Mayıs ayı, ülkemizin içinde bulunduğu coğrafi kuşakta, ilkbaharın kendini, en can alıcı güzellikte ifade ettiği, yaz mevsimini kucaklayan bir zaman dilimidir.
Tanyeri ağarmadan önce, gecenin en karanlık zamanıdır. Bu durumu başka cümle ile ifade edersek; GECENİN EN KARANLIK ZAMANI, AYDINLIĞA EN YAKIN ZAMANDIR.
Krallıkların, imparatorlukların sonunu sıcak ve soğuk savaşlar belirler. “Sonsuzluk” diye bir kavram yoktur. Toplumların yaşamında, sonsuza dek hükmünü sürdüren; ne bir ulu kişi, ne bir ulu devlet, ne bir ulu krallık ve imparatorluk sonsuza dek insanlığa hükmetmiştir.
Güneş sisteminde; her gezegen, kendi yörüngesinde ve kendi çekim gücü oranında bu gezegende yer alır. Evrende başka gezegen sistemlerinin olabileceğini düşünmeliyiz. Bulutsuz gecelerde gökyüzüne yüzümüzü çevirdiğimizde, sonsuz yıldız kümelerini gözümüzle görebiliriz. Ama onlara ulaşıp onlara hükmedemeyiz. Bu yıldızlara, “bu gece, dünyaya ışığını ve yansımalarını gönderme” diyerek; onlara hükmetme şansımız yok.
Biz insanlarda yeryüzünün birer yıldızları gibiyiz. Hangi insanın, ne zaman, nerede, hangi anneden ne zaman geleceğine, hangi renkte dünyaya geleceğine insanın kendisinin karar vermesi olası değildir.
Her insan, her toplum, her ülke kendi kaderini kendisinin belirleme hakkı vardır. Her hakkın varlığı, her hakkın yerinde ve zamanında kullanılması anlamlıdır. Her aklımıza geldiğinde, her hakkımızı kullanma, hakkımız yoktur. Her bankadan kredi alma hakkımız var. Bu demek değildir ki, her bankanın kapısına dayandığımızda bu banka bize kredi verecektir. Sen borç alma hakkını istediğin zaman istediğiniz yerde kullanamazsınız.
Evlenme hakkın var, ama; her kız seninle evlenmez. Yıkanma hakkın var ama her suyla banyo yapılmaz gibi…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kuruluş dönemindeki insan nüfusu, tüm Türkiye coğrafyasında; 13 MİLYON küsurdur. Kurtuluş ve Kuruluş döneminde bizzat çalışanların nüfusa oranı bir, iki milyon olduğu düşünüldüğünde, şimdi kendimizi yeniden sorgulamamız gerekir. Nüfusu 81 milyonu aşan ülkemizin sınırları, yer altı ve yer üstü zenginlikleri, emperyalist dediğimiz (Dünya egemen güçleri ) sömürgenlerin ve kemirgenlerin tehditleri altındadır.
Bu bağlamda; Cumhuriyeti kuran, kollayan her türlü gücün karşısına; Cumhuriyeti kuran ve kollayanların silahlarıyla donatılmış yeni güçler oluşturmak, ülkenin huzur ve barışının korunmasından sorumlu güçleri bir biriyle kavga ettirerek, kaos ortamları yaratmak dünya egemen güçlerinin toplum mühendisliği çalışmaları içinde yer alır. Tüm dünya toplumlarının bildiği bir gerçek ve bunu bildikleri halde onların tuzağına düşenlerin hallerini komşu ülkelerimizde görüyoruz.
Toplumların başına DEMOKRASİ HAVARİSİ kesilen dünya sömürgen ve kemirgenleri, her ülkenin iç içlerine karışmayı marifet bilirler. Gittikleri yerlere kan, zulüm, işkence götürdüklerini komşu ülkelerimizde görüyor ve yaşıyoruz. Soğuk ve sıcak siyasal dönemlerden nasibini alan ülkemizde şimdi demokrasinin erdemi olan güçler ayrılığı ilkesinin uygulanmamasından kaynaklanan güncel sorunları yaşıyoruz.
Mustafa Kemal Atatürk’ün en büyük özlemi, TAM BAĞIMSIZ YASAMA, TAM BAĞIMSIZ YÜRÜTME, TAM BAĞIMSIZ YARGI, TÜM SİYASAL SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜM ANAHTARIDIR. TAM BAĞIMSIZ BİR TÜRKİYE YARATMAKTI. Ömrü vefa etmedi.
Ortalıkta dolanan bir güzel dörtlükle, dört dörtlük bir son yazalım.
“DEMİRİ, DEMİRLE DÖVDÜLER./ BİRİ SICAK, BİRİ SOĞUKTU.
İNSANI, İNSANA KIRDIRDILAR. / BİRİ AÇ, BİRİ TOKTU…”
* İ DURAK İ *
TÜM ÇİÇEKLER KENDİ ZAMANINDA AÇAR. SABIR, HOŞGÖRÜ, GÜLERYÜZ, TÜM KAPILARIN ANAHTARIDIR.
Bu duygu ve düşünceler bağlamında;” ATATÜRK’Ü ANMA- GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI” TÜM GENÇLİĞİMİZE , ULUSUMUZA KUTLU OLSUN… Bize bu güzel günleri yaşatan, kahraman şehit ve gazilerimizin huzurunda saygı ve hürmetle eğiliyorum, yıldızlar yoldaşları, güneş yollarını aydınlatsın. Ruhları ışıklar içinde olsunlar.
