Hiç düzgün işimiz kalmadı mı?..
Hiç siyaset, entrika bulaşmayan bir kurum kalmadı mı?..
Hiç güvenemeyecek miyiz artık hiç kimseye, kuruma?
Geçen haftanın gündemi Kızılay’dı.
Japonya’da 9’luk deprem olduğunda devlet 1 yenlik bağış kampanyası açmıyor; bizde 6,8’lik depremde insanlarımız hayatını kaybederken Kızılay başkanı sanki tetikte bekliyormuş gibi anında twitter’dan “bağışta bulunun” diye sesleniyor.
Tam da aynı günlerde Kızılay’da başkan ve yönetim kurulu ile üst düzey idarecilerin aldığı iddia olunan dudak uçuklatan maaş rakamları kamuoyu gündemine düşüyor, böyle bir ücretin bulunmadığı savunma olarak belirtiliyor, lakin tam da bu arada Kızılay aracı kılınarak yapılan devasa bağış, başka vakfa giden bağış gündem oluyor.
Kızılay’a yapılan bağışların yüzde 100 vergiden düşülmesi gerçeği karşısında buna ne yorum yapılır?
Herkesin aklı var.
Açıklamaya, yorum yapmaya gerek var mı?..
Herkes kör, herkes sersem mi?..
Oysa Kızılay, Türk ulusunun gözünde ve gönlünde çok özel yere sahip olan yardım kuruluşlarının başında gelmiyor mu?..
Orası olsun düzgün kalamaz, böyle sansasyonel işlerle anılmaması sağlanamaz mıydı?..
Şimdi Kızılay dediğinizde de ister istemez akla bir sürü soru işareti gelmeyecek mi?..
Güven kazanmak zordur ama onun yerle bir olması çok kısa sürer.
Şimdi “herkesi kör, herkesi sersem” yapan olayın başka bir tarafından başlayalım.
Oyunun asıl aktörü aslında Başkent Gaz.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre faaliyet gösteren bir anonim şirket…
8 milyon Amerikan Doları bağış yapıyor Kızılay’a…
Bir şirket 8 milyon Amerikan doları bağış yapabiliyor ise, bu şirketin kazancını düşünebiliyor musunuz?..
(Gazı da ucuzlatsalar ya madem; biraz da halkın faydasına!)
Bağış yapan yapar diyelim ama rakamın büyüklüğünü unutmayalım da tuhaflık bundan sonra başlıyor; bağış yapan şirketin yazısına göre Kızılay’da bu 8 milyon USD’lık bağış rakamının sadece 75 bin doları kalıyor; kalanı başka bir vakfa gidiyor, Kızılay ile yurt inşaatı yapımında kullanılmak üzere…
Peki, yurt inşaatını aynı protokol kapsamında Kızılay yapamıyor mu, niye Kızılay’a gelen para başka vakfa aktarılıyor ki?
Ya da şunu sormalı öncelikle…
Madem 8 milyon USD’nin sadece devede kulak misali 75 bin doları Kızılay’da kalacak; o halde şirket neden doğrudan büyük miktarı aktardığı vakfa bağış yapmıyor?..
Neden o vakıf Kızılay’a para aktarmıyor?
Veya hangi vakfa, hangi derneğe ne aktaracaksa aktarsın, ne bağışlayacaksa bağışlasın, ayrı ayrı niye yapmıyor?..
Kızılay’a yapılan bağışın yüzde 100’nün vergiden indirim sağlamasının getirdiği olanak olabilir mi?..
Protokolmüş, bağışçının arzusuymuş…
Şirketin savunmasını yapmak da Kızılay başkanına kaldı öyle mi?..
Her halükarda vicdanları yaralayan bir tablo oldu bu…
Kızılay’da görev yapanlar ve o güzide kurumun itibarını zedeleyenler de elbet bir gün görevlerini bırakacaklar.
Ama keşke milletçe sahip çıktığımız, gururlandığımız, herkesin gönlünde özel bir yeri bulunan Kızılay’da bari böyle olaylar olmasaydı..
Başa dönelim…
Hiç düzgün işimiz kalmadı mı?
Düzgün işleyişimiz?..
Hukuka, vicdana, doğruya bağlı kurum?..
Herkes kör ve sersem mi?..
Bu kadar gariplik normal mi?..