Almanya geçtiğimiz yüz yıl içinde iki büyük savaş yaşamış ve özellikle İkinci Dünya Savaşında yıkılmadık duvarı kalmamışken bugün ortaya çıkardığı ekonomik büyüklüğü ile dünyayı yönetiyor… Almanya bunu nasıl yapıyor konusunu hiç düşündünüz mü? bilmiyorum. Bunun tek yolu bilimdir. Bilim adamına duyulan saygı yanında verilen, gösterilen önemdir. Kuru dua ile hiçbir şey olmaz. Hazreti Muhammed sevgi demiş, akıl demiş, bilim demiş, demiş de sonrasında bunların hepsi gitmiş yerine korkudan beslenen bir anlayış ile cahil din hocalarının elinde çocukların beyni daha o yaşlardan itibaren körlenmiş… Oysa Hazreti Muhammed’in yaşadığı dönemde İmam olabilmek için Ay’ın 28 halini yine yıldızların durumunu tam bilmek zorunluluğu vardı. Namaz o yönden önemliydi. Zamanı bilmek ve zamanı yönetmek. Elin adamı tam 30 yılını veriyor, bu iki cümlelik bilgiyi ortaya çıkarabilmek için..
Namazın vakitleri ile ayın ilişkilendirildiğini, yıldızların ilişkilendirildiği ve buradan geometriye nasıl gelindiğini buluyor. O zaman imam olmak için ayın 28 halini, yıldızların durumunu tam bilmek zorunluluğu var. Bu ne demek biliyormusunuz.. İmam demek yol gösterici demek olduğuna göre o zaman ne oluyor, imam bilimi yakından takip eden bulunduğu topluma bilinçle konuşan ve onların gelişmesine bilimin ışığında katkı sunan insan demek oluyor. Hazreti Muhammed hiçbir zaman bilimin gösterdiği yoldan sapmadan okumayı öne çeken ve aklı doğru yöneten insan modeli ile yeni dünyanın daha yaşanabilir ve güzel olacağına inanıyordu. Kadın da zaten onun yanında onunla birlikte yer alıyordu.
Günümüz de Geometriyi yok hükmüne Matematiği de seçmeli ders konumuna getirdik. Fizik, Kimya ve Biyoloji kaydı silinir oldu. Yaşamdan ve doğadan kopuk ezber eğitim ile ne olur..
Bakın Hazreti Muhammed’i en iyi anlayan Atatürk olmuştur. Nasıl ki Hazreti Muhammed namaz vakitlerini tam bilebilmek için gökyüzündeki ay ve yıldızların ortaya çıkardığı geometrik şekiller den faydalandıysa yani bir anlamda geometrik düşündüyse Atatürkçülüğün de özü geometrik düşünmedir. Nedir, geometrik düşünme derseniz…
Dünyayı, çevremizi, yaşadıklarımızı, yaşayacaklarımızı “Geometrik” olarak kavradığımızda “Geometrik” olarak düşünmeye başlarız. Yani yeryüzünü geometrik olarak kavradığınızda geometrik olarak düşünürsünüz. Yalnız deneysel olarak değil sezgisel olarak ta dünyayı geometrik olarak düşündüğünüzde dünya sonsuzlaşır. Bu bakış açısını elde ettiğinizde sorgulamak, soru sormak ve soruşturmak yaşam ilkeniz olur. Öğrenmek ve öğrendikçe şüphe etmek sizi hep ileriye götürecektir. O zaman çağdaş düşüncenin temeli Geometri ile başlar dersek yalan söylemiş olmayız…
İbni Haldun’un bakışıyla “Böylece geometriyle uğraşan zihnin hataya düşmesi enderdir. Bu şekilde geometriyi bilen kişinin aklı artar. Platon’un ‘Akademi’ adını verdiği okulun kapısında ‘Geometriyi bilmeyen girmesin’ sözü yazılıydı.”
Atatürk o yüzden “Geometri” kitabını yazdı. Hazreti Muhammed o yüzden işe gökyüzünü incelemekle başladı…
Bilimin ve aklın ipine sarıldığınız da yenilmeniz mümkün olmaz….
Şimdi düşünün. Biz de imamlar hem matematiği hem de geometriyi biliyor ve bilimin ışığında görev yapıyor…
Ne oluruz…
Saygılarımla…