Z kuşağı, Y kuşağından sonra ve Alfa Kuşağı’ndan önce gelen bir demografik kuşak olan 1997–2012 yılları arasında doğan kişileri kapsar. Gençlik kavramı da Z kuşağının farklı bir deyişidir ve genelde X kuşağı tarafından “politikadan, dünyadan bir haber, durgun ve bilgisiz” olarak tanımlanır. Ben de Z kuşağını temsilen ve çevremdeki yaşıtlarımı yakında gözlemleme imkânına sahip olduğumdan bunun tam aksi olduğunu iddia edebilirim hatta sizlere kanıtlayabilirim. Nasıl mı?
Benim de içinde bulunduğum, ortaokul ve lise öğrencilerinin Fridays For Future (Gelecek için Cumalar) uluslararası hareketi olan, Türkiye’den ve farklı ülkelerden de genç aktivistlerin bir araya gelerek oluşturmuş olduğu bu topluluktan örnek vermek istiyorum.
Bu hareketi İsveç Parlamentosu önünde her cuma okula gitmeyerek iklim için grev yapan Greta Thunberg 15 yaşındayken başlatmıştır. Dünya çapında önem gören bir hareket haline gelmiştir. Yaklaşık 240 genç iklim aktivistinden oluşan Fridays For Future Türkiye topluluğu da sosyal mecralarda iklim krizi için farkındalık yaratmaya çalışıyor. İnsanların gelecek için alışkanlıklarını olumlu yönde değiştirmeleri, karar alıcıların –politikacıların ve şirket sahiplerinin- politikalarını sürdürülebilir ve çevre dostu haline getirebilmeleri için çabalıyor.
19 Mart Fridays For Future Istanbul iklim grevi
Her ne kadar büyüklerimiz gençlerin sosyal medyayı yanlış kullandığını düşünseler de, potansiyellerini yeteri kadar kestirebildiklerini düşünmüyorum. Örneğin sosyal medyada en az bir kere bulaşıkları elde yıkarsanız 57 litre su israf ediyorsunuz demektir bilgisini görmüşsünüzdür veya şu an burada gördünüz bu bilgi sizi çok etkiledi ve “elde yıkamam” bir daha dediğinizi duyar gibiyim.
Genelde insanlar özellikle kendilerinden küçük kişilerden öğüt almayı pek sevmezler ama artık devir değişti. Artık biz genç aktivistler her mecrada konuşuluyor, sözlerimiz dinleniyor çünkü biz aktivizm gençliğiyiz, eğer ortada bize göre bir yanlış varsa onu doğru olana çevirmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bize verilen dünya bu, bununla yetinelim diyemiyoruz.
Mesela benim iklim aktivistliği maceram 2020’de sosyal medyada gördüğüm bir paylaşımda 22 Nisan gününün “Dünya Günü” olduğunu öğrenmemle başladı. Sonra Instagram biyografisine doğduğu zamanın karbon salınım oranının ppm (milyonda bir birim) seviyesini yazan Greta Thunberg ile daha da pekişti. Yazdığına göre 2003 senesinde 375 olan ppm karbon salınım oranı şu an 419 ppm’e yükseldi. Ki Sanayi Devrimi öncesi sadece 280 ppm’miş. Eğer hem bireysel hem de toplu alışkanlıklarımızdan vazgeçmezsek bu oranın hızla artışını 2030 dan sonra durduramayacağız. Harekete geçmeden hayatımızı devam ettirirsek çocuklarımız, torunlarımız dünyaya geldiğinde kat ve kat oranla artacak olmasına nasıl göz yumabiliriz ki.
Ayrıca küresel karbon emisyonlarının üçte birinden 20 şirketin sorumlu olduğunu biliyor muydunuz?
Geçtiğimiz günlerde tarihi bir zafer gerçekleşti. İlk defa bir mahkeme, bir şirketin (Shell) Paris İklim Anlaşması hedeflerine uymasına hükmetti ve karbon emisyonunda doğrudan sorumlu olduğunu belirtti.
Bu dava Friends of Earth (Yeryüzünün Dostları) ve 17 binden fazla çevrecinin dilekçesiyle açılmıştı. Umarız bu diğer 20 şirketin de, doğaya zarar verecek her hareketin de cezasının verilip bu duruma gelmesi için biz gençlerin sesi yayılır, gelecekte daha temiz bir nefese sahip oluruz ve iklim krizi felaketlerini olabilecek en az sayıda atlatırız. Seren ANAÇOĞLU