Günlük yaşantımızda alışılagelmiş ve sürekli tekrarladığımız hareketler otomatikleştiği için hangi uzvumuzun neyi nasıl yaptığı konusunda pek kafa yormayız.
Ancak daha önce deneyimlemediğimiz bir hareketle karşılaştığımızda, o harekete odaklanır ve öğrenene kadar tekrarlarız.
Odaklandığımız konu, gösterilen hareketi doğru yapmaktır. Yani o hareketi yapabilmek için geri planda çalışan sistem hakkında yine kafa yormayız. Tıpkı toplumsal olguların nedenselliği ile ilgili kafa yormadığımız gibi.
Ritim kursunda hocamızın; vücut ritmi eğitimine ağırlık vermesinin nedenini ve faydalarını açıklaması üzerine, biz de vücut farkındalığı yani zihninizi o anki deneyiminize odaklanmaya yardımcı olan ve yaşam kalitesini artıran bu konu hakkında bilgi sahibi olduk.
Her şeyden önce bedenimize kulak vermemiz yani ne zaman ve neye ihtiyacı olduğunu anlamamız gerekiyor sağlıklı bir yaşam için. Çünkü farkındalık bedende başlıyor.
Biz grup olarak bu çalışmalar sayesinde hem vücudumuzun nasıl çalıştığının farkına varıyor aynı zamanda da olumlu bir ruh hali ve bakış açısı kazanmamızı sağlayan meditasyon yapmış oluyoruz. Hatta vücut ağrılarına iyi geldiğini de kendi tecrübeme dayanarak söyleyebilirim.
Ayrıca bir taraftan bir ritim aleti çalmanın faydalarını deneyimlerken, üzerine vücut ritmi ile de daha çok eğlendiğimizi ve mutlu olduğumuzu fark ediyoruz. Çünkü özellikle beynin sağ bölgesini çalıştıran bu etkinlik, mutluluk hormonunun salgılanmasını artırıyormuş.
Her ne kadar bizim grup yeni tanışsa da fiziksel, duygusal, psikolojik ve sosyal yönü ile çok yönlü bir kavram olan vücut farkındalığının, özellikle fiziksel performansın ve sağlıklı halin sürdürülmesi üzerine son yıllarda yapılan çalışmalarda kullanımı epeyce yaygınlaşmış.
Latincede akış anlamına gelen ve hayatın ta kendisi olan ritim, sadece müzikte ve dansta değil hayatımızın birçok alanında var olan bir olgu aslında.
Mesela kalbimizin atışı, mevsimlerin geçişi, gece ve gündüzün oluşu gibi hepsinin kendine özgü bir ritmi var. Yani evrende her şey ritim halinde ve “Ritim durduğunda yaşam da biter” diyor bilimsel bilgiler.
Ritim, aynı zamanda uyum ve denge demektir. Bunu da ilk vücut ritmi eğitimi dersimizde her birimizden farklı sesler çıkınca anladık. Tıpkı bozulan bir kalp ritminin diğer organları da etkilemesi ve organlar arasında uyumun bozulmasının vücut sisteminin çalışmasını aksatması gibi.
Dersler ilerledikçe; bedeni dinlendiren ve sakinleştiren ritim çalışmalarının, zihinsel ve ruhsal olarak üzerimizdeki birçok olumlu etkisini daha çok hisseder olduk.
Sosyalleşme, sadece ritimde değil birbirimizle uyum sağlama, özgüven artışı, paylaşma, öfke kontrolü, hayata karşı pozitif bakma gibi etkilerini gördükçe, hayatın ritmini yakalamanın ne kadar önemli olduğunu da fark ettik anlayacağınız.
Alışıldık rutin bir yaşam yerine, zamanı iyi değerlendirmek, değerlendirirken öğrenmek, öğrenirken eğlenmek kısaca sürdürülebilir sağlıklı ve mutlu bir yaşam için, hayatın ritmini yakalamak gerektiğini anlatmaya çalıştım bu haftaki yazımda, dilimin döndüğünce.
“Ülkece her anlamda zor zamanlar yaşıyoruz, nasıl çalıp, eğleneyim?” diyenleriniz olabilir. Ancak bu zor zamanlar hayatı ertelemekle düzelmez.
Nefes alıyorken hakkını vermek gerek hayatın. Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.
Cumhuriyetimize, vatanımıza, milletimize ve değerlerimize sahip çıkmak için hayatın ritmini yakalamak gerek.
Ne demiş Nazım bir aşk şiirinde, “Hayatı Iskalama Lüksün Yok Senin”