10 Ağustos 2021 Salı günü Altıeylül Belediyesi sınırları içinde bir kültür merkezi açıldı: HASAN CAN KÜLTÜR MERKEZİ.
Üç yıl önce bitmesi planlanan bu merkez bu ay bir törenle açılmış. Tesis 12.500.000 TL’ye mal olmuş. Bu paranın iki milyon lirasını İstanbul Ümraniye Belediyesi vermiş. Kültür Bakanlığı 2.100.000 TL vermiş, 2.400.000 TL daha verecekmiş; yani toplamda Kültür Bakanlığının katkısı 4.500.000 TL olacakmış. Demek ki geriye kalan 6.000.000 TL de biz Altıeylül halkının vergileriyle karşılanmış.
Bir Altıeylüllü olarak merakımı çeken ilk şey, kültür merkezine neden Hasan Can adının verildiği.
Türkiye çapında tanınmış bir yazar mı?
Birçok kitabı olan bir şair mi?
Bilimsel yapıtlara imza atan bir bilim insanı mı?
Önemli yapıtları dilimize kazandıran bir çevirmen mi?
Uluslararası alanda tanınmış bir ressam mı?
Uluslararası konserlerin aranan bir piyano virtüözü mü?
Bizim, adını duymadığımız bir heykeltıraş mı?
Cannes’da Türkiye’ye ödüller kazandıran bir yönetmen mi?
Halil İnalcık gibi efsane bir tarihçi mi?
Evet kim bu Hasan Can ki, koskoca bir kültür merkezine adı veriliyor?
Bu isim verilirken bir kamuoyu yoklaması yapılmadı, bir ankete başvurulmadı. Büyük bir olasılıkla belediyedeki bazı kişi ya da kişiler bu adı uygun gördüler.
Biraz araştırınca gördük ki daha önceki Altıeylül Belediye Başkanı Zekai Kafaoğlu, Hasan Can’a söz vermiş, senin adını koyacağız diye. Şimdiki başkan Hasan Avcı da “Devlette devamlılık esastır.” düsturu gereğince Hasan Can adını uygun görmüş. Hasan Avcı şöyle de bir açıklama yapmış: “Bazı vatandaşlarımız benim soy ismim ile Hasan Can’ın ismini karıştırıyor. Bunu da söylemiş olalım.” Gerçekten “Avcı” sözcüğü ile “Hasan Can” adını karıştırmayacak kimse yoktur. O kadar benziyor.
Hasan Can kimdir diye Google’a baktık. 1953’te Balıkesir’de doğan bir hemşehrimiz. İslam Enstitüsü (büyük olasılıkla önce imam-hatip) mezunu. Ticarete atılmış, Refah Partisi Ümraniye İlçe Başkanlığı yapmış, AKP İstanbul Teşkilatında çalışmış ve Ak Partiden Ümraniye belediye başkanı seçilmiş.
Google’da, yazdığı şiirlerle, romanlarla, öykülerle; yaptığı çevirilerle; besteleriyle, konserleriyle, bilimsel araştırmalarıyla ilgili bir bilgi yok maalesef. Tek özelliği, Ümraniye halkının vergilerinin 2 milyon lirasının Altıeylül Kültür Merkezine aktarılmasında etkili olması.
Oysa Altıeylülde gereksiz taş döşemelere, panolardaki fotoğraflara, kişilere tahsis edilen araçlara ödenen vergilerimizin küçük bir bölümüyle bu merkez yapılabilirdi. Adını da en kötü olasılıkla Altıeylül Kültür Merkezi koyardık.
Eğer müteahhit bu binayı düzgün yaptıysa yüzlerce yıl sonra da burayı gören gelecek nesiller soracak “Kim bu Hasan Can?” diye. “Sanatçı mı, yapının tüm parasını son kuruşuna kadar cebinden ödeyen bir sanatsever mi?” diye.
Her Balıkesirli Ece Amca’yı ve onun Balıkesir’de kendi cebinden on küsur okul yaptırdığını bilir.
Halil İnalcık’ı biliriz; dünyanın tanıdığı, saygı gösterdiği ünlü tarihçiyi.
“Ben Gönen’de doğdum.” diyen Ömer Seyfettin’i biliriz.
Kuyucaklı Yusuf’ta, İçimizdeki Şeytan’da, öykü ve şiirlerinde Balıkesir ve çevresini anlatan Sabahattin Ali’yi biliriz.
Besteci Yusuf Nalkesen’i biliriz.
Şair, yazar Attila İlhan’ı biliriz.
1961’de Balıkesir NEE’yi bitiren yazar Ümit Kaftancıoğlu’nu biliriz.
Şair ilhan Berk’i, yazar Kemal Demiray’ı, şair Mustafa Sütüven’i biliriz.
Ünlü ressam Devrim Erbil’i biliriz.
Ve bunlar gibi, Balıkesir’de doğmuş, büyümüş, yaşamış, okumuş birçok sanatçıyı, bilim ve eğitim insanını sayabiliriz.
Ama bütün bu değerlerimizin toplamı bir Hasan Can etmiyor.
Oysa kültür merkezlerine siyasetçilerin değil sanatçıların adı verilmeli. Altıeylülde halkın oylarıyla bir isim verilecek olsaydı, kaç kişi “Hasan Can olsun!” diye çırpınırdı?
Sanıyorum merkeze adı verilen bu kişi en kısa sürede ilgili mercilere başvurarak kendisinin sanatla bir ilişkisi olmadığını, kendi cebinden bir kuruş ödemediği bu tesisten adının silinmesini talep edecektir.
(Not: Yukarıdaki bilgi ve iddialarda bir yanlışlık olduğunu düşünen olursa düzeltmeye ve özür dilemeye hazırım.)
