Hayat, hayatımız…
Sizin için ne ifade ettiğini tek bir kelime ile ifade etseniz o kelime ne olurdu.
Pandemi döneminde sorulsa en çok söylenen kelime sanırım “sağlık” olurdu.
Şimdi ne olurdu.
Hayatın anlamını tek bir kelimeye sığdırmak isteseniz o kelime ne olurdu?
…
Tek kelimeye sığdırmak zor ise iki kelime ile üç kelime ile ifade edelim desek, sıralayacağınız kelimeler neler olurdu?
…
Şu bir gerçek ki soruların cevabı yaşa, çevreye, yaşadığınız coğrafyaya, bulunduğunuz statüye, yaşadığınız deneyimlere göre değişiklik gösterecektir.
Elimizde bir tane hayatımız var. Bir defa yaşayacağız. Kaçırdığımızı geri dönüp alma şansımız yok. Gelen zamanın ne getireceğini ön göremeyiz.
Bu durumda geçmişi ve gelecek olanı değiştirmek elimizde değil. Çevremiz, iş hayatımız, arkadaşlarımızın olumlu ve olumsuz eleştirilerini de değiştirmek elimizde değil.
Tüm bunların yanında kendimiz değiştirmek elimizde olan en güçlü koz.
Hayatımızın tamamı bizim aldığımız kararlar ve onların sonuçlarına göre aldığımız yeni kararlar ve yaşadığımız yeni durumlar aslında…
Bu durumda hayatımıza bir anlam katarsak, yaşamaya değer anlamlı bütünlükler oluşturursak yaşam daha kolay olabilir mi?
Hepimiz için tek bir hayat olmasına rağmen hepimiz için anlamı tek bir kelime değil. O zaman öncelikle hayatımızı anlamını keşfetmek gerekiyor. Bunu yapabilmek için ise ARİSTOTELES’in söylediği gibi “tüm bilgelik kendini bilmek ile başlıyor.”
Biz büyükler bir hayat telaşındayız ve çocuklarımız için neyin doğru olduğuna karar verme konusunda çok istekliyiz. Bu isteğimiz belki de hayatları için önemli olduğunu düşündüğümüz birçok unsuru kaçıracaklarından duyduğumuz korkudan kaynaklanıyor. Çocuklarımızın fırsatları kaçırmalarından, hayat standartlarını yakalayamamalarından, başarısız olmalarından, yanlış yapmalarından …
Aynı güneş fideyi ağaç, ham meyveyi olgunlaştırıp gülü gül yapıp emsalsiz bir koku verirken, aynı güneş ölüyü leş yapıp yine benzeri olmayan bir koku verebiliyor. Bu yüzden uygulanan her yöntem her bireyde aynı etkiyi yaratmayacaktır. Etkinin olabilmesi için etki sağlayacağınız bireyi iyi tanımalı tamamen objektif davranmalısınız. Bireyin de kendini tanıyacağı fırsatlar vermelisiniz.
Hayatını nasıl devam ettirmek istiyor.
Hayatta ne yapmak istiyor? Her bireyin kendi karakterine, becerisine ve duygularına göre cevabı olan bir sorudur. Birey bu anlamı bulduysa ya da karar verdiyse işte o zaman yaşam başlıyor aslında.
Birey hayatına, yaşamaya bir anlam vermediyse, karar yoktur. Karar yok ise eylem yoktur. Eylem yok ise gelecek bir başarı yoktur. Çaba yoktur, emek yoktur, neşe yoktur, arayış yoktur…
Böyle bir durumda refleks olarak hayat devam eder. Arkadaşım yapıyor ben de yapayım, onda var bende de olsun gibi…
Hayatına bir anlam kattıysa, değer verdiği bir durum var ise o zaman yukarıda yok dediğimiz her şey hayatına yavaş yavaş dahil oluyor.
Burada şunu demek istemiyoruz. Çocuklarınıza karışmayın hayatlarını bulsunlar kendilerini bulsunlar değil demek istediğimiz. Nörobilim uzmanlarına göre karar verme mekanizmamız yirmili yaşlarda gelişimini tamamlıyor. Bu yaşa kadar, doğumdan yirmili yaşlara kadar çoktan aza doğru her defasında sorumluluk duygusunu verdiğimiz bir davranış doğrusu oluşturmalıyız. Sorumluluk duygusu farkındalık sağlayarak devam etmelidir. Birey yaşının ilerlemesi ile sorumluluğunun arttığını far etmelidir. İşte tam bu nokta da dersine çalışsın ben çocuğumun şu sorumluluğu yapıvereyim düşüncesi ve eyleme iyi sonuçlar oluşturmaz.
Farkındalık bizi en çok geliştiren zihinsel süreçtir. Yaşamak istediği anlamın farkında olan beyin çaba sarfeder. Dayanıklılık gösterir.
Başarı dediğimiz durum ne olursa olsun (akademik, fiziksel, sanatsal, maddi…) dayanıklılık sürecinin bir ödülüdür. Beyninizin işlemesi ve pes etmemesi için duygularınızın bu sürece dayanması gerekmektedir. Biz buna duygusal dayanıklılık diyoruz. Duygusal dayanıklılık göstermemiz için de bize anlamlı ve uğrunda çaba sarf etmekten mutlu olacağımız bir anlam gerektiği çok nettir.
Başarı elde etmek için hayata anlamlandırmaya, anlamı şekillendirmek için duygusal dayanıklılığa, duygusal dayanıklılık için de ritüellere ihtiyaç vardır. Beyin ritüelleri sever. Ritüeller alışkanlıkları oluşturur. Ritüellerimiz yaşamak istediğimiz anlama hizmet edecek türde olmalıdır.
Yaşadığımız dünya için farkındalığınızın yüksek olduğu anlamlı hayatlara…
Müzik önerisi: https://youtu.be/u99f9RAvwu4?list=PLfu1Sk5_gDVo9RrQEFw7cpgdNmSyke-Q8
Yaşarken çocuklarımızı odalarına kapatmadan farkındalıklarla ve sorumluluklarının bilinciyle büyütme isteği taşıyan herkesin okuması dileklerimle.Tesekkurler Döndü Öğretmenim.