Hatice Safiye Ali adını ilk kez rahmetli annemden duymuştum.
Annem iki aylık ilkyardım ve sağlık eğitimi için İstanbul Beyoğlu İlkyardım Hastanesinde kursa katılmıştı.
Babam o zaman Erzurum Tafta Topçu Batarya Komutanı olarak Erzurum’da Asteğmen.
Annem iki erkek kardeşimi Savaştepe’de olan Şaziye halama bıraktı. Henüz 6 aylık olan kız kardeşim Hasene Füsun ile biz de İstanbul kursundaydık.
Balıkesir Doğum ve Çocuk Evi önünde , Annem Lütfiye Köseley ve ben. 1956.
Anneme çok güzel bir oda verdiler. Kardeşimle ben odamızda sessizce annemizi bekleyecektik. Kız kardeşim elinde şıngırdak ile keyifle oynuyordu. Hastanede gececi olarak görev yapan Makbule hanım gündüzleri annemin kursu bitene kadar bize göz kulak oluyordu.
Hava güzel olunca bizi gezdireceğine söz vermişti. Annem bana kendi kurs kitaplarından veriyordu. Okuyorum diye seviniyordum. Babama ilk mektubumu buradan yazmıştım.
Okuduğum kitabın içindeki bazı isimler, olaylar ve bilgiler taa o zamandan aklımda durur.
İlk yardım nedir o zaman annem çalışırken anlatmıştı. Kan kaybını ve aşıların neden yapıldığını anlatmıştı. Aşı olmazsak çok kötü şeyler olduğunu o zaman daha iyi öğrenmiştim.
İlk Türk kadın doktorun resmini annemin kurs kitabında görmüştüm. Annem Hatice Safiye Ali hanımı canlı canlı da gördüğünü söylemişti. Hastane başhekimi annemin küçük bebeği ile kursa geldiğini öğrenince , sağlık müdürü , hastane müdürü ile annemin kursa kendi görev yeri olan Balıkesir Devlet Hastanesinde devam etmesine karar verildiğini söyleyince annem çok sevindi. Ben ise çok üzülmüştüm.
İstanbul’u gezememiştik. Annem Beyoğlu’ndan bana bir ayakkabı aldı. Biz bir hafta sonra Balıkesir’e döndük.
***
Yıllar yıllar sonra ilk kemoterapiyi alacağım.. İlacım belli oldu. Eczane Çapa Hastanesinin dışında. Ece ile kol kola girdik, yokuşu yavaş yavaş iniyoruz. Ameliyat sonrası hastalığı ciğerimden kazıyıp attıkları için çok rahatladım, çok sevinçliydim.
Eczaneden çıkarken dikkatimi çeken o tabelaya doğru yürüdüm. Birden çok heyecanlandım. Uzun yıllar sonra öğrendiğim isim Dr. Safiye Ali adına bir öğrenci yurdu görmüştüm.
Önünde resim çektirmek istedim. Kapının önündeki bir görevli
– Buradan resim çekmek yasak dedi. Zaten tadilat yapılıyor görmüyor musunuz ?
– Ne demek yasak ? Görüyorum elbette..
– Sizin ne amaçla çektiğinizi bilmiyorum ki.
Öylesine canım sıkıldı ki.
– Burası benim memleketim. Resim çekeceğim. Bomba atmayacağım ki dedim.
Hatice Safiye Ali ruhun şad olsun. Annem canım benim , Balıkesir Naipli ve Gökçeyazı, Tavşanlı Tepecik Köyü, Dikili Salihler altı köyünün ebe teyzesi. İyi ki Türk
kadınıyız. Her olumsuzluğa rağmen kadın olarak başarmanın keyfini çıkarıyoruz.
Zihniyetini anladığım kapıcıya yüksek sesle dedim ki.
– Dayıcım, ben Cumhuriyet kadını bir annenin evladıyım. Okumuş yazmış bir anne zır cahil çocuk yetiştirmez ki.. Akıllı ol emi. Sizin de resminizi çekip hakkınızda şikayet yazısı yazacağım deyince içeriye girdi.
