Bugün 3 Mart 2024. Halifeliğin kaldırılmasının 100. yılı. Bundan dolayı bu haftaki sohbet konumuz halifelik üzerine olacaktır. Önce tarihsel süreçten başlayalım.
İnsanlık yerleşik hayata geçtikten sonra kentler kurmuşlardır. Kentleri ise krallar yönetmiştir. Bu kentleri veya devletleri yöneten krallar aynı zamanda inandıkları dinin en büyük din adamı olmuştur. Bu tür krallara “Rahip Kral” adı verilir. Firavun , Nemrut , Babil kralları v.d. böyle krallardır. Roma imparatorluğundaki imparatorlar da rahip krallık yapmışlardır.
610 yılında aldığı ilk vahiy ile İslamiyet’i tebliğ etmeye başlayan Hz. Muhammed 622 yılına kadar Mekke’de sadece peygamberlik yapmıştır. Kendisine inananları Mekke yöneticilerinin şerrinden korumaya çalışmıştır.Bir ara Müslümanlar baskılardan korunmak için Habeşiştan’a gitmişlerdir. 622 yılında Müslümanlar ve Hz.Muhammed Medine’ye göçmüştür. Medine’de kendisine rakip yoktur. Medine’de kısa bir süre içinde Arap milli devleti kurulmuştur. Bu devletin dini İslamiyet olmuştur. Dolayısı ile İslamiyet 10 yıl başka yönetenlerin kontrolünde bir din iken Medine’de devlet dini haline gelmiştir. Hz.Muhammed Mekke’de sadece peygamber iken Medine’de peygamberliğinin yanında devlet başkanlığını da yüklenmiştir.
Hz.Muhammed Hakka yürüdükten sonra devlet başkanlığı için tartışmalar olmuş ve Hz. Ömer’in çalışmaları ile Hz.Ebubekir halife seçilmiştir. Halifelik, Hz.Muhammed’in hem devlet başkanlığı hem de en yüksek din adamlığı makamı olmuştur. Fakat İslamiyet bu dönemde çeşitli tartışmalara maruz kalmıştır. Hz. Ali ve taraftarları en yüksek din adamı makamını Hz.Muhammed’in soyuna vermişlerdir. Buna göre halife seçilen kişi sadece devlet başkanıdır. Dini temsil etmemektedir. Dört halife dönemi bu tartışmalarla geçmiştir.
Muaviye’nin Hz.Ali’yi bertaraf etmesinden sonra bu ikilem yoğunlaşmıştır. Halifeliği ise Muaviye saltanat haline getirmiştir. Emevilerin 750 yılında yıkılmasından sonra Abbasiler kurulmuş ve devlet başkanlığı olan halifelik Abbasilere geçmiştir.1040 yılında kurulan Selçuklu Devleti siyasi üstünlüğü eline almıştır. Böylece halifeye sadece din işleri kalmıştır. Bu durum laik biryapıdır.1258 yılında Moğol hakanı Hülagu Bağdat’ı fethetmiş ve Abbasi halifesini öldürmüştür. Bu olaydan sonra Abbasi halifesi Mısır’a Memlüklere sığınmıştır. Burada halifenin din işlerinden başka işi yoktur. Devlet yönetimine katılamaktadır.
1517 yılında Osmanlı İmparatorluğu Mısır’ı fethedince Yavuz Sultan Selim halifeliği İstanbul’a getirmiştir. Fakat 1774 yılındaki Küçükkaynarca antlaşmasına kadar hiçbir Osmanlı padişahı halifeliğini ileri sürmemiştir. Din işleri Şeyhülislam tarafından yönetilmiştir. Onlarda fetvalarını padişahın isteğine göre vermişlerdir.
1774 yılında yapılan antlaşmada Rusya Ortodoks Hristiyanların hakkı için Osmanlı imparatorluğunun iç işlerine karışınca Osmanlı padişahı da halifeliğini ileri sürerek Rusya’nın iç işlerine karışmıştır. Halifeliğin ikinci devreye girmesi 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’na girmesi sırasında olmuştur. Padişah Mehmet Reşat cihat ilan etmiş ama İslam dünyasında bir karşılık bulmamıştır. Savaş sonunda Osmanlı yenilmiş ve Mondros ateşkes antlaşması ile teslim olmuştur. Ardından Anadolu itilaf devletleri tarafından işgale uğramaya başlamıştır. Mustafa Kemal Samsun’a çıkarak Kurtuluş savaşını başlatırken bu savaşa en büyük engel dini kullanarak halifeliğini ileri süren Vahdettin olmuştur.
İstanbul 1920 yılında İngilizler tarafından resmen işgal edilmiştir. Padişah bu işgale direnmemiştir. Kurtuluş savaşı kazanıldıktan sonra Lozan görüşmeleri için İstanbul hükümeti de davet edilince durum nazikleşmiş ve 1 Kasım 1922 tarihinde saltanat ile halifelik ayrılmış ve saltanat kaldırılmıştır. Halife olarak Abdülmecit seçilmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra devlet yeni yapılanmaya başlamıştır. Bu yeni yapılanmada hükmü olmayan halifeliğe yer yoktur. Devlet laik bir yapıda örgütlenmektedir.
3 Mart 1924 tarihinde önce Şeriye ve Evkaf Vekaleti ile Erkanı Harbiye Umumiye Vekaleti kaldırılmıştır. Şeriye vekaleti yerine Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuş ve başkan olarak Rıfat Börekçi atanmıştır. Erkanı Harbiye Umumiye Vekaleti yerine de Genelkurmay Başkanlığı kurulmuştur.
Bu arada medreseler ve azınlık okulları kapatılmış ve tüm eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. Buna Öğretim Birliği Yasası denir. Bunlardan sonra halifelik kaldırılmış ve Abdülmecit’in yurt dışına çıkması istenmiştir. Abdülmecit ailesi ile İsviçre’ye gitmiştir. Böylece devletin laikleşmesi önündeki en büyük engel kaldırılmıştır.
Halifeliğin kaldırılmasından sonra Mekke Şerifi Hüseyin kendisini halife ilan etmiş ama kimse tanımamıştır. Daha sonra başka halifelik girişimleri daha olmuş ama karşılık bulmamıştır. Laikliğe göre, din birey ile Tanrı arasındadır. Tanrının yeri insanın vicdanıdır. Aracıya gerek yoktur.
Halifeliğin kaldırılmasından bir asır sonra maalesef ülkemizde yeniden halifelik istekleri dile getirilmektedir. İslam dünyası gene bir birlik içinde değildir. İslam devletleri içinde Türkiye’yi takip edenler gelişmişler takip etmeyenler ise geri kalmışlardır. Bugün Suudi Arabistan’da laik sisteme doğru yönelmiştir. Saygılar.
3 Mart 2024
Sinan Kahyaoğlu