Gazlamaya değil elbet ama “Pazartesi” günü yaşanan “feci” olayla ilgili “gaz” konusuna devam etmek farz oldu.
Çünkü dünkü yazımızın ardından “bir dokun bin ah işit” misali tüm adliye camiası ve avukatlardan onlarca yorum ve talep geldi.
Dün de değindiğimiz gibi karbondioksitli yangın söndürme sistemlerinin insan bulunan yerlerde bulunmaması gerek.
Çünkü olası bir yangında insan kurtarmaya çalışırken gazdan zehirlenme ve ölüme sebebiyet verme ihtimali var.
Diyebilirsiniz ki “yangın söndürme sistemleri adliyede zemin bodrum katta, orada arşiv var, arşivde insan yok”
Ama..
Adliye arşivi, bildiğiniz ve yılda bir bakılan-inilen başka kurum arşivlerine benzemez; her an ve her gün onlarca memur arşivin içindedir. Çünkü niteliği itibariyle adliye arşivleri hayalet arşivler değil, canlı arşivlerdir. Adli işlerin doğası gereği arşiv kapalı kutu değildir.
Bunun yanında daha adliye sarayı ilk faaliyete geçtiğinde yetersiz halde kaldığından örneğin Balıkesir 3.İcra Müdürlüğü aynı bodrum katındadır. Yine 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin duruşma salonu ki aynı zamanda toplantı salonudur, bodrum katındadır.
Haliyle Balıkesir Adliye bodrumu vatandaş, avukat, memurla iç içedir.
Karbondioksitli yangın söndürme sistemleri de aynı yerdedir!
Ayrıca biliyoruz ki; yangın alarm sistemleri kapalı alanlarda, bodrumda “kaçak” sigara içimlerinden dolayı da sık sık çalabiliyor.. Adliyede de aynı durum zaman zaman yaşanabiliyordu zaten…
Yine adliye ve bek çok kamu kurumunda sigara yönünden de denetimler yapılıp idari para cezası da kesiliyordu.
Lakin…
Bodrumda kapalı alanda sigara içerken yakalanan vatandaş, hükümlü, ceza infaz koruma memuru , adliye personeli veya avukata ceza kesilirken odasında sigara içen hakim ve savcıya ceza kesilebiliyor mu derseniz…
Orada durmamız gerek.
Hayır tabi ki.
Öyleyse memurun bodrumda sigara içmesine kızıp yasaklarken onların amiri konumunda olan hakim ve savcılarda denetimi nasıl sağlayacaksınız?..
Balık baştan kokar…
Deveye sormuşlar; “boynun neden eğri” diye..
Deve demiş ki: “Nerem doğru ki?..”
Atasözleri güzeldir.
Süzülüp gelmiştir zaman içinde.
Cuk oturur pek çok zaman ve pek çok yere.
Geçiniz odada sigara içeni, duruşma salonunda sigara içen hakimler yok mu sık sık karşımıza çıkan?
Duruşma yaparken vatandaşın gözüne bakarak kahvesini yudumlayanlar…
Sonra “yargıya neden güven yok” diye hayıflanıyoruz…
Devenin boynu gibiyiz işte ama konuyu dağıtmayalım…
Pazartesi günü yaşanan olayın adliyeye ve vatandaşa olan yansıması ve ortaya çıkan endişe dinmiş değil.
Balıkesir Adliyesi yetersiz halde kaldığından yer olarak uygun olan bahçesine ek bina yapılacağını biliyoruz.
Umut edelim ki bu ek bina yapılırken gelecek düşünülür de yine küçücük bir bina yapılmaz…
Adliye ferahlar, bodrumda çalışanlar kurtulur, düzgün ve adliyenin günümüz şartlarına uyar şekilde can yakmayan, cana kastetme ihtimali olmayan yeni yangın söndürme sistemleri kurulur.
Zor ders alan ve ucuz atlatan bir toplumuz çoğu kez.
Ucuz atlattıkça da unutmak genlerimize işlemiş.
Lakin insan hayatını önemsemek ve empati yapmamız gerek.
“Zehirlenenler hakim savcı olsaydı tüm tv kanalları ayağa kalkardı” diye yazmış bir okurumuz sosyal medyadan yaptığı yorumda.
İşte böyle olmaması gerek…
Bu düşüncenin akıllara düşmemesi gerek…
Adliyenin bodrumunu unutmamak, yapılan yanlışları ivedi düzeltme yolunda adım atmak gerek.
Atasözleri boşuna çıkmış değil!
Bir kez olsun “hemen” ders almak gerek!