Bu ülkede zübükzadelerin cücekleri çok.. Her yerden kafalarını uzatıyorlar.. Boylarının ölçüsünü alınca da ortalıktan kaybolurlar.
HATİCE SAFİYE ALİ (1894 – 1952)
Hatice Safiye Ali entelektüel , varlıklı dönemin eğitimli bir ailesinde dünyaya gelir. ( 2 Şubat 1894 ). Babası sarayda yaver olarak görev yapmaktadır. Annesi Mekke şeyhülislamının kızı ve eski başbakanlarımızdan Bülent Ecevit’in anneannesi ile kardeştir. 16 yaşında iken 7 dilde okuyup yazar. Amerikan Kolejini bitirir. Tıp tahsili yapmak ve doktor olmak ister Safiye Ali. Ancak o tarihte Osmanlı’da kadınların tıp okuması yasaktır. Safiye Ali Almanya’ya tıp öğrenimi için Würzburg Üniversitesine gider. Eğitimini “Bebeklerde İç Pakimenenjit” konulu teziyle mezun bir doktor olarak 1921’de yurda döner.
Almanya’ya 6 ay sonra tekrar gider. Bu kez uzman doktor olmak için gittiği Almanya’da en büyük desteği gördüğü okul arkadaşı Ferdinand Krekeler ile evlenirler.
Savaşta bir ayağını kaybeden Ferdinand Krekeler’in Safiye Ali aşkı öylesine büyüktür ki Almanya’daki üniversite kariyerini bırakıp 1923’te Türkiye’ye gelir Ferdi ALİ adını alır ve Müslüman olur.
Yıl 1923…
Türkiye’de doktorluk yapma belgesini Haziran ayında alan Safiye Ali İstanbul Cağaloğlu’nda göz doktoru olan eşiyle birlikte bir klinik açar.
Gazeteye ilan verir.
” Dr. Safiye ALİ Hanım , kadın ve çocuk hastalarını Cuma ve Pazar’dan maada her gün ve öğleden sonra İstanbul’da Nuruosmaniye Caddesi’nde 52 numaralı muayenehanesinde kabul eder.”
Kliniği açtığı ilk zamanlarda kadın doktor olarak sıkıntı çeker. İlk olmak, kadın doktor olmak zor zamanlardan geçirir Safiye ALİ hanımı. Ama o yılmaz. Direnecektir. Kadın olarak kendisine güvenilmez. Az ücret ödemek isteyenler ile karşılaşır. Ancak bu arada , maddi sıkıntı çeken hastalarından ücret almayacağını söyler. Ve zamanla tanındıkça muayenehanesi dolup taşar.
Bu arada sadece klinik doktoru olarak görev yapmaz. Amerikan ve Alman elçiliklerinde doktorluk yaparken , hocası Mary. M. Patrick’in daveti üzerine Amerikan Kız Koleji Tıp Bölümü’nde ders verir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini kurduğu için
kapitülasyonlar kaldırılmış ve sağlıkta da ulusallaşma başlamıştır. Amerikan Koleji Tıp Okulu 1924 yılında kapatılır. Safiye Ali buradaki görevlerinden sonra çok önemli iki kurumu hayata geçirir.
1- Süt Damlası
2- Kızılay Kadın Merkezi.
Safiye ALİ , çocukların süte ulaşmaları ve gerekli süt emmemiş çocukların bakımları için çalışır. Bu kurumlar bakım ve iyileştirmenin yanında eğitim ve maddi yardım ile kadınların yanında olmayı sürdürür. Amaç annelere modern ve sağlıklı çocuk bakımını öğretmektir.
Ancak ; Safiye ALİ , BU KONUDAKİ BAŞARILI ÇALIŞMALARINI YÜRÜTÜRKEN
BAZI MESLEKTAŞLARININ HIŞMINA UĞRAYACAKTIR. ÇOK BAŞARILI BU İŞİNDEN
AYRILMAK ZORUNDA KALIR.
Demek ki Türkiye’de her başarılı işin cezasız kalmadığı taa o dönemden beri varmış.
