Haset; çekememezlik, kıskançlık…
Fesat; arabozuculuk demek.
Haset ile fesatı al yan yana..
İşte sana Balıkesir.
Gerçi tek Balıkesir de değil; ülkeye veya dünyaya bile uyarlayabilirsiniz…
Delinin biri kuyuya bir taş atmış, bin akıllı çıkaramamış.
Trump misal..
Bir tweet atıyor, dünya karışıyor, bir tweet daha atıyor bir gün sonra, bir öncekinin tam tersi..
Dünya düzelmiyor ama!
Haset ve fesat muhteşem ikilidir.
Yan yana geldiklerinde can sıkmaktan öte kara bulut gibi çöker hayatın üzerine..
Balıkesir haset ve fesat açısından ülke birinciliğine adaydır.
Suyundan mı, toprağından mı, havasından mı…
Balıkesir kadar dedikodunun çok olduğu, bire bin katıldığı, özel hayatların allak bullak edildiği, iş hayatlarının bozulduğu, ortaklıkların sona erdiği bir başka şehir görmedik.
Tabelada büyükşehir yazsa da fikri manada “büyük şehir” olamamamızın mı sonucu?
Bilmiyoruz.
Ama bildiğimiz tek şey var.
Dedikodusu, hasetliği, fesatlığı çok olan bir iliz.
Neden?..
Normal şartlarda, hayatın olağan koşullarında “normal” kabul edilmesi gereken, gülüp geçmemiz gereken her şey şehr-i Balıkesir’de yumak olup büyüyor.
Kulaktan kulağa fısıldasa çocuklar, yine sonunda bir kelime de olsa tutar doğrusu…
Ama burada tutan hiçbir şey yok.
Fol yok yumurta yok.
Yanan keten helva çok.
Düşünsenize, neden Balıkesir’de çok ortaklı işletmeler süreklilik sağlayamıyor?
Neden pek çok şirkette ana unsur olan işin başındaki zat, iş hayatından çekilince pek çok şirket kendisiyle iç savaşa giriyor?
Neden insanlarımız pastanede, kahvede bile dedikoduyu muhabbetin birinci unsuru yapıyor?
Neden siyasetin bir numaralı konusu dedikodu?
Parti içi oyunlar.
Neden insanlar siyasete böylesine uzak?
Dedikodu, haset ve fesatın etkisiyle mi?..
Normal şartlarda, hayatın olağan akışında, dostunuz örneğin bir araç aldı; ne dersiniz gerçekten dostsanız?
“Hayırlı olsun; Allah kazasız belasız sürüş versin” di mi?
İyi dilektir bu.
Ama bizde bu iyi dileğin arkasından hemen şu cümleler de gelir arka planda:
“Ya anasını, nasıl almış, nerden bulmuş?..”
Yılmaz Özdil, bir yazısını şöyle bitirmişti, hiç unutmayız:
“Türkiye’de sadece namuslu insanların namusuyla para kazanması suçtur.
Alın terinle çalış, ev al, otomobil al, arkandan dedikodunu yaparlar.
Yolsuzlukla servet yap, kaynağını merak eden olmaz”
Balıkesir, işte bu tespitin, iddia ediyoruz tam da zirvesinde…
Kazanı hep kaynayan kent.
Dostluklarda(!), iş hayatında, siyasette, sporda…
İşi gücü bırakınca çeneye mi vuruyor ne dersiniz?
Haset ile fesat, ne de çok seviyorlar Balıkesir’i.