İnsan dik durmalı diyorlar…
Unutma; dik duran neyse bir boka yaramaz…
Dik duran her neyse bana bir örnek gösterin….
Ağaç mı…
Nasıl da etrafına toprağın altı ve üstünden sarıyor, görmüyor musunuz…
Beton direk mi…
Yok efendim düşünce dedik…
O zaman senin düşünce dediğin şey diktatörün elinde, zalimin elinde seni, emeğini, kimliğini, kişiliğini yok etmek için kullandığı, fareyi yakalamak için kullandığı kafesin içindeki yemdir..
Dik durmak, bir değeri değil değersizliği, kişiliksizliği ve paranoyak eğilimi içinde olan insanın zavallı hezeyanlarını yansıtır..
Kendi zayıf karaktersizliği ve çaresizliğine bulduğu anlamsız bir ifade tarzıdır..
Dik duran, diklikle söylediği sözünün eri olduğunu ifade eden ettiğini düşünen insan; yine ya ne söylediğinin ya da dünya denen bu tamamıyla evrimin muhteşem bir sanat şaheseri olan eserinin, “dünya düzdür” diyen sapık ve sömürücü anlayışına uygunluk ifadesi içinde kaldığını bilmelidir.
O nedenle dik durmak bir kaliteyi değil, bir cahilliği yani kendini beğenmişliğini ve kendi kendisi olamamanın vermiş olduğu rahatsızlığını üstünlük kompleksi içindeki ruh haline çıkış yolu bulmadır. Ancak bilinmelidir ki bu bulmanın yolun sonunda ki ödülü fareye uzatılan peynirdir.. Bu peynirin bedeli de özgürlüğün çalınması ve akla pranga takılmasıdır…
Aklına pranga takmayan insanın derdi değişim içinde doğruya yakın bir yerde durabilmek olmalıdır… Yanlışından korkmadan sürekli vicdanıyla hesaplaşmayı güncelleyerek yapabilme cesaretinde olmalıdır…
Bugün ülke insanım ne çekiyorsa o “yerinde say” komutuyla yürüyüşe geçmenin tutukluluğundan kurtulamamasından çekiyor. Ne demişti yüce önderimiz; ben size doktrin bırakamam, o zaman donar kalırız… Donduğunuz an bittiğiniz andır. Çünkü birinin ya da birilerinin gelip bu donmuş hali kırması beklenir. Niye Atatürk’ün Türkiyesi’nde bir türlü başarılı olamadılar, bir düşünün bakalım.. Atatürk bize yaşamın diyalektiğini donmuş kurallar üzerinden bırakmadı. Yaşamın diyalektiğini yaşamın hareket devinimleri içinde sonsuz çözüm olanakları olduğunu gösteren bir anlayışı bizzat uygulayarak ve sonuçlarıyla gösterdiği için yıkamıyorlar…
Atatürkçülük o nedenle önemli bir ışıktır, yol göstericidir… Çünkü bir kalıp yoktur. Bir sabit değeri yoktur…
Pi sayısı gibi bir şey…
İki ondalık sayı arasında sıkışmış sonsuz rakamdan oluşmuş bir aşkın sayıdır… Atatürkçülük de böyledir; akıl ve özgürlük arasında kalan sonsuz çözüm olanağıdır.. Ondan yıkılmıyor. Her düştüğünde bir çözüm üretebiliyor.
İnsan dik durmalı diyorlar ya…
Sormalı o zaman sizi dik tutan nedir… Doğada bu kadar hızlı bir devinim varken ben dik duruyorum demek ben artık yaşamıyorum demenin bir ifadesi olmuyor mu?
Yaşamıyorsanız sözü uzatmanın bir anlamı var mı?
Allahın rahmeti üzerine olsun deyip adınızı bile söylemeden mevta konumuna geçiyorsunuz…
“İnsan dik durmalı” o nedenle bir şey ifade etmez…
Ben aptalım deyip kendinizi açığa vurmayın diye yazdım…
Ve unutmayın; İnsan gücünü söylediği kelimelerinden alır…
Sevgi ve saygılarımla…