Çok sevdiğim, çok yakın bir arkadaşım var..
Kim ; O’na “Nasılsın?..” derse..
O da “Bomba gibiyiz.. Her şey çok güzel” der..
Bazen de “On numara beş yıldız!..” der..
Gününün her dakikasını “muhabbet” ile “şaka” yapmakla “akıl almaz yalanlar uydurup” dalga geçmekle geçirir..
Öyle ki bazen kendi söylediği yalana bile inanır..
Ben de zaman, zaman takılırım..
Çokça da acımasız eleştiririm…
Benimki de fazla da..
-O kadar çok sallıyorsun ki; benim bile başım dönüyor derim…
Baş başa kaldığımızda ;
O da bana der ki;
-Birader ne yapayım..
Oturup karaları mı bağlayayım.. Yok oram ağrıyor, yok buram ağrıyor deyip hem kendimi , hem etrafımı mı üzeyim?..
Makara kukara yapıp, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmadan “bana ne” demeyi kendime düstur edindim..
Bugün varız yarın yokuz işte…
Benimki hayatla dalga geçmek ise dalga geçiyorum işte..
O bir kanser hastasıydı..
Yıllarca mücadele etti!..
Kim bilir içinde ne fırtınalar koptu..
Yılmadı, direndi, kafa tuttu..
Sonunda kanıksadı .. dalga geçti..
“O kim be!.. Ben at eti yedim..
Bana bi şey olmaz..”dedi..
İnançlı da olduğu için ..
-Boşverrr.. Allah’ın dediği olur dedi..
Hayata bakış açısını gördünüz..
Böyle yapa, yapa..
Benim arkadaşım o illeti yendi…
İyi mi..
Şimdi..
Mutlu mu mutlu..
Sağlıklı mı sağlıklı..
Onun deyimi ile “Bomba gibi..”
***
Babam..
Şunun şurasında daha birkaç gün önce kaybettim..
Allah rahmetini esirgemesin..
Hayata hep pozitif baktı..
Mücadele etmeyi hep ilke edindi..
Mücadeleyi kazanmayı ise hep hedefine koydu..
Her konuda öyleydi..
Kendine bakarkende..
Hep kendi doğrularını yapmaya çalıştı..
Hani Karatay hoca “Tereyağ yiyin, etin yağlısını yiyin “ falan der ya..
Gerçekten yıllarca ve de imkanları nispetinde (yanlış anlaşılmasın) aynen öyle yaptı!..
Yağsız olursa maraza çıkarırdı!..
Lafın gelişi..
“Denizden babam çıksa yerim” denir ya..
Deniz mahsüllerine yatıya giderdi.. Bayılırdı..
O kadar severdi..
Yıllarca bir ayar’ı vardı..Her akşam o ayarı bozmazdı.. Devamsızlığı yoktu!..
Ev’den işe ; işten eve yıllarca yürüyerek gidip geldi..
Erken yatar, erken kalkardı..
Sabahın altısında daktilosunun tuşlarına basarken komşulara “hadi kalkın” derdi..
Başının ağrıdığını bilmem..
Midesinin ağrıdığını, ekşidiğini, yandığını bilmem
Çok “Doktor arkadaşı” vardı muayene için gittiğini bilmem..
İlaç kullandığını bilmem..
Aspirin bile içmedi!..
Taaaa ki..
Diş Hekimi bacanağım, sevgili kardeşim Tuna Çay “Gel abi.. Şu dişlerini yapalım da rahat,rahat fındık kır” deyinceye kadar..
Doktor yüzü görmedi!..
Onunki de bir yaşam tarzıydı..
Son dönemleri yaşlılığa bağlıydı..
Ne mutlu ki..
95 yıl..
Dolu dolu yaşadı..
Hemde “bomba” gibi!..
***
İşte size..
Çok yakınımdan, canımdan..
İki örnek verdim..
Hayat güzel..
Yaşamayı “güzel yaşamayı” bilin..
Gerisi hikaye..
Hoşça kalın..
1 Yorum
- Yorumların Sıralanışı
- Yeniden Eskiye
- Eskiden Yeniye
Yazında geçen ağabeyim bizlere öyle bir model oldu ki en sıkıntı lı günlerimi atlattım şükürler olsun… iyiki seni tanımışım takara tukara abi…
Reşit amcada bize disiplinli çalışmanın ve sabrın yaşam şifrelerini vermişti mekanın cennet olsun….