık yangısıdır.
Kim, nasıl söndürebilir,
Düşünüldüğünde?…
Unutmak da ne söz;
Hep ayan beyan olsun.
Gün doğup, battıkça gün;
Sivas, Sivas olsun.
Yanık kokusu değil,
“Oy Madımak” olsun.
İnsan hep insan olsun;
Unutmak ne söz,
Dönüp durdukça dünya;
UnutMADIMAKlımda olsun!..
Sivas ellerinde sazlar
Çalınsın dursun…
Şair Metin ALTIOK.
Yanıp kavruldu Madımak’ta,
Külü savruldu havada.
“Yangın Yeri”ni yazdı sonra,
Şair Ataol Behramoğlu da:
“Yaşamak, bu yangın yerinde
Her gün yeniden ölerek
Zalimin elinde tutsak
Cahile kurban olarak
Yalanla kirli havada
Güçlükle soluk alarak
Savunmak gerçeği, çoğu kez
Yalnızlığını bilerek
Toplanıyor ölü arkadaşlar
Her biri bir yerden gelerek
Kucaklıyor beni Metin Altıok
“Aldırma” diyor gülerek
Yaşamak görevdir
Bu yangın yerinde
Yaşamak, insan kalarak,
‘UnutMADIMAKlımda’
Tutarak…”