featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. FETHİ NAMLI…

FETHİ NAMLI…

Ayvalık’ta sol düşüncenin yaşayan kütüphanesi, eylem adamı, gönül insanı, emeğin değerinin bilincinde olan, her zaman şık ve bakımlı duruşuyla ve aşkı, sevgiyi, sevdayı iliklerine kadar yaşamayı seven Ayvalık sevdalısı Fethi amcamız bizlere veda etti.
Fethi amcamız 1931 yılının 9 Mayısında Ayvalık’ta Palabahçe-Zeki bey mahallesinde doğmuş. Nüfusa 1933 yılında yazılmış.
İlkokul beşinci sınıfta okurken, 1944 Ayvalık depremi oluyor. Kardeşi depremde ölüyor. Evleri yıkılıyor. Aile 8 ay Kızılay çadırında yaşıyor. İnsan haliyle tam burada düşünüyor. Bugün Ayvalık’ta deprem olsa deprem sığınma yerlerimiz var mı diye düşünmeden edemiyorum… Tamam, toplandık toplanma yerlerinde, sonra ne olacak… İkinci adım o insanları güvenle deprem sığınma yerlerine getirip yerleştirmek. O günkü devlet yönetimi Kızılay’ın Kızılderili çadırlarını kurmuş… Biz sığınma yerlerimizi biliyor muyuz. Yoksa yapma konusunda önceliği olmalı diye düşünüyorum.
Fethi amcamız ortaokul 1’deyken okuldan ayrılıyor ve çalışmaya başlıyor. Gençliğin en güzel döneminde Ayvalık’tan kalkan ve İstanbul’a giden gemiye biniyor. İstanbul’da soluk soluğa yaşanılan bir süreç… Fethi amcamız artık usta bir terzidir. Ve olgunlaşma sürecini tamamlamıştır. Yeniden Ayvalık’a döner…
1948 yılında Genel Başkanlığını Şefik Hüsnü’nün yaptığı İşçi Köylü Partisi’ne üye olur. Kadro başlangıçta 17 iken sonra 27 oluyor. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde Menderes hükümeti kurulunca parti kapatılıyor.
1961 yılı Fethi amcamızın yaşamında önemli bir tutar.
Sabuncugil fabrikasının sahibi Çelebizade Arif Çelebi eşi Nehire Çelebi’nin kızı Ayşe Çelebi hanım ile 1961 yılında evlenir. İki çocukları olur.  Fethi amcamız hayat arkadaşını kaybettiği anı saniye saniye anlatırken gözleri dolmuş ve bizleri de ağlatmıştı. Büyük bir aşktı. Emek vardı. Sevda vardı. Sevgi vardı.
1965 yılında Ayvalık İşçi Partisi’nin kurucusu olur. Partinin saymanlık, sekreterlik ve başkanlık görevlerinde bulunuyor.
1965 seçimlerinde ilde o dönem çok etkili olan Ayvalık-Türkiye İşçi Partisi(TİP) 13 milletvekili adayından 6’sını göstermişti… 6 adayımızın isimleri;
Fethi NAMLI, Muvaffak GİRGİN KARDEŞLER, Bozkurt ALATUR, Sezai AKYÜZ, Bahçıvan MUSTAFA, Mehmet Ali TÜRKYILMAZ
1969 yılında Burhaniye’de İşçi Partisi’nin (TİP) kurulmasına emek veriyor. 12 Mart sürecinde parti kapatılıyor.
1980 sonrası SHP kurucusu oluyor. Erdal İnönü’den başarılı çalışmaları nedeniyle takdirname alıyor.
Sonra bir grup arkadaşıyla SHP’den ayrılıyorlar ve ÖDP’yi kuruyorlar. Dağıtılan bir bildiri nedeniyle ağır cezada yargılanıyorlar.
Ayvalık’ta Halk Evi’nin kurulmasında kurucu üye olarak yer alıyor.
Böyle yoğun bir mücadele ile geçen bir yaşam ve geriye bırakılan müthiş bir hikaye…
Fethi amcamız siyasi hayatını CHP’ye üye olarak CHP’de tamamlıyor.
Mesleği terzi olan Fethi amcamızın kaptan lisansı var. Gemici kurslarına katılmış ve üç ay süren iki ayrı sınav yapılan kursu başarıyla tamamlamış. Uçak motoru konusunda aldığı eğitim kursu ile teknisyen unvanı var..
Fethi amcamız her zaman şık ve bakımlıdır. Günde bir paket sigarasını içer ve her akşamda iki duble rakısını içer…
Bilge kişiliği ile övünç kaynağımızdır. Düşünün o yıllarda unutmayın birde Komünizmle mücadele eden (!)  yani yurtsever insanlarımızı ispiyon eden bir de dernek var… Bu derneğin neler yaptığını anlattığında öfkemiz tavan yapıyor.
….
Cumhuriyet gazetesinde Deniz Gezmiş ile ilgili bir bilgi paylaşılınca cumartesi günü buluşma yerimiz olan Şeytan’ın Kahvesi’nde Türkiye İşçi Partisi’nin Ayvalık kurucu üyesi yaşayan büyüğümüz Fethi Namlı ağabeyime sordum; Deniz Gezmiş ve arkadaşları Ayvalık’a geldi mi abi…
Fethi Namlı anlatıyor:
“1967 yılında bir minibüs ile geldiler. Deniz Gezmiş dahil 10 kişiydiler. Şimdi Odak pastahanesi olan İğdeli Kahve’de bizlere zeytin konusunda ülkenin tarım politikası hakkında bir görüşme, konuşma yaptı. Dalyan gibi bir delikanlıydı. O anı tümüyle hatırladım, Vecdi.”
Arkasından sen nereden biliyorsun, Vecdi dedi.
Cumhuriyet gazetesinde okudum abi..
Sonra O’na İşçi Partisi’nin meclis üyesinin ismini sordum: Lakabı ile birlikte Kara Kemal Dobruca dedi. Sakarya mahallesinde otururdu dedi…
….
Yakın zamanda kaybettiğimiz merhum Cihat abi anlatıyor:
