Mart 2020 ile birlikte iş dünyası ve çalışanlar “gözüne fener tutulmuş tavşan” benzeri “S” verdi.
Doğrusunu söylemek gerekirse Türk iş dünyasını burada kutlamak, hakkını vermek gerekir.
Pandemi sonrası iş yapma modelleri, dijitalleşme konularını saklı tutuyorum.
Fakat pandemi sürecinde işini çevirebilme kabiliyeti açısından Türk özel sektörü gerçekten takdiri hak etti.
Kolay değil Hollandalıların yüzde 80’i tükenmişlik sendromuna takıla kaldı.
Burada Türk insanının zor şartlar, değişen şartlar, olumsuzluklar konusunda gösterdiği çabuk uyum kabiliyeti ve kabullenme hali elbette büyük rol oynadı.
***
Pandemi sürecinde “Yeni normal” söylemi çok kabul gördü.
Ben bu söyleme katılmıyorum.
Çünkü yaşadıklarımızın ve gelecekte yaşayacaklarımızın hiç biri normal değil.
Bu bir kaos, bu bir kriz, aslında “Hiç Normal Değil” sürecindeyiz.
***
İş hayatında köklü değişikliklerin sancılarındayız.
Standart çalışma çemberi kırıldı.
Tekrar “9-6 çalışma düzenine dönülür mü?” belirsiz.
İş hayatında neredeyse herkes zoom, teams, gibi dijital platform buluşmalarının profesyoneli oldu.
***
Bundan böyle 3 farklı model olacak gibi.
Bu modellerde çalışan şirketler iş hayatında dahil oldu.
Bir tanesi merkezleri olmayan ve çalışanlarının hepsi uzaktan çalışan firma modeli.
Bir tanesi “hibrit model” olarak adlandırılan 2-3 gün fiziki ofiste, 2-3 gün evde çalışılan model.
Son olarak ta karar veremeyip eski düzen konusunda yoğunlaşılan model.
***
Çok çalışanı olan büyük firma CEO’larının pek çoğu açıkladı.
“Binlerce çalışanı olan merkez binalar şeklinde çalışmayacağız.”
Yani çalışanlar evde çalışmaya alışacak.
Bu durum beraberinde mobilite konusunu gündeme taşıyor.
Çalışan açısında mobilite konusu muhtemelen sorun olmaktan çıkacak.
Balıkesir’den bir çalışan evinden bir Alman firması için çalışabilecek.
Şirketler de ihtiyacı olan yeteneği tüm dünyadan bulma imkanına kavuşacak.
***
Dünya fiziksel bir dünyadan fijital bir dünyaya geçiş yapacak.
Artık sadece fiziksel bakayım, sadece dijital bakayım diye bir şey yok.
İki taraftan da bakmak gerekecek.
***
Çalışırken sahip olunması gereken beceri ve yeteneklerde de değişiklikler oldu.
İş tanımlarında tanımlanmış beceriler fijital dünyada yetersiz kaldı.
Artık “Hiper farkındalık” (merak) diye yeni bir yeteneğe ihtiyaç var.
O kadar çok şey o kadar kısa sürede değişiyor ki; hangi işi yaparsan yap bir hiper farkındalıkla bu değişimi takip etmek gerekecek.
Herkesin haftada en az birkaç saatini dünyada neler oluyor, yenilikler nelerdir konusuna ayırması lazım.
***
Yeni becerilerden bir tanesi de evde işe odaklanabilme becerisi.
Ofise çevirmeye çalıştığımız evde odaklanmak zor.
Mutfak, salon arasından çalışma odasına gitmek, organize sanayi bölgesinde ki işe gitmekten daha uzun sürüyor.
Bir de sosyal medyaya takıldın mı tamamdır.
Bundan dolayı da öz disiplin çok önemli bir hal aldı.
Özel hayat, iş hayatı, sosyal hayatı hepsi bir arada.
Kişilerin kendi kendilerine değer üretebilmeleri için evde çalışma zamanlamasını ve programlamasını yapması, öz disiplinini güçlendirmesi lazım.
Örneğin her sabah kalkınca o gün için 3 hedef koyun ve gerçekleştirin.
Önceliklendirme yapın.
Her cephede aynı anda kazanamazsınız.
***
Çalışanların mobilitesi artacağı için şirketlerinde çalışan memnuniyetine daha fazla dikkat etmesi gerekir.
Organizasyon pozisyonlarında da mutlak değişiklikler olacaktır.
Yeni pozisyonlar çıkacaktır.
Örneğin, Teknolojiden Sorumlu, Hızdan Sorumlu, Esenlikten Sorumlu gibi.
***
Hemen şimdi ekonomisi ve fijital dünyada kolda bir altın bilezik maalesef 30 yılı çıkartamaz.
Çalışanlar artık koluna 3-4 altın bilezik takmak zorundalar.
Erdoğan Dur