Çocukluğunun en verimli çağına girince başlamış ok atmaya.
Elalemin çocukları mahalle maçları yapıp , sokakta oynayıp haytalık ederken; babası ve ailesi bir hedef koymuşlar önüne.
El becerileri gelişsin diye resim ve piyano dersi aldırmışlar.
Estetik , zeka , duygu gelişiminde sanatın zarifliğini kazandırmışlar.
Özenle, bir evlat yetiştirirken geleceğin şampiyonunu hayal etmişler.
Hayaller gerçek olsun diye , çok çalışmışlar.
En çok da Mete Gazoz çalışmış.
Eee babası da zaten okçu.
Disiplinle çalışmanın ödülünü almak uzun yıllara dayanıyor. Öyle bir kaç ay değil ki.
Gençliğinin en coşkulu zamanında bir olimpiyat şampiyonu olmanın gururunu koca Türkiye duydu.
Mete Gazoz.
SOYADIM NİYE GAZOZ.
Yapılan bir söyleşide “Gazoz” oluşunu şöyle anlatıyor Mete.
” Bir gün okuldan ağlayarak geldim .
– Neden benim soyadım Gazoz, ben bu soyadını istemiyorum diye evde tepiniyorum. Babam da ” sınıftaki arkadaşın Mehmet’in soyadını söyler misin ? ” dedi.
Bir an durup düşündüm. “Bilmiyorum ” dedim. Bu sefer de ” peki Ayşe’nin soyadını hatırlıyor musun ?” deyince bende yine ses yok.
” Bak seni herkes tanıyor. Mete Gazoz diye çağırıyor” dedi.
Sonra sonra ben de soyadımı kabullendim. Hatta şimdi hoşuma bile gidiyor.”
Aile büyüklerimiz Bosna – Hersek’ten Sakarya’ya göç etmiş.
Önceleri ” Askeroğlu ” anlamına gelen “Gazazoviç” soyadı kullanılıyormuş, sonra “gazaz” daha sonra da “gazoz” olarak değişime uğramış. ”
Mete Gazoz, içimiz dışımız orman yangınları ile kavrulurken, Türkiye’m yanarak savrulurken, önce filenin sultanları içimize su serpti. Voleybolun devlerinden Çin’i 3-0 yenerken gözyaşlarımızın içinde acıyla karışık sevincimiz vardı.
Evimizin bir köşesinden televizyonda yangın arası kısa haberlerin içinde yüreğimizi soğutan Türk sporcularımızın olimpiyat başarıları ile teselli bulur muyuz diyoruz.
Yangın öylesine cayır cayır ki; kavruluyoruz.
Önce Antalya / Manavgat yanıyor alev alev.
Ardından Muğla / Marmaris , Milas , Çökertme..
Çökertilmiş bir THK yangın söndürmede uçaklarımız hangar bekliyor.
Yetkililer ve etkililer Türkiye yanarken bize sanki yangının büyüklüğünü unutturmak istiyorlar.
Haberleri ve demeçleri dinledikçe , oysa evimiz yanıyor, kavruluyor.
Evlatlarımız , gencecik Şahin’imiz kaçamıyor elinde pet şişelerle yangını söndürürken.
Dumandan boğuluyor..
Veee
Ormandaki hayvanları kurtarmak isteyen Şahin Akdemir’i yitiriyoruz.
Şahin Akdemir , üzgünüm çocuk..
Bunca hain yaşarken , bedenini alevlerin ortasına atarken sen niye ?
Ölüm adın zaten kalleş..
Yakanlar da yansın , senden daha beter. Bizi affetme.
Okçuluk karışıkta Mete Gazoz’un takım arkadaşı Yasemin Ecem Anagöz yüzümüzü güldürüyor bunca hüzün arasında.
Güzel ve zarif kızımız , gelecek siz gençlerin. Buna çok inanıyorum. Türkiye sizlerle gururlanırken , yüzünüz hep gülsün.
Başarılarınızla bizler de gururlanalım.
Canlı izlediğim bayanlar güreş finalinde Balıkesirli hemşehrim Yasemin Adar 76 kiloda Bronz madalya kazandı.
Maça fırtına gibi başlayan Yasemin Adar maçı tuşla kazanıp , bronz madalyası ile önce Türkiyeyi , sonra da biz Balıkesirli hemşehrilerini sevindirdi.
Bu güzel yürekli genç sporcularımızı yetiştirenleri buradan kutluyorum.
Nice büyük başarılar sizlerin olsun.
Türkiye bugün de yangınlarla boğuşurken , içimiz alev alev yanarken, ormandaki börtü böcek kavrulurken, bizlerin insanlığını yücelten gençlerimiz..En kalbi selamlarla başarılarınızın daim olmasını diliyorum.
Bunca kederin ve yangının üzerine , içimizi buz gibi serinleten delikanlı..
Mete Gazoz.. Çok serinledik çok.. İyi ki Gazoz soyadını almışsınız. Hepimizin aklındasın.. Yüreğindesin..