“Yıllar önce Çamlık’tan gelirken gözüme bir tabela takılır, (FETHİ KARDEŞİN PİKNİK YERİ) o günlere kadar böyle bir piknik yeri yoktu, Ayvalık’ta…
Fethi ağabey konum olarak şahane manzarası ve büyük bir bahçesi olan evini herkese açmış bence güzel bir düşüncesiyle kendin pişir kendin ye sloganıyla çalıştırmaya başlamıştı. Geçen yıl bizler eski arkadaşlar olarak oraya gittik ve yıllar sonrası orada kendimiz pişirip yemiştik, çok ta güzel olmuştu. Aslında Fethi ağabey yaş olarak görmüş geçirmiş Ayvalık’ımız hakkında çok şeyi hafızasına yerleştirmiş bir büyüğümüzdür, her ne kadar (PALABAHÇE) Zeki bey mahallesinde doğup büyüdüyse de zamanında Çamlık’taki o yeri alıp değerlendirmiştir. Bazen takıldığımız şeyleri ona sorarak teyit ettiririz.”
…..
Fethi amcamız eski Ayvalık’ı masal gibi anlatırdı. Onu büyük bir keyifle ve zevkle dinlerdik. Yine bir gün o keyifli sohbetinde Şeytan’ın Kahvesi önünden geçen 13 Nisan caddesinde araç yoğunluğundan bunaldığımız bir anda önemli bilgiler söylediğinde not almıştım: ” Vecdi bey inan 1950’li yılların başında Ayvalık’ta beş tane Austin marka dolmuş tipi araç vardı. Deveci Mustafa ve İbrahim kardeşler ile Cafer ağanın 2’şer den 4 tanesi onlarındı diğeri de Çakır’ındı… Çakır, hergün Bergama’ya gider gelirdi. Cafer ağa çok usta şofördü ama 1965 yılında yolda karşıdan karşıya geçerken araç çarpması sonucunda öldü… Demirağ ve Kazazlar sonradan geldi…”
…..
Fethi amcamız ile yine bir gün Ayvalık tarihi üzerinden Rumları konuşurken İkinci Dünya Savaşı sırasında Midilli adasında açlık ile karşı karşıya kalan Rumların özellikle çocukları ve kadınları Ayvalık’a gönderdiklerini ve onlara burada bütün Ayvalık halkının çok iyi baktığını ve koruduğunu söylediğinde nutkumuz tutulmuştu. Fethi amcamız gelen sayının on bin civarında olduğunu söylemişti. Çocuklar ve kadınlar evlere alınmıştı. Bu sözlerini doğrulayan çok Ayvalıklı oldu. Şayan’ın dedesi de o süreçte sürekli olarak mavna tipi yelkenlisiyle adaya sürekli yiyecek getirmiş ve yine getirdiği bilgi notlarını devlete iletmiş… O bilgiyi de Şayan’dan biliyordum.
…..
Fethi amcamız rakı içmenin adabını ve usulünü çok iyi bilirdi. Meyhane kültürü, meze bilgisi ve sohbeti doyumsuzdu. Ayvalık’ın meyhane kültürünün hafızasıydı… Anlattıklarından aklımda kalanlar…
“1950’li yıllarda Ayvalık’ta meyhane durumu;
Cunda adası; Şerif, Selam ve Saki usta’nın yerleri..
Ayvalık; Tavil Abbas, Angir, Kemal Dobruca, Hasan Gelecek, Balıkçı Faik ile Şamaka Hasan Usta’nın birlikte çalıştırdığı, Ali Kanber, Galagur İbrahim…
Macaron’da Turlit Ali ustanın yeri..
En meşhuru ise Şıllık Ahmet’in yeri(Eminzade otelinin altında yeri)
*1936-37 yıllarında Orfonoz’un işyerinde kadın garsonların olduğunu İstanbullu bir işadamından öğreniyoruz.
*Kemal Dobruca’nın yerinin müdavimleri de Dr. Yalçın, Dr. Burhan, Dr. Doğan ve Katakulli Mustafaymış…
Cunda’yı anlatırken Cunda’nın o yıllarda değeri bilinmediğinden çok ucuz olduğunu söylerdi. Selamın meyhanesinde hizmetin ve mezelerin lezzeti bambaşkaydı. Hesaba sıra gelince de utana sıkıla varsa bir yanlışlık sen de bak olmazsa sileriz demesini gülerek söylemişti. O yılların tadı da, keyfi de, insanlığı da çok başkaydı. Ben o günleri, o zarafeti gördüm, yaşadım. Bugün çok üzülüyorum.”
….
Bir kelime nasıl ölür, hiç düşündünüz mü?
Kazancakis düşünmüş…
İki gezgin uğradıkları bir köyde üzerine oturdukları çitin yanındaki değişik bir çiçeği görürler ve koparırlar. Çok güzel bir çiçektir. Köyün çocukları bu arada çevrelerinde toplanmıştır. Gezginler, çocuklara sorar, “Bu çiçeğin adı ne?”. Çocuklar “Bilmiyoruz. Lenio teyze bilir” derler. “Koşun çağırın onu”. Çocuklardan biri köyün içine doğru koşar ve bir süre sonra gelir, nefes nefesedir. “Lenio teyze ölmüş”der. Gezginlerin kalpleri daralır. Lenio teyzenin değil, aslında “bir kelimenin öldüğünü” düşünürler…(Kazancakis-öykü)
…..
Fethi amca evin içinde yaşayacak biri değildi. O her zaman sokakta, insanlar arasında olmayı ve her gün sevdiği şeyleri sevdiği insanların elinden almayı, içmeyi ve sohbet etmeyi çok severdi. Hayatı kocaman sevgiyle, emekle ve mücadele gücüyle yaşadı…
Fethi Namlı dimdik yaşadı. Kırılmadı. Pes etmedi. Vazgeçmedi. Her zaman bakımlı ve şıktı. Sevgi, emek ve aşk ile yaşadı.
Dimdik yaşadı ve dimdik öldü…
Işıklar içinde dinlensin…
Sevgi ve saygıyla…

