Acımasız bir cümledir aslında:
“Hayat devam ediyor”
En yakınınızı kaybedersiniz; acınızı içinize atarsınız, yapacak bir şey yoktur; çaresizsinizdir.
Acınızı paylaşanlar bugün yanınızda olsalar da yarın yoklardır.
Acınızı içinize atarsınız çünkü hayata dair yükümlülükleriniz vardır.
Sağlam duramazsanız kayar gidersiniz…
Sağlam durmalısınız ki karşınızda o cümle karşılar sizi:
“Hayat devam ediyor”
Bir şekilde devam eden o hayat, kim için güzel, kim için ruhsuzdur artık; bilinmez.
Bazıları için hayat “şekli” zorunluluktan devam eder hale gelmiş, yaşamın renkleri solmuş; ne simidin gevrek kokusu, ne kumrunun sabah şarkısı duyulur olmuştur.
Can kaybedenin acısı hiç bitmez, klasik bir tariftir ama gerçekten yaşayan bilir; uzaktan anlatılmaz.
Sayısını takip edemez hale geldiğimiz şehitlerimiz ile ilgili olarak şehit aileleri kendi yalnızlıklarına gömülürken…
Her makul ortalama insan ne diler?..
Can kayıplarının olmamasını, şehit vermememizi, Mehmetçik’in burnunun bile kanamamasını…
Bunun aksini istemek ve dilemektir anormal olan.
O yüzden aslolan “Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesini yaşatabilmek ve koruyabilmektir.
Önceki gün İstanbul Valiliği bir karar almış.
Gerçekten eşsiz(!) ve yaratıcı(!) bir karar!
Kim düşündüyse bravo!!
Deniyor ki kararda mealen ve özetle:
“Suriye’de şehitlerimiz ve gazilerimiz olduğu böylesi hassas bir dönemde toplumda infial uyandırmasın, milli-vicdani ve insani değerlere dokunmasın, toplumsal iç barışı tehdit etmesin gerekçesiyle İstanbul ili sınırları dahilinde Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Suriye’de yürütmekte olduğu askeri operasyonları eleştirmeye veya bu operasyonların sonlandırılması amacıyla kamuoyu oluşturmaya yönelik her nevi toplantı, gösteriş ve açıklama yasaklanmıştır”
Müthiş di mi?..
Önce bir kelimeden bahsedelim.
“İnfial” çekti dikkatimizi hemen.
Ne demek infial?..
Kızgınlık duyma, içerleme, öfkelenme, herhangi bir şeyden ruhsal olarak etkilenme.
Peki, alın hafızanızı geri?
Türk milletinin infial duyduğu anlar mı daha çok, huzurlu ve mutlu olduğu zamanlar mı?..
ASALA’dan tutun PKK’ya, Kuzey Irak’tan tutun Suriye’ye, Ege’de işgal edilen Adalar’dan tutun dış politikadaki yalnızlığımıza, geçmişten bugüne; ülkenin her yeri depremle sallanırken yılların uykuda kalmış halimizden Corona’ya kadar infial halinde değil miyiz her daim hepimiz?
Valilik böyle karar almış.
İnfial dinecek mi şimdi?
Türk Silahlı Kuvvetleri mi eleştiriliyor yoksa siyasi iradenin aldığı kararlar mı?
Siyasi iradenin aldığı kararlar ne kadar eleştirilirse eleştirilsin nihayetinde her aklı başında vatandaş askerinin yanında değil midir zaten!..
İstanbul Valiliği, İstanbul ili sınırları içinde bu kararı aldı. Dibindeki Tekirdağ’da, Kocaeli’de?..
Her akşam ekranlarda konuşanlar?..
Herkesin ağzına bant mı yapıştıracaksınız, “operasyonlar sürsün, bir nev’i savaş halindeyken bunun devamı gelsin” mi demeli?..
Elbette Mehmetçik’in canı ve vatanın bütünlüğüdür önemli olan.
Vatana tehdit varsa, savaş zaruri hal alırsa, operasyonlar elbette ki devam eder, edecektir.
Lakin burada bu tür bir yasaklamanın ne kadar geçerliliği, ne kadar akılcılığı vardır söyler misiniz?..
İnfiale çok açıksak ve sürekli infial halinde yaşayan bir topluma zaten nicedir dönüşmüşsek ortalama vatandaşın tek kaygısı Mehmetçik’in can vermesi değil midir?..
Mültecilere ne kadar kızarsak kızalım ve burada güdülen politikada da başından itibaren yanlış bir yol çizilmişse de Yunan sınırında Yunan zulmüne uğrayan mültecilere de yardım eden yine bizim insanımız değil mi?..
Ne olursa olsun, aklıselim, sağduyulu, vatanını seven, makul bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı neyden infiale kapılacağını bilir, merak etmeyin siz…
Valilik böyle akıllara durgunluk veren karar alacağına İstanbul’u bekleyen büyük depreme kafa yorsa ve saray gibi şatafatlı Valilik makam odalarından vazgeçse çok daha faydalı olacak inanın.
Her ölüm yeteri kadar infialdir.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk bakın ne diyor:
“Savaş, nihayet meydan savaşı sadece karşı karşıya gelen iki ordunun çarpışması değildir. Milletlerin çarpışmasıdır. Meydan savaşı milletlerin bütün varlıklarıyla, bilim ve teknik alanındaki seviyeleriyle, ahlaklarıyla, kültürleriyle kısacası bütün maddi ve manevi güç ve nitelikleriyle ve her türlü vasıtalarıyla çarpıştığı bir sınav alanıdır.”
Asıl savaş nerede; biraz olsun anlayabilir miyiz?