Sanal alemde geziniyorum.
Bir paylaşım;
“En manyak, serseri, aptal, çirkin, yorgun, bed, yıkılmış, yamulmuş halimle sizlere günaydınlar..”
Bir başka paylaşım;
“Bu gün arılarımın yanındayım, arılar vızıltılarıyla insana huzur veriyor. Kanat çırpışlarına bakıyorum, yaşama sevinciyle pır pır ediyor kanatları. Mutlu oluyorum…”
Diyor zat-ı muhterem. Fotoğrafının altına bu notu düşmüş.
Arı olmak her halimizle, beklenmedik olumsuz durumlardan uzak durmak, kendi işini bilmek ne güzel. Kendi dünyasına, arıları örnek alanlara ne mutlu. Ürettiğinden mutlu, kendiyle ve çevresiyle uyumlu olmak, huzurun kaynağı. Parazitler, virüsler gibi insanı ve insanlığı öldürmeden güzel işler tutmak, aklın ve bilimin yolunda olma asıl olan. Huzurla yaşama tutunmak, erdemlerin en büyüğüdür kanımca. Yaşam beklentilerini düşük, umutlarını yüksek tutarak, dik durabilmek onurdur.
Ünlü Alman avukata, stajyer avukatlar sorarlar;
– Sizin ayağınızın altına onlarca, mevki makam ve fırsatlar sunuldu, neden kabul etmediniz?
Yanıt;
– Eğilip almak gerekirdi..
Bu ikilem karşısında arı düşünceler gezindi zihnimde. Bizim balını tükettiğimiz bu canlılar, binlerce yıldır kendi düzenleri içinde, iş bölümlerine uygun çalışma biçimlerinden hiç ödün vermeden kendi besinlerini, hazırlama uğraşındalar. Geleceği için tutarlı davranışlar sergileyerek, besinlerini saklayacakları, peteği üretirler. Onlarca 5 köşe odacıkları mumdan hazırlayıp, besinlerini toplama ve saklamanın uğraşını verirler.
Bin bir çiçeğe konma sevdaları binlerce yıldır bitmez, tükenmez bir enerji ve bilinçle çalışmalarını sürdürürler. Günlük çalışma alanları 5000 metre içinde gezinerek gün doğumu başlayan çalışmalarını gün batımı peteklerinin korunduğu kovana dönüş yaparlar.
EY DİLENCİ
Sen her gün köşe başlarında, yırtık, pırtık urbanla, kirli ellerinle, avuç açan, sefil insan.
İnan yok farkımız birbirimizden.
Sen tüm yaşamın boyunca dilenecek;
Beklediğin 5 kuruşu vermezse,
Ötekinden isteyeceksin.
Ama ben, tüm yaşamım boyunca, tek bir kez dilendim.
Bir acımasız kalbin sevdası ile alevlendim.
Öylesine boş, öylesine açık kaldı ki elim,
Yemin ettim bir daha dilenmeyeceğim
Victor HUGO
Her insanın; uğurlu bir günü, bir sayısı, taşı, çiçeği, müziği, böceği, inanç sistemi vardır. Duygu, düşünce dünyamız bu minval üzerinden günlere, güncelere sahiptir. Bu duygu, düşünceleri hayata geçirmede önümüzü aydınlatan uğurlarımız, umutlarımızın gerçekleşmesinin önünü açarlar.
Kendi kültürel mirasımızın kaynağına dönelim.
“ATATÜRK DİYOR Kİ;
”Ben manevi miras olarak, hiç bir doğma, hiç bir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum.
Benim manevi mirasım, BİLİM VE AKIL’dır. Benden sonra, beni benimsemek isteyenler bu temel mihver üzerinde ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar. Bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.”
Nerede kalmıştık?
Arı insan, üzerine söyleşiyorduk.
Arılar; bitkinin dikenine, yaprağına, boyuna bosuna… bakmazlar: Bitkinin çiçeğinin rengi, kokusu, poleni ilgilerini çeker. Bin bir çiçekten topladıklarını rastgele yere bırakmazlar. Emeklerinin karşılığını bırakacakları kovanı, çıtayı temiz, kokusuz isterler. Kirli pasaklı istemezler. Önce bu alanı özel kendi ürettikleri(PROPOLİS) bir ürünle alanı temizlerler.
“Nereden biliyorsun? ” derseniz…
Alihikmetpaşa Mahallesi’nde kurulan Salı Pazarı’nda eski borsa karşısında bir arıcı ürünleri deposu önünde; onlarca kovan içi bal çerçevesi gördüm.
Sordum,
-Bunları ne yapıyorsunuz?
– Yakıyoruz
– Olur mu hazır çıta, bir daha kullanılır
-Olmaz amca arı buna uğramaz, kirli çerçeveye bal toplamaz.”
Sonra bu konu ile ilgili kaynakları araştırdım. Karşıma ilginç bilgiler çıktı.
Arı diyerek küçümseyip geçeriz, insan oğlu olarak.
İnsanı ve insanlığı; eşek arılarından, kızılca arıların şerrinden korusun.
ARI İNSAN DEDİĞİM;
Çalışkanlığı, dürüstlüğü, birlik ruhundan, işini bilirlikten, temizliğinden, tatlılığından cefakar, vefalı hoş görülü, engin görüşlü, berrak, net, içi dışı bir, olduğu gibi, göründüğü gibi olan insandan dem vuruyorum.
Tüm arılar balını kendi geleceği ve varlığını devamını sağlamak için üretirken, dağda ki yabani hayvanlar, ayılar balın düşmanıdır. Bunun için arılar, ormanlık alanlarda taş, ağaç kovukları ile yüksek kayalıkların yarıklarını tercih ederler. ‘Ayılar ulaşamasın’ diyerek.
Günümüzde arıcılık bir tarım uğraşı olarak yapılmakta, arı besinleri, üretilerek, petekler hazırlanarak daha çok ürün alma kaygılarıyla üretim çeşitliliği sağlanmaktadır. Balın üretildiği dağ, yayla yüksekliği balın fiyatını belirler.
Arılar üzerine yapılan tüm bilimsel çalışmalara paralel, insanın arı biçimde kalması günümüzün eğitim ve öğretim sorunudur. Hazır lokmacı, miras yedi zihniyetiyle olası değil… * İ D U R A K İ * .
Doğduğuna, uyandığına, uyandırıldığına, kandırıldığına, yoksulluğuna yakınanların, arı duygu ve düşüncede olmaları ve kalmaları kendilerine yararlı olur.
Arı kalınız…