Son dakika..
Türkiye ; İstanbul sözleşmesinden ayrıldı.
Peki neydi bu sözleşme?..
“Kadın’a yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyinin sözleşmesi” dir.
Kötü bir şey mi?..
Kadına yönelik şiddetin önlenmesine imza koymak neden kötü olsun ki..
46 ülkeyle beraber biz de imzaladık!..
Ne zaman?..
11 Mayıs 2011’de hem de..
Bundan on yıl önce..
Nerede imzaladık sözleşmeyi?.
Hemen her gün bir kadın cinayetine,
bir aile içi şiddete tanık olduğumuz ülkemizde..
İstanbul’da imzaladık..
Onun içinde adına “İstanbul Sözleşmesi” denildi..
İmza atan 46 ülke “kadına şiddet” konusundaki Avrupa Konseyi sözleşmesini “İstanbul Sözleşmesi” diye bildi..
Sonra ne oldu?.
46 ülkenin 11’i sözleşmeyi imzalamasına rağmen yürürlüğe sokmadı…
Kalan 32 ülke başta Türkiye olmak üzere sözleşmeyi yürürlüğe koydu.
24 Kasım 2011’de TBMM deki tüm partilerin ortak oyu ile kabul edildi.
Peki amacı neydi bu sözleşmenin?..
* Kadınları her türlü şiddetten korumak;
Aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak..
* Kadına yönelik her türlü ayrımcılığın kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınların güçlendirilmesi dahil kadın erkek arasındaki temel eşitliği sağlamak..
* Kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet mağdurlarına yönelik kapsamlı bir çerçeve oluşturup politikalar geliştirmek..
* Uluslararası işbirliğini teşvik etmek..
* Şiddeti ortadan kaldırmak için bütüncül bir yaklaşımı benimsemek amacıyla etkili işbirliğini ve kuruluşlara kolluk kuvvetlerine yardım ve destek sağlamak..
Ne var bunda?..
Her şey apaçık yazılmış!..
Öznesi KADIN’A ŞİDDET’İN ÖNLENMESİ!..
Bu kadar kapsamlı sözleşmeye rağmen ne yapıldı Türkiye’de?..
Elle tutulur gözle görülür bir şey yapılmadı.
Peki neden bu sözleşme tek taraflı olarak feshedildi?..
Bunun bana göre tek bir izahı var.
O da LGBT’dir…
Hükümet ve bir takım İslami guruplar tarafından…
“Batı kültürünün zorlaması bir düzenleme olarak görülen bu sözleşmenin değerlerimize uymadığı ve bu gerekçeyle feshedildiği”…
Ayan beyan ortadadır.
Nedir LGBT?..
Kısa öz anlamı itibariyle,o dört harfin açılımı “Gay topluluğunun” temsilidir!..
Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans sözcüklerinin baş harflerinden oluşur!..
Dava şudur!..
“İstanbul sözleşmesindeki kadına yönelik şiddetin önlenmesi kapsamı ile Gay bireyler aynı haklara sahip değildir!..
Kadına şiddeti önleyelim derken LGBT’yi meşrulaştırmış oluruz!..
Bizde imzamızı çekeriz!..”
İşte asli gerekçe ve kavganın nedeni budur!..
Buraya kadar tamam mı?..
Ana hatlarıyla , kısa ve net olarak evet!..
Şimdi..
Cinsel farklılık, yönelim, eğilim, tercih adına ne dersek diyelim..
Dünya kurulduğundan beri var mı?..
Var..
Kadın, erkek tanımının dışında “farkındalığının farkında” olan böyle bireyler ve oluşan bir topluluk var mı?..
Var..
Toplumumuzun içinde böyle bireyler var mı?..
Var..
Sanatçılar var mı?..
Var..
O sanatçıları hayran, hayran izliyor musunuz?.
İzliyorsunuz!..
Yazarlar var mı?..
Var!..
Üniversitede sıra arkadaşınız var mı?..
Var..
Yolda yürürken , AVM’de, cafede, çarşıda, pazarda karşılaşıyor muyuz,aramızda varlar mı?..
Varlar..
Dokuzuncu galaksiden gelen bir varlığı anlatmıyorum.
İNSAN, İNSAN…
Peki ne yapacağız?..
Yaka paça tutup 8.kattan aşağı mı atacağız?..
Malum küfür ile aşağılayacak mıyız?..
Dışlayıp, toplumdan soyutlayıp ezecek miyiz?..
Öldürecek miyiz?..
Hadi bir düşünün..
Size “Anneciğim” diyen..
Size “Babacığım” diyen..
Kendi iç dünyasında fırtınalar kopan..
Sizinle paylaşamayan..
İçine kapanan..
Sizin bir türlü anlamadığınız..
Anlamak istemediğiniz..
Evladınızın “cinsel tercihinin”
böyle olduğunu düşünün..
***
Hadi düşünün!..
Bir daha düşünün!..