Safiye ALİ ; kadınlar konusunda çalışırken Türkiyedeki ilk feminist hareket olan ve 1924’te kurulan “Türkiye Kadınlar Birliği”nin kuruculuğunu yapmıştır. O dönemin kadın aktivisti Nezihe MUHİDDİN ‘in önderliğinde önce parti olarak kurulan , sonra adı birliğe dönüşen kurum Türkiye’de kadın haklarının çağdaşlaşmasında ve yayılmasında çok önemli rol oynar. Safiye ALİ burada başarılı olurken aynı zamanda sağlık komisyonunu yönetirken genç kızların fuhuşa sürüklenmesinin önüne geçmek için çok büyük çaba harcar.
Safiye ALİ; üç büyük uluslararası tıp kongresinde Türkiye’yi başarıyla temsil etmiştir.
Türk kadınını yurt içinde ve dışında savunup anlatmak için canla başla çalışmıştır.
“1924’teki Londra Uluslararası Kadın Doktorlar Kongresi’ne katılan Hatice Safiye ALİ uluslararası bir kongrede Türkiye’yi temsil eden ilk kadın delegedir.
Şımarık batılıların yani Londralıların ülkesindeki tek kadın doktor olma eleştirisine ise şöyle cevap verir:
“Ben burada hâlihazırdaki kadın doktorları değil yakın bir vadede yetişecek olan kadın
doktorları temsil ediyorum.”
1928 yılında çağımızın lanet olası hastalığı kansere yakalanır. Ve Safiye ALİ, tedavisi için Almanya’ya Dortmund’a gider. Tedavisine burada devam edilir. Başarılı bir operasyon geçirir.
Hastalığının tedavisinin gereği gibi yapılması amacıyla Dortmund’a yerleşmeye ve doktorluk mesleğini burada sürdürmeye karar verir. Fakat bu kararı almasında gerçekte neyin olduğunu bilmiyoruz.
Ancak; o tarihlerde tıp çevreleri ve tanışları Türkiye’de erkekler doktorlar da dahil olmak üzere -kıskanılan- başarılı bir kadın doktor olmanın bedelini ödemiş olduğunu düşünüyorlar.
Hastalığına rağmen Türk halkına hizmet etmeyi düşünen Safiye ALİ , 2. Dünya Savaşı’nda bile doktorluğu bırakmaz. Ana Yurda, Türkiye’ye dönmek ister. Vatanını özlemiştir. Hastalığı bu dönemde yeniden nükseder. Vücudu tedaviye yanıt vermez. Durumu ağırlaşır. 9 Temmuz
1952 yılında Hakka yürür.
Yeni kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti’nin muhteşem insanı , kıymetli doktorumuz, sevgili Hatice Safiye ALİ, verdiğin mücadelenin öncüsü olarak ışığınız sönmüyor. Sönmeyecek.
O’nun yaşadığı hayatının önemli anlarından ve bizlere kalan övgü dolu uğurlanışının kayda geçen anısını buraya aynen alıyorum.
9 Temmuz 1952’de Dortmund Merkez Mezarlığı’ndaki uğurlarken Prof. Dr. Lehmann ; Hatice Safiye Ali için şunları söyler.:
“Safiye’nin yüreği bir pırlantaydı. O yüksek ruhlu, insancıl bir varlıktı. Bizim kalbimizde hayranlık duyduğumuz, büyük bir yardımsever melek olarak yaşayacaktır”
Bana sizi bundan yarım asırdan fazla bir zaman önce sevgi ve minnet duygusu ile anlatan annem Ebe – Hemşire Lütfiye Öksüm KÖSELEY ile birlikte huzurla uyuyun. Kutlu tininize ve anınıza saygıyla.
Tıp dünyamızın iyilik melekleri.. Yiğit doktorları hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tıp Bayramımız kutlu olsun.
14 Mart 2025. Balıkesir / Edremit / Zeytinli.
Lütfiye KÖSELEY. . Yıl 1965
Hemşirelik Sicil No: 1881.
Gökçeyazı ( Ergama ) Sağlık Ocağı.