Dünya üzerindeki canlı yaşamı, birkaç milyar yıldır varlığını sürdürüyor ve çok daha uzun yıllar sürdürecek.
Enerji güneşten gelir. Canlılar doğar, büyür ve ölür. Besinler güvenle tekrar toprakla buluşur. Sistem bu şekilde işlemeye devam eder.
Son yıllarda tüketim alışkanlıklarına bağlı olarak ürünlerin kullanım ömrü giderek kısalmaktadır. Tüketiciler sahip oldukları bir ürünü artık kullanmak istemediğinde, ürünler ömürlerini doldurduğunda, tamir edilemediklerinde ya da tamir etmeye değer görülmediklerinde tüm bu ürünler çöp olmaktadır.
Bir ürün alınır, kullanılır ve artık işe yaramadığı düşünüldüğünde atılır. Böylelikle bir yandan ham maddeler tüketilirken , diğer yandan çoğu zehirli maddeler yayan bu atıklar doğa üzerindeki baskılarını arttırır. Neredeyse her şeyin tek kullanımlık olduğu ve ‘’üret-kullan-at’’ ekonomisi olarak da bilinen bu model doğrusal ekonomi modeli olarak tanımlanmaktadır.
Doğada çöp ve çöp depolama kavramları yoktur. Doğada üretim ve tüketim sonsuz bir döngü içinde gerçekleşir. Bir canlı türünün atıkları, başka bir tür için besin niteliği taşır.
Doğrusal ekonomi modeli, dünyanın sınırlarını zorladığı gibi, sürdürülebilir de değildir. Ekonomilerimizi bu modelle şekillendirmeye devam edersek , yakın gelecekte ham madde konusunda da sorunlar yaşamamız kaçınılmaz.
Sürekli artan insan nüfusu, ham madde talebi ve sürekli tüketime dayalı ekonomilere karşın, dünyanın büyüklüğü ve kullanılabilecek doğal varlık miktarı değişmemektedir. Bugün insanların doğal varlıkları tüketim hızı, doğanın yenilenme hızından %50 daha fazladır. Tüketim bu hızla devam ettiği takdirde, 2030 yılında ihtiyaçların karşılanması için iki dünyadan fazlası gerekecektir. 2050’de ise bu sayının üçe çıkabileceği öngörülmektedir.
Her şeyin sıfırdan üretildiği ve tüketildikten sonra çöp haline geldiği doğrusal ekonomi modelinin yerine, üretim modelleri ve tüketim alışkanlıkları yeniden şekillendirilerek ‘’DÖNGÜSEL EKONOMİ MODELİ’’kurulmalıdır. Döngüsel ekonomi modeli; ham maddelerin , zehirli özelliği olmayan ve mümkünse doğayla etkileşimi sonrası besleyici etki yaratabilen bir şekilde seçilmesi ve tasarlanmasını ifade etmektedir. Doğrusal ekonomi modelinin tersi olan bu modelde hedef; doğal varlıkların tüketimini azaltmak ve geri dönüşüm ile atık maddelerin ekonomiye yeniden kazandırılmasını sağlamaktır.
Kullanılan ürünlerin bileşenleri ve ambalajları yeniden düşünülüp tasarlanarak güvenli ve doğada çözünebilir şekilde geliştirilebilir. Böylelikle ham maddelerin daha önce kullanılmış ürünlerden elde edilmesi sağlanabilir. Örneğin, kısa kullanım ömrü olan ürünlerin üretim aşamasında kullanılacak ham maddeler, toprağa atıldığında gübre olabilecek materyallerden seçilebilir. Uzun ömürlü olması tercih edilen otomobil ya da cep telefonu bileşenleri gibi parçalar genellikle metal ve plastik malzemeler kullanılarak üretildikleri için , bu tür bir anlayışla tasarlanmaları daha zor da olsa; kullanım ömürlerini tamamladıklarında parçalarından başka ürünler üretilebilir. Bunun içinse parçaların üretim aşamasında atığa dönüşmeyecek şekilde tasarlanması , bu tür bileşenlerin yeniden kullanıma ya da daha üst bir modele geçilmek istendiğinde adaptasyona olanak sağlayacak bir farkındalıkla tasarlanıp üretilmesi gerekmektedir. Bu bileşenlerin ve bileşenleri meydana getiren malzemelerin üretildiği süreçlerde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması gerekmektedir.
Döngüsel ekonomi modelini kurmak birtakım yeni bakış açıları da gerektirmektedir. Örneğin;’’sahip olma’’ ve ‘’mülkiyet’’kavramlarına bakış açısı değiştirilebilir. Alışık olunan ‘yenisini al, eskisini çöpe at’ kültürü yerine ayrıştırılabilir ve tekrar kullanılabilir bileşenlerden oluşan ürünler kullanma kültürüne geçiş yapılabilir. Sürekli gelişen teknolojik ürünleri satın almak yerine belli bir ücret karşılığında o ürüne dair tüm hizmetlerin kiralandığı bir döngü; ürünün kullanım ömrü tükendiğinde, üretici sorumluluğunda geri dönüştürülerek yaşam döngüsünün uzatılması hem üretici hem de kullanıcı için çok yönlü avantaj sağlayacaktır.
Döngüsel ekonomi modeli, hem doğa hem de insanlar için sürdürülebilir bir modeldir.
Metin KUTER