Dilimize pelesenk olmuş; eskiden beri kullanılır.
Bir de yeni versiyonu var:
“Görevden af istemek”
Bu da “istifa”nın kibarcası mı?..
Ne yani, sadece “istifa ediyorum” dendiğinde ayıp mı oluyor; kaba mı kaçıyor?..
Öküz altında buzağı mı arayacağız?
Tensiple atanınca görevden af istemek mi daha şık?..
Çünkü Cumhurbaşkanı tarafından atanan bakan istifa edince nedense bir türlü istifa edemiyor.
Hep bir görevden af istemeler.
Garip haller.
“Sözümüz meclisten dışarı”, yine karşımıza çıktı da “gördüğüm lüzum üzerine…” ile başlayan istifa dalgaları…
Lüzum ne bilen yok.
Sadece istifa eden biliyor.
E o zaman ne gerek var; “gördüğüm lüzum üzerine” demeye.
Görevimden istifa ediyorum de geç.
Partimden istifa ediyorum de geç.
Ama ı-ıh, olmuyor.
“Dile pelesenk”…
İlle “gördüğüm lüzum üzerine” olacak istifa.
Yav, istifa zaten tek taraflı irade beyanı.
Kime ne; istifa ediyorsan edebilirsin; bir gizem, bir esrar havası katmaya niye ihtiyaç duyulur ki?..
Peki gördüğün lüzum ne onu da açıkla o zaman..
Herkes görsün.
Kaynıyor partiler.
Hep bir lüzum görülüyor istifalarda…
Veya atamalar “büyük” makamlardan olursa o zaman da “görevden af” istemeler.
Türkçe engin bir deniz; deyimler lügati de hayli kapsamlı zaten, yeni icatlara ne gerek…
Bir seçim atmosferine doğru yol alıyoruz hızlıca…
Gündem oynak, sun’i gündemlerle günü geçirmede üstümüze yok..
İnsanlık tarihinde belki de hiç rastlanmamış şekilde, çok kısa bir zaman diliminde binlerce çocuk, bebek öldürülüyor.
Dünyanın hali “tik tok” ile devam, sanki bir film izliyor insanlık, ötesi yok.
Bizde de Cola’yı protesto niyetine sokağa dökerken İsrail’e giden yük gemilerini falan gören görüyor, görmeyen görmüyor işte.
Gündem oyuncak elimizde, Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay…
Ekonomi tıkırında zaten!
Siyaset kaynıyor…
Af isteyenler.
Niye af istiyorsun, kabahatin mi var?..
Lüzum görenler…
E aydınlat kamuoyunu, göz önündesin, “gördüğüm lüzum üzerine” dendiğinde n’oluyor?..
İlginçtir dilimiz.
Gerçi “gördüğüm lüzum üzerine” sadece istifa için kullanılmaz lüzum görünce alınan kararlar da olabilir.
Lakin, aslında nazik olmak isterken kaba bir ifadedir, kimseyi takmıyorum, size mi hesap vereceğim, canım öyle istedi, keyfim bilir demektir.
Dilciler üç sözcüklü, yarı kalıplaşmış öbek olarak kabul ediyor “görülen lüzum üzerine”yi.
Gerekçeye kulp bulamayınca söylenince kolay… Hani bizim mahkemelerin kalıp sözleri var ya, klişe haline dönen ve daha çok tutuklama veya tutuklamaya itirazların red gerekçesinde yazılan: “sanığın kaçma şüphesi, delilleri karartma ihtimali” falan..
E uğraşmaya değmez, “görülen lüzum üzerine” diyebilirler mahkemeler de nasılsa hepsinin kendine göre bir hukuku var artık!..
İsrail görülen lüzum üzerine mi bomba yağdırıyor sivillere?
Hamas, gördüğü lüzum üzerine mi el bombasının pimini çekercesine daldı İsrail’in içine?
Çek nereye çekersen, her hale yetişir iksir gibi bir öbek!
Deyimi ve öbeği bol bir yazı oldu bu…
Gördüğümüz lüzum üzerine yazma gereği duyduk; her ne kadar sürç-i lisan ettiysek affola…