Görünen köy kılavuz istemez ama…
Göremediler.
Yanlarındaki goygoycular, yandaşlar başka bir dünya yarattılar, habire onu gösterdiler…
Seçim sonuçları daha epey konuşulacak.
Tepki oyları mı, başarı mı, ekonomi mi, tencere mi diye konuşuluyor ya başarının ardında ne var diye?..
Aslında her biri etken…
Ama asıl sebep körlük.
Kör oldular.
Kaf Dağı’nda görmez oldular.
Ne toplumu ne sokağı…
Ne doğruyu ne yanlışı…
Şatafata, israfa tepkiyi görmediler.
Belediye kaynaklarının har vurup savrulmasına devam ettiler…
Pek çok yerde tarikatlara, abuk sabuk derneklere kaynak aktarılmasına devam ettiler…
Belediyelerde emanetçi ve hizmetkar olduklarını unutup; belediyelerin kendilerinin tapulu malı olduklarını sandılar, hiç gitmeyeceklerini düşündüler.
Vatandaş ile bağlantıları koptu.
Oysa…
Boğazdan geçen gemilere kılavuz veriliyor.
Devasa kruvaziyer gemilerine bakın…
Bir limana yaklaşabilirler, yanaşabilirler mi tek başlarına?
Yanlarında bazen bir bazen iki kılavuz motoru eşlik eder…
Dev de olsan, süper teknoloji ile de donatılsan, muhteşem ihtişamın da olsa…
Küçük kılavuz motoruna ve yol gösterici kaptana muhtaçsındır.
Kılavuz almazsan kayaya oturur veya limana yanaşmak yerine limana tosların.
Dev kruvaziyer de görür limanı ama önündeki denizi, boğazı, kanalı ama…
Yardıma muhtaçtır.
Siyaset de aynen böyle.
Görünen köye kılavuz gerek bizde.
Ama işini bilen, doğruyu söyleyen kılavuzlar.
Çünkü bizde kılavuz yok, dalkavuk bol.
Sağ sol, üst alt dalkavuk kaynıyor…
Köyü görüyorum sanıyorsun, köyde geziyorum sanıyorsun ama kör olmuşsun görme melekelerini yitirmişsin.
Bodoslama gidiyorsun.
Bindirmen, çarpman normaldir…
Tamir edebilir, gerçek kılavuzlar edinebilirsen ne ala…
Cumhuriyet ile barışırsan, Atatürk düşmanlarından arınırsan…
Sokağı görürsen, sokağı hissedersen, duyarsan sen kazanırsın.
A partisi, B partisi için değil bu söylediklerimiz.
Güç sarhoşluğuna kapılan her parti için geçerli.
Makam büyüsüne kapılan her kişi için geçerli.
Vatandaş sabreder sabreder, sonunda sabır taşı çatlar…
31 Mart seçimleri sabır taşının çatladığı güzel bir Nisan sabahına uyanmamızı sağlamıştır.
Ama bundan sonrası icraat zamanıdır.
Belediyeler asla kişisel egoları tatmin yeri değildir; çalışmak çalışmak çalışmak gerektirir.