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
FETHİ NAMLI…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 27 Ocak 2020, 01:45

    Allah rahmet eylesin. 30 yil once tanimistim. Eline, kalemine ve agzina saglik Vecdi bey cok guzel anlatmissin.

    Cevapla
  2. 27 Ocak 2020, 22:41

    Harika bir yaşam. Ve muhteşem bir anlatım Vecdi bey o kadar güzel yazmışsınız, ki okurken heyecanlandım bilmediğim tanımadığım meslektaşım feti amcayı bizlere tanıttınız. Teşekkür ediyorum ışıklar içinde uyu feti amca diyorum.

    Cevapla
  3. 28 Ocak 2020, 11:37

    Vecdi Bey Kardeşim, çok teşekkürler. Fethi Namlı Apabeyimizi çok anlamlı, çok güzel anlattınız. Ben de,
    O Değerli insanla tanıştım. Kırk yıl Ayvalık’ta resim yapan, bir Ayvalık Sevdalısı, Fethi Namlı’nın dostu Muzaffer Akyol’un; O’nun ile yaptığı sohpetlerini dinledim. Ayvalık’ın çok özel bir insanıdır. Rahat uyusun. Dostları Fethi Namlı Ağabeyi unutmaz. Tekrar teşekkürler..

    Cevapla
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!