CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, depremin ülke coğrafyasının bir gerçeği olarak zaman kaybetmeden alınacak önlemlerin vatandaşların hayatını kurtaracağını söyledi. Ahmet Akın, “Bu coğrafyanın insanları olarak hepimiz depreme hazırlıklı olmalıyız. Kaybedecek zamanımız yok! Ne yazık ki insanlarımızı felaketler değil, ihmaller, sorumsuzluklar, rant hırsı öldürüyor” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın 17 Ağustos Depreminin 22’inci yıl dönümünde yaptığı açıklamada Türkiye’de alınmayan önlemler nedeniyle üst üste gelen felaketlerde can ve mal kayıpları yaşandığını ifade etti. “Her felaketten bir ders çıkarmalı, doğal afetlere karşı vatandaşlarımızı koruyacak önlemleri en üst seviyede almalıyız” diyen CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın şu değerlendirmelerde bulundu:
“Türkiye, bundan tam 22 yıl önce, bir 17 Ağustos gecesi saat 03.02’de yaşanan büyük bir depremle sarsıldı. Binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz büyük afetin 22’nci yıl dönümünde o gecenin ve yitirdiklerimizin acısı hala yüreklerimizde. Türkiye, depremselliği yüksek olan bir coğrafyada bulunuyor. Millet olarak yaşadığımız acı tecrübeler bizi deprem konusunda daha tetikte bulunmaya zorluyor. Deprem kendisini sürekli hatırlatıyor! Bu coğrafyanın insanları olarak hepimiz depreme hazırlıklı olmalıyız. Kaybedecek zamanımız yok! Depremin bu coğrafyanın bir parçası olduğunu unutmadan alacağımız önlemler vatandaşlarımızın hayatını kurtaracak. Bugünden alınacak önlemleri deprem sonrasına sadece arama kurtarma çalışmaları olarak ertelememeliyiz. Hepimiz elimizi taşın altına koyacağız ama deprem olduktan sonra değil, hemen şimdi! Türkiye alınmayan önlemler nedeniyle üst üste gelen felaketlerde can ve mal kayıpları yaşıyor. Orman yangınlarının yarası daha saramadan Karadeniz’deki sel felaketi ile sarsıldık. Felaketlerde bugün kadar yitirdiğimiz vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Her felaketten bir ders çıkarmalı, doğal afetlere karşı vatandaşlarımızı koruyacak önlemleri en üst seviyede almalıyız. Ne yazık ki insanlarımızı öldüren, ne deprem ne sel ne de yangın. İnsanlarımızı öldüren ihmal ve sorumsuzluk! Deprem değil bina öldürür. İhmal öldürür.”
“KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ RANTSAL DÖNÜŞÜME ÇEVİRMERDEN ÇALIŞMALI”
“Bu gerçekleri bilirsek, yerel ve merkezi düzeyde ülkemizi yönetenler başta olmak üzere sorumluluğunu üzerinde taşıyan herkes güvenli yapılar üretilmesini sağlamış olur.
Bunun için kentsel dönüşümdeki yanlış uygulamalara fırsat vermeden kentsel dönüşümü rantsal dönüşüm haline getirmeden çalışmalar yapılmalı. Amacımız, yaşanabilir kentler kurmak, bunu yaparken de halkın uzlaşma ile sürece dahil olacağı ve hiçbir paydaşın mağdur edilmediği alternatif bir sistem kurmak olmalı. Geçmişteki ülkemizde yaşanan acı deprem tecrübelerimizi hatırlatarak bugün merkezi ve yerelde iktidarda olanlar, depremde değil şimdi çalışmalı.”
“YAŞANABİLİR KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ CHP GERÇEKLEŞTİRECEK”
“Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bizim hedefimiz yaşanabilir kentler kurmak. Bunun için önemli adımlar attık. İzmir depreminden hemen sonra İzmir’de gerçekleştirdiğimiz Yaşanabilir Kentsel Dönüşüm Çalıştayı bunun en somut örneğidir. Çalıştayda, Yaşanabilir Kentsel Dönüşümün ilkeleri ve bu amaçla izlenmesi gereken yol haritası için önerilerimizi belirledik.
* Dönüşüme; rant odaklı değil, insan ve çevre odaklı bakılmalıdır.
* Esas olan yerinde dönüşümdür. Temel ilkeler şeffaflık, uzlaşı ve adalet olmalıdır.
* Merkezi yönetim ve yerel yönetim iş birliğinin sağlanacağı, mülkiyet hakkının ihlal edilmeyeceği ve uygulamada karşılaşılan aksaklıkların giderildiği bir kentsel dönüşüm yasası hazırlanmalıdır.
* Kentsel dönüşümün planlanması, uygulanması ve her aşamasında ilgili meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin, bilim insanlarının ve dönüşüm bölgesinde yaşayan yurttaşların aktif katılımı sağlanmalı, denetim kanalları açık tutulmalıdır.
* Yaşanabilir Kentsel Dönüşümün deprem, sel, iklim değişikliği ve diğer afet risklerine karşı kentsel dayanıklılığı arttırmanın yanında, konut dışı dönüşümle iyi bir çevrede yaşama anlamına geldiği unutulmamalıdır.
* Doğaya ve tarihe saygılı bir kentsel dönüşüm hedeflenmelidir.
* Dezavantajlı gruplar ve engelli yurttaşlar kentsel dönüşüm sürecinde öncelenmelidir.
* Kentsel dönüşüm, kentin kimliğini ve zaman içinde oluşan toplumsal ilişkileri yok etmemelidir.
* Kamu yönetimi her aşamada garantör olmalı ve yurttaşlar sadece yönetimle muhatap edilmelidir.
* Eğitime, sağlığa, kültüre ve spora yönelik yapılardan taviz verilmemelidir.”