Gazetenin iç sayfasında bir küçük haber.
“Yargıda terfiye HSK’dan açıklama” başlığı ile vermişler haberi.
“Hakim ve Savcılar Kurulu’nun derecesi yükseltilen hakım ve savcıları açıkladığı listede yer alan isimlerden birinin jet hızıyla terfi ettirilmesi dikkat çekti” şeklinde giriş yapılan habere konu isim Danıştay Başkanı’nın kızı.
Gazetenin aktardığına göre; Elazığ hakimliği, göreve başlamadan gelen Yargıtay Tetkik Hakimliği.
Yargıtay Tetkik Hakimliği’nde 3 gün çalıştıktan sonra son olarak Cumhurbaşkanlığı Hukuk İşleri Başkanlığı’na yapılan atama.
Çok kısa sürede gelen böyle bir yükseliş ve alınan 3.derece terfi kuşkusuz eleştirileri beraberinde getirdi.
Özellikle yargı camiasında tepkiler ise çok daha şiddetli ve yoğun yaşandı, yaşanıyor.
Terfilerin ve yoğun eleştirilerin basında yer bulmasının ardından HSK açıklama yaptı.
Denildi ki HSK adına yapılan o açıklamada:
“Hiçbir hakim ve savcıya farklı ölçü uygulanıp ayrıcalık yapılamaz, hiçbir hakim ve savcı bu terfi sisteminin dışında tutulup genele uygulanan ilkeler ile emsal kararlar dışında değerlendirilip terfi ettirilemez.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur”
Açıklamaya bakar mısınız?
İlahi HSK!
Güldürdün gerçekten!
Hem eleştirileri karşılayan müthiş doyurucu bir açıklama yapmışsın hem de “olan”ı değil de “olması gereken”i söylemişsin.
Yargı camiası, bu açıklamayı, yapılan atamadan daha çok gülüp eleştiriyor şimdi.
Nice duayen hakim ve savcı dururken Yargıtay’a “tetkik hakimi olarak dahi olsa” genç ve tecrübesiz hakim ve savcılar atanıyor mu atanmıyor mu?..
Bir il merkezinde görev yapan nice değerli ve kıdemli hakim Yargıtay’a atanabiliyor mu?..
Aksine, “ceza” olarak yapılan sürgün atamalar, nice kıdemli ve bilgili hakimin boynunda değil mi?
20 yıllık hakim istinafa bile atanmazken çok daha kıdemsiz olan, bölge adliye mahkemelerine gidiyor mu gitmiyor mu?..
Danıştay başkanının kızı, göz önünde ve kamuoyunun bilgisi dahilinde olduğundan sık sık basının gündemine geliyor da her il adliyesinde basına malzeme olacak nice atama yapılıyor, adliyelere steteskop tutun duyarsınız…
Haliyle…
İlahi HSK.
Bu atamalar bugünün mevzusu da değil ki.
Her zaman “torpilli” atamalar mevcut değil mi, olmadı mı, yaşanmadı ve yaşanmıyor mu?
Kim kimi kandırıyor?
HSK’nın açıklamasını Türkiye’de görev yapan hakim ve savcılara sorsak…
Ne çıkar anketten?..
HSK’nın tam bağımsızlığı sağlanamadığı sürece tarafsız ol-a-mayacağı açıkken siyasi erkin etkisinde kalacağı ve zaten kaldığı yılların değişmez sabit gerçeği değil midir?
Ki, geçmişten geldiği için sadece bugünün sorunu da değildir.
Ama asıl üzücü olan, yarının da sorunu olacağıdır.
Yargının tam bağımsızlığı, hukuk devletinin asli şartı olduğu kadar adalete güvenin geri gelmesi için de yegane koşuldur ki, ne kadar yargı reformu paketi çıkarsa çıksın bir numarada yer alan bu büyük sorun çözülmediği sürece “ilahi HSK” diyeceğimiz daha nice komik açıklamalarla karşı karşıya kalacağımız muhakkaktır.