Medyanın çok geniş kitlelere ulaşabilen ve kitleleri etkisi altına alarak manipüle edebilen büyük bir gücünün olduğunu biliyoruz.
Mesela kitle iletişim araçlarından birisi olan televizyonda, amaç her ne ise günümüz medyasının şiddeti desteklediğini görüyoruz. Zira içinde şiddettin bir türü olmayan ne haber ne de program, dizi veya film var.
Halk bunu mu istiyor?
Aslında cevaplanması zor bir soru bu.
Çünkü insanlar yıllardır o kadar alıştı ki kavgaya, entrikaya, güçlünün güçsüzü ezmesine, en mahrem konuların milyonların gözünün önüne serilmesine, dedikoduya ve daha nice niteliksiz, gereksiz konulara.
Sorun medya izler olmaktan ötesi, sorun bozulan toplum psikolojisi ve düşünemez, değerlendirme yapamaz hale gelen beyinler.
Bu durum özellikle gelişmekte olan ülke insanlarının eğitim ve öğretim düzeylerinin medyanın neyi ne niyetle servis ettiğinin altında yatan mesajı algılayacak yani görünenin ardındakini görmelerini sağlayacak yeterlilikte olmamasından kaynaklanıyor.
Mesela bir hukuk devletinde insanların sorunlarına çözüm bulmak için televizyonda yayınlanan bir şov programına itibar etmelerinin sebebi sizce ne olabilir?
Elbette bu tarz programların rayting amaçlı kurgudan ibaret olduğunun farkında olanlar var. Ancak gerçek sanan milyonlarca insanın var olduğu ve onların üzerinde yıllardır yarattığı olumsuz etki gözardı mı ediliyor yoksa?
Salgın hastalık döneminde bile eve kapanmak zorunda kalan ve çoğunluğu depresyona giren insanlar sabahtan akşama kadar biri bitip diğeri başlayan ruh sağlığını olumsuz etkileyen televizyon programlarına maruz kaldılar.
Aile birliğini ve güven duygusunu sarsan, korku, endişe ve bağımlılık yaratan bu programlar, izleyenlerin zaman içinde gerçek dünya algılarının değişmesine yol açtı. Dolayısıyla gerçek dünyayı olduğundan daha tehlikeli bir yer ve şiddeti de normal bir davranış olarak görmeye başlayan insanların sayısı arttı.
Kısaca normal davranışlar anormal, anormal davranışlar normalmiş gibi kabul gördü sosyokültürel yaşamımızda.
Bu konuda araştırma yapan İletişim Bilim Profesörü George Gerbner, Yetiştirme (Ekme) Kuramında, “Televizyon başında fazla zaman geçirenler, televizyonun en ortak ve yinelenen mesaj ve derslerinden yansıyan bir dünya görüşüne sahip olacaklardır” der.
Bu kurama göre düşünce, davranış ve inancın değişmesinde son derece etkili olan medyada tekrarlayan ana mesaj şiddet olduğunda, yaratılmak istenen dünya algısının ne olduğunu anlamak çok da zor olmayacaktır.
Oysa insan davranışlarının şekillenmesinde önemli bir payı olan bu güç, öncelikli amaç olarak insanların bilimsel, doğru ve yararlı bilgilerle aydınlanması için kullanılsa acaba toplumsal gelişim ve değişime katkısı nasıl olur?