“Turfanda” derdik hatırlar mısınız?.
Mevsimin başında “ilk yetişen sebze ve meyvedir” turfanda..
Şimdikiler bilmez..
Sorun bakın..
Cevap “Ne bilem ben..”
Kabak, domates, biber, erik, şeftali, karpuz ve diğerleri..
Zamanında yetişir ve biter..
Birkaç ay pazarda veya manavda tezgahta kalır..
Lezzeti harika..Tadı damakta..
Kavun..Affedersiniz..At arabası ile alırdık.. Divanların altı mis gibi kavun kokardı..
Bu ürünlerin hiçbiri bozulmaz,kolay kolay çürümez, bugün olduğu gibi “lök” diye oturmazdı!..
Salatalık, angurya sokakta arabalarda soyulup satılır; çatır çatır meyve gibi yenirdi..
Tereyağ; köylüler bakır kalaylı kaplarda pazara getirirler, kaşıkla şekil verir üzerine de çörek otu serpiştirir satarlardı..
Mis gibi süt kokardı!..
Şimdi patateslisine ver parayı..
Yoğurdu bakraçlara çalarlar, üzerinde de bir parmak kaymak,bıçakla kes!..
Kelle peynirler.. Gözünden resmen yağ akar,bıçakla kesip kağıda koyarlar , kağıttan yağ süzülür!..
Zeytinyağ ; altın sarısı renginde..
Zeytin kokusunu hemen alırsınız,
Kır ekmeği ban,ban ye!..
Her şey doğal..Her şey zamanında..
Dalından pazarda,manavda,masanda..
İnsanlar doğal beslenirlerdi..
Hastalık mastalık yok..
Varsa.. Verem vardı.. İnce hastalık derlerdi.
Tifo, grip mırip..Başka yok!..
Bugün..
Bütün sebze ve meyveler 365 gün tezgahta..
Hormonlu,arılı, ilaçlı,vitaminli,kükürtlü,mumlu..
Ne ararsan var
Aralık ayında canın mı çekti?..
Domates,biberli menemen hazır!..
Ocak’ta hıyar,Şubat’ta kabak..
İstediğinin tadına bak!..
Beslenme böyle olunca
Sağlıkta da çağ atladık..
İnsanlar hastanelerde randevulu sırada…
Verem biteli yıllar oldu!..
Şimdi kanserin elli çeşidi kuyrukta..
Doktorlar hastaya yetişemez oldu,eczanelerde ilaç bulunmaz oldu!..
İlaca göre hastalık bile icat oldu.
E..Ne oldu da böyle oldu?..
Tarım ülkesiyken , her şey zamanında, mevsiminde yetişip herkese yeterken ,Anamur’dan muz yerken,
Konya ovasından buğday elerken,
Şeftaliyi Bursa’dan isterken,
Eti Göbel’den beklerken;
Muzu Jamaika’dan, şeftaliyi Şili’den,
Buğdayı Rusya’dan, Litvanya dan,
Eti Bosna’dan, patatesi Irak’tan neden alır hale geldik?..
Yakın zamanda soğan bile ithal ettik!.,
Bakın TÜİK raporlarına,bakın Ziraat Odaları Birliği’nin raporlarına.. Okuyun.. Bir “tık” kadar yakın..
Nelerle karşılaşacaksınız!..
İmamoğlu yerine oturdu..
Versene,versene muhabbeti bitti..
Gelelim madalyonun öbür yüzüne..
Şimdi gerçekle yüzleşme zamanıdır.
Sosyal medyada makara yapmak, algı operasyonları yapmak,sahibinin sesi gazete ve televizyonlardan tek taraflı haber vermek/dinlemek gerçeklerin üzerini örtmeye yetmiyor arkadaşlar..
Araştırın, inceleyin, sorun, sorgulayın lütfen..
“Kimin eli kimin cebinde ” programlarına ayırdığınız zamanın yarısını araştırmaya,doğru bilgiye ulaşmaya ayırın..
Bakın esas o zaman her şey güzel olacak!.
Bugün..El an..Halen..
Ne derseniz deyin..
Türkiye ; buğday üretiminin yüzde 25’ini ithal eder haldedir.
Kırmızı tt ithalatının artış oranı yüzde 233’dür.
Türkiye;126 yabancı ülkeden 135 ayrı kalem sebze ve meyve ithal etmektedir!..
Demir-Çelik ürünlerinde ithalat oranı yüzde 38’dir..
“Kendi kendini doyuran ülke “diye bildiğimiz Türkiyemiz;
kendi “kendini duyuramaz”haldedir.
Çarşı pazar fiyatlarının artışının sebebi budur.
Ekonominin lokomotifi denilen inşaat sektörü şapa oturmuş haldedir.
“Su basmanları “ suyun altındadır.
Alışverişte yaprak kımıldamamasının sebebi budur.
Enflasyon almış başını gitmiştir.
Rakamlar manipule edilse bile “macun tüpten çıkmıştır”..
Mart; Şubat’dan güzel olacak, Nisan Mart’tan daha güzel olacak hayalleri “yalan” olmuştur.
Turfanda,organik morganik derken her şey , çok şey ithal, sentetik, çakma, sahte olmuştur.
Geçen yıl bu aylarda yapılan market alışverişi ile aynı kalem malların bugün alımı arasındaki fark yüzde 120’dir…
“Hayaller Paris; gerçekler Somali” dedikleri bu mudur yoksa…
Hoşçakalın..