Nazım Hikmet’in ünlü şiiri “Ceviz Ağacı” Cem Karaca’nın şarkı olarak seslendirmesiyle daha da ünlendi. Maalesef bu güzel yapıt bir süre sonra kim olduğu belirsiz, sorumsuz, muzip bir ergenin uydurduğu bir masala konu oldu:
Güya Nazım hapisten kaçmış, Piraye’ye haber göndermiş Gülhane Parkı’na gelmesi için. Nazım beklerken polisler gelmiş, o da bir ceviz ağacına çıkmış, Piraye alttaki banka oturmuş ama ne polisler ne de Piraye Nazım’ı görmüş. Nazım da herhâlde almış eline sazını, başlamış “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda/ Ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında” demeye.
Bir başka uydurukçu, kadının Piraye değil, Münevver olduğu yalanını uydurmuş
Bunlardan esinlenen bir başka yalancıya göre de Nazım hapisten kaçmamış, arandığı günlerde ceviz ağacına tırmanıvermiş.
Bu ergen uydurmalarına yalnızca çocuklar değil koca koca öğretmenler, aydınlar, büyükler, okur yazarlar da inanmışlar. Hatta bugün bir üniversite öğrencisi hocalarının da derste bu masalı ciddi ciddi anlattığını söyledi.
Bu insanların, bu büyük şairle alıp veremedikleri ne? Neden böyle saçmalıkları uydururlar? Çıkarları ne bundan?
İnternete bakın, “Ceviz Ağacı şiirinin hikâyesi” yazın, onlarca bilgiye (!) rastlayacaksınız Nazım’ın ağaca tırmanmasıyla (!) ilgili.
Gelelim gerçeğe. Nazım, Haziran 1950’de hapisten çıkıp 1951’de yurt dışına gittikten sonra bu şiiri Bulgaristan’ın Balçik (ya da Balçık) şehrinde 1 Temmuz 1957’de yazmıştır. Yani adam 7 yıldır Türkiye topraklarına ayak basmamıştır. Piraye de hayatından çıkmıştır zaten; Münevver almıştır onun yerini.
Ceviz Ağacı’na masal uydur. Can Yücel’le hiçbir ilgisi olmayan 50’nin üstünde ergen manzumesini Can Yücel’in diye paylaş. Saçma sapan sözlerin altına, Attila İlhan, Cemal Süreya, Ahmed Arif, Yunus Emre, Mevlana yaz; yüz binleri de buna inandır ve gönüllü bir yalancılar ordusu kur.
Fizikî kitaplardan alınmayan 100 şiirden (!) 99’u o şaire ait değildir. Lütfen şairlere, şiirlere ve sanata birazcık saygı…