Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda, işgalcilere karşı hem cephede hem de saha da mücadele veren Fenerbahçe’nin en büyük başarısı 1923 yılında düzenlenen “General Harrington Kupası” maçında İngiliz karmasını yenmesiydi…
Üzerinde güneş batmayan imparatorluk yaptığı bütün savaşları kazanıyor, ama bir türlü Fenerbahçe’yi sahada yenemiyordu. 1923 yılının Mart ayında İngilizler üç takım oluşturdular. Kendi aralarında yaptıkları müsabakalarda Fenerbahçe’yi yenebilecek onbiri hazırlamak istiyorlardı. Hatta bununla da yetinmeyip kadrolarını Malta, Cebelitarık ve Mısır’dan da oyuncular getirerek güçlendiriyorlardı. Oluşturdukları kadro tam üç ay boyunca hazırlık yaptı. Nihayet Fenerbahçe’nin karşısına çıktılar. Amaçları hem bir türlü yenemedikleri Fenerbahçe’yi alt etmek, hem de Milli Mücadele veren halkın moralini bozmaktı. Fenerbahçe işgal güçlerinin verdiği moralsizlikle maça doğru-dürüst hazırlanamamıştı.
1923 yılının Haziran ayında Taksim Stadı’nda takımlar sahaya çıkmaya hazırlanıyorlardı. Önce İngiliz karması sahaya çıktı. Tribünlerde dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş ve İngiliz İmparatorluğu’nun rütbeli-rütbesiz İskoç, Hindu ve Afrikalı askerleri bağırış, çağırış, alkışlarla etrafı inletiyorlardı. Tribünde bulunan ve azınlıkta olan Türk halkı büyük bir üzüntüyle olan biteni izliyordu. Biraz sonra da Fenerbahçe sahaya çıktı. Önde Kaptan Zeki Bey bulunuyordu. Daha önce sahaya büyük bir şamata ile çıkan İngiliz Karmasına karşın, sessiz, sakin ve başlar önde idi. İşgalin verdiği sıkıntı Türk halkını hem tribünde hem de sahada fazlasıyla etkilemişti.
Sahaya gösterişsiz olarak çıkan Fenerbahçe o sezon İstanbul Ligi’nde hiç gol yemeden 58 gol atarak şampiyon olmuştu.
Beş yıl boyunca da işgal kuvvetleriyle yaptıkları hiçbir müsabakayı kaybetmeden, rakip filelere 193 gol atmışlardı.
Tribünde bulunan İstanbul ahalisinin acıklı, ülkesi tutsak edilmiş ruh halinin takımı olarak oyuna başlayan Fenerbahçe, 34. dakikada yediği golle de ilk yarıyı 1-0 mağlup kapatıyordu. Yine başlar önde soyunma odasına doğru giderken, tribünde bulunan seyirciler çok üzgün ve ağlamaklı idiler. İşgal gücü askerleri ise son derece sevinçli ve mutluydular. İşte bu ruh haliyle soyunma odasına giden Fenerbahçeli futbolcular başta Kaptan Zeki Bey olmak üzere bu maçı kazanacaklarına dair yemin ettiler. Maçı muhakkak kazanıp, tüm ulusa zafer ilan etmek istiyorlardı. İkinci yarıya Fenerliler fırtına gibi girdiler. Futbolcuların büyük hırsı ve azmiyle 60. dakikada Kaptan Zeki Bey’in golüyle beraberliği yakaladılar. Tribünde bulunan Türk seyirciler de üzerlerindeki ölü toprağını atıp Fenerbahçe’ye onikinci adam olarak büyük destek vermeye başladılar.
Maçın bitimine 15 dakika kala yani 75. dakikada Kaptan Zeki Rıza Sporel hem kendisinin hem de Fenerbahçe’nin ikinci golünü İngiliz filelerine gönderiyordu. Son dakikalar son derece çekişmeli ve heyecanlı geçti. Maçın sonunda Fenerbahçe sahadan 2-1 galip ayrılmayı başardı. Türk seyirciler maçın sonunda gururla takımlarını alkışlıyorlar ve göz yaşlarını tutamıyorlardı. Futbolcular büyük bir tezahüratla eller üstünde dolaştırılıyordu. İngilizlerin amaçladıklarının tam tersi söz konusuydu…
Bu arada İsviçre’nin Lozan kentinde “Türk’ün Ateşle İmtihanı” masa başında sürüyordu. Lozan’da çetin pazarlıklar yapan İsmet İnönü ve diplomatlar maçın sonucunu da merakla bekliyorlardı. Nihayet beklenen telgraf geldi. Fenerbahçe kazanmıştı. İsmet İnönü ve diplomatlar sevinç içindeydiler. İsmet Paşa, Lozan’da müzakere salonuna girerken mutlu ve gururlu idi. Her zaman soğukça selamladığı İngiltere’nin Baş Delegasyonu Lord Curzon’u bu sefer gülümseyerek selamladı. İşte bu hava ile de Lozan’da Türk tarihinin en önemli diplomatik zaferi ile ayrılıyorduk…
UNUTMA!
9 Eylül 1922’de Yunan Ordusunu denize dökünce bu iş bitti diye düşündünüz çoğunuz… Oysa o sırada İstanbul işgal altındaydı. İngilizlerin işgali altındaydı…
Lozan Antlaşmasına şunu diyorsunuz, bunu diyorsunuz…
24 Temmuz 1923’de Lozan Antlaşması imzalanır.
İngiltere 4 Ekim 1923’te İstanbul’u boşaltır.
Bu işler öyle kolayca olmuş şeyler değildir. Ortada bir dahi var ve ülkesinin bir bölümü işgal altındayken bile var olanla değil Misaki Milli sınırlarının tamamından bir gram taviz vermeden o antlaşmayı imzalıyor ve emperyalizmi diz çökertiyor.
O isyanlar olmasa, 1023 isyan dile kolay değilken yine de Hatay alınıyor ve Montrö ile Boğazlar’da üstünlük sağlanıyor. Kerkük ve Musul ise ortada kalıyor. Kerkük ve Musul alınsaydı ne İngiliz ne ABD orada böyle istediği şekilde at koşturamazdı. Yani o isyanlar olmasa belki İkinci Dünya Savaşı bile olmayabilirdi…
LOZAN, Türk’ün onur antlaşmasıdır. Devletinin tapu senedidir.
LOZAN, Anadolu’yu yeniden Türk’ün yurdu yapmanın dünyaya kabul ettirilmesidir.
LOZAN, Türk’ün ateş ile olan imtihandan başarıyla çıkıp yeniden bu dünya da hür olarak varım dediği ve kabul ettirdiği onur pasaportudur…
Sevgi ve saygılarımla…