“Türkiye’de hiç kimse gardırop Atatürkçüsü kadar Atatürkçülüğe zarar vermedi. Hiç kimse gardırop Atatürkçüsü kadar devrimleri kemiremedi. Hiç kimse Türkiye’nin çağdaş medeniyet seviyesine erişmek çabasını gardırop Atatürkçüsü kadar baltalayamadı.”
“Atatürk’ün milli kurtuluş savaşını, Amerikan kapitalizmine, emperyalizmine satmakta mezat memuru…”
“Atatürk’ün yaptıkları devrimlerin yanında görünürler, ama Atatürkçülüğün devletçilik-devrimcilik-halkçılık ilkeleri köklü reformları gerektirdiği için karşıdırlar. Şapka giymek haksız kazançlarla ilgili değildir. Latin harfleriyle de yazsan Arap harfleriyle de yazsan kompradorun çıkarını ilgilendirmez. Şekilde kalan her değişiklik, çıkarlara dokunmayan her davranış, yüzeyde kalan her tedbir elbette çıkarcı çevreleri rahatsız etmez.” (İlhan Selçuk, 9 Eylül 1966, YÖN)
İlhan SELÇUK 60 yıl önce YÖN dergisinde yazdıkları bugün ne kadar da gerçekçi ve hala geçerli değil mi?
İşte biz böyle bir ülkede yaşatılıyoruz ve yaşıyoruz .
Peki bugün siyaseti yönete-meye-n ler ne işle meşgul ona da bir isim veriyorum.
Frapan Atatürkçülük.
İlhan SElÇUK gardırop Atatürkçülerini anlatıyor bugün gardıroptaki frapanlıktan bahis etmek esas gibi duruyor.
Frapan giyim TDK sözlüğündeki tanımıyla Dikkat çekici, göz alıcı ve hatta abartılı süslerle bezenmiş olan giyim tarzı frapan giyim olarak bilinmektedir.
Siyaseti yönetemeyen Sağ’lı Sol’lu siyaset esnafı Atatürkçülüğe oynar. Ancak Atatürk’ün kurduğu partinin bu günkü yönetenleri her haliyle frapan Atatürkçülükle maluldür.
Bakın frapana Atatürkçülük nasıl oluyor.
ATATÜRK AÇIK OTOPARKI
İlk örnek 74 yıl sonra CHP’nin kazandığı belediyenin icraatı. Yıllardan beri karşı devrimci geleneğin siyasi partileri tarafından yönetilen şehirde hiçbir yere dokunamayınca bi yerlere ATATÜRK koyalım bari demişler ve nereye koymuşlar biliyor musunuz, fark ettiniz mi……?
ATATÜRK açık otoparkı’na . Evet evet otoparka vermişler ismi bildiğiniz otoparka.
Kültürel, Sosyal, Sportif vb. tesislerin üzerinde Abdülhamit Han vb. ismi yazarken Frapan Atatürkçüler “açık otoparka” büyük devrimcinin ismini koydular.
Hayır o da yetmiyor döneminin aydınlanmacı ve seküler aydını Mustafa Kemal Atatürk için büyük fotoğraflar önünde lokma dağıtıp uhrevi yat frapanlığı da yapıyorlar.
ATATÜRKÜN MATARASINA DOKUNMAK
29 Ekim’de yayınlanan, kitap dağıtan sunucunun sunduğu programda sunucu Şişli’de bulunan Atatürk Müzesinin ziyareti için ne diyor biliyor musunuz?
“Oraya mutlaka gidin ve önderimizin kahve içtiği fincana dokunun ,matarayı görün” mealinden bir şeyler.
Eyyy frapan Atatürkçü,
Büyük önder “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” demişken sen İslam Peygamberi Hz.Muhammet’in sakalına değmek, hırkasını görmek için nerdeyse tüm dünyada camilere dağıtılmış fetiş malzemeler üretmeye çalışıyorsun neden ? Çünkü frapan Atatürkçüsün.
REKLAMDAN TARİH ÖĞRENENLER VE SAKİL ATATÜRK
Şimdi bi zamanlar Kanuni Sultan Süleyman’ı anlatan bir dizi film vardı memlekette ve bizler diyorduk ki bu filmden tarihini öğrenen yurttaşlardan çok fazla bi şey beklememek lazım.
Bir yazar 10 kasımla ilgili bir holdingin reklam filminden tarih öğretmeye kalkmış hatta yetinmemiş yorumlamış.
Küçük Mustafa tarlada kargaları kovalardı kabilinden bir klişe ile bugüne gelmiş ve reklamda anlatılan hikâyenin kabulü ile, “Erzurum kongresinde çekilen bazı fotoğraflardaki kıyafet sakilliği ondandır.” demiş.
Överken sövme böyle bir şeydir.
Frapan Atatürkçülük böyle bir şeydir.
Ben olabildiğince demagojik bir Atatürk hikayesi çalışayım gerçek olsun olmasın ben Atatürkçülüğümü kurtarayım.
Oysaki biraz araştırsa konuyla ilgili en az üç farklı görüşün kaynaklarda bulunduğunu görür öyle veya böyle koca imparatorluğun padişah yaveri bir subayın tek bir askeri giysi ile böyle bir yolculuğa çıkmayacağını bilir görür ve bu subayın sivil kıyafetlerine “sakil” deme fikri sakilliğine düşmezdi.
Bir önceki yazımda yazdığım yığma Cumhuru heyecanlandırabilecek kıvamda bir frapan Atatürkçülük değil Devrimci gücünden ve özünden uzaklaştırılmamış bir Atatürkçülük bugünün gerçeğidir.
Yığma cumhura yığma akıl vermeye çalışan bu sakil düşünceden uzak kalmak gerekir.
Bunlar göze çarpan nahoşluklar ya kıyafet devriminin sahibi Atatürk’ün partisinde kara çarşafın üzerine altı ilkeli rozeti takan Atatürkçüler.
“Örtünmeyi gerekirse Anayasaya ekleriz” diyecek şuursuz Atatürkçüler
Meydanlarda Hz. peygamberden, Hz. Ali’den sözlerle propaganda yapan Atatürkçüler.
Eğitim birliği kemirilip tüketilirken gıkını çıkaramayan Atatürkçüler.
Tüm bunları “halkımız bize DİNSİZ demesin” diye yaptığını söyleyen zavallı Atatürkçüler.
“Biz din ile değil halkımızı dinci gericilikle afyonlayan dinci bezirganlarla ve tarikatların sömürüsüne engel olmak için mücadele ediyoruz” diyerek halkı ikna etmeye üşenen, üç parça oyu hızlıca heybeye koymak için takla atan Atatürkçüler.
Velhasıl Gardırop Atatürkçülerinin frapan gardıropları bizi karanlığa sürüklüyor.
Başta partisi olmak üzere Mustafa Kemalin askeri değil yoldaşı olacak, olduğunu düşünen herkese mevzide çok işi düşüyor.
Tabii ulu önderin şu sözünü unutmadan;
“Beni lokma ile HATIRLAYINIZ.”
Davanızı asla takas etmeden yaşayacağınız günlerde esen